Fabrikalar ‘doğru dijitalleşme’ ile yenileniyor
Siemens Türkiye’nin dijitalleşme odaklı çözümleri, şirketlerin üretim süreçlerini iyileştirirken, rekabet avantajı da sağlıyor.
Endüstri 4.0 kavramının çıkış noktası Almanya’dan bir şirket olan Siemens için dijitalleşme, kurumsal temel faaliyet alanlarından da biri. Elektrifikasyon, otomasyon ve dijitalizasyona odaklanırken, bu doğrultuda geliştirilen çözümlerle küresel bazda tüm endüstriyel kuruluşların süreçlerini iyileştirmeye odaklanmak söz konusu. “Ülkemizde hayata geçirdiğimiz dijital dönüşüm projelerinde sadece global deneyimden değil, Türkiye’de 165 yıldır faaliyet gösteren bir şirket olarak sektörlerin yaşadığı sorunları, beklentilerini iyi bir şekilde anlamamızı sağlayan yerel tecrübemiz ve bilgi birikimimizden de faydalanıyoruz” vurgusunu yapan Siemens Türkiye Dijital Fabrikalar Genel Müdürü Kerim Oal, ekledi: “Dijitalizasyon kapsamında sunduğumuz çözümlerimiz, şirketlerin üretim süreçlerini iyileştiriyor ve onlara rekabet avantajı sağlıyor.” Bir teknoloji ve mühendislik şirketi olarak her zaman yenilikleri en erken benimseyen şirketlerden biri olduklarının altını çizen Kerim Oal, bunu bir örnekle pekiştirdi. Buna göre, ilk olarak 2011’de Hannover Fuarı’nda dile getirilen Endüstri 4.0 kavramı için Alman Hükümeti’ne bir yol haritası hazırlayan ve sunan çalışma grubunda Siemens de yer alıyordu. Bu kavramı kısaca, ‘fabrika ve işletmelerin dijitalleşmesi’ olarak tanımlayan Kerim Oal’e göre, yalnızca bir üretim hattında veya bir faaliyette sınırlı kalmayan bu dönüşüm, bir şirketin hemen hemen bütün çalışmaları ve süreçlerinin dijitalleşmesi demek. Endüstride birbirine bağlı süreçlerin iletişim halinde olduğu, internet üzerinden iletişim kuran nesnelerin veri toplayıp üretim sürecini tamamen değiştirdiği, makinelerin insanlarla etkileşimini öne çıkaran bu dönem, büyük veri, nesnelerin interneti, bulut bilişim, artırılmış gerçeklik, akıllı robotlar, siber güvenlik gibi belli başlı bileşenleri içeriyor. “Çağımızın yeni endüstriyel vizyonu bu bileşenlerin kapsamında kendi kendini düzenleyebilen otonom üretim sistemleri ve nesnelerin internetine dayalı kapsamlı ağ iletişimi ile desteklenen çözümler vaat ediyor. Bu çözümler, daha yüksek verimlilik, daha nitelikli insan kaynağı, daha kolay süreçler ve daha çok üretimin mümkün olduğu bir endüstri dünyasına işaret ediyor” diyen Kerim Oal, rekabet gücünü korumak isteyen kurumlar için bu gelişmeleri zamanında yakalamanın ve uygulamanın önemine işaret etti. Kerim Oal, dijitalleşme stratejisi odaklı sorularımızı yanıtladı:
Siemens, küresel bazda üretim tesislerinde nasıl bir dijitalleşme stratejisi izliyor?
Dijitalleşme stratejimizin temelinde sanal ve fiziksel dünyaları değer zincirlerinin tamamında birleştirmek, verimlilik, kalite ve hızı artırma hedefi bulunuyor. Bu doğrultuda işbirliklerine ve mobil çözümlere, akıllı veri ve analitik alanlarına, bulut teknolojilerine, bağlanabilirliğe ve sistemler ağına ve siber güvenliğe odaklanıyoruz. Tasarım ve mühendislik çalışmalarımızla verimliliği ve pazara çıkış sürelerini iyileştiriyor, otomasyon ve operasyona yönelik faaliyetlerimizle daha yüksek esneklik ve dayanıklılık sunuyoruz. Bakım ve servis hizmetlerimizle de ürün ve sistemlerin verimliliklerini yükseltiyoruz. Endüstriyel üretimde mümkün olan her şeyin dijitalleştirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Bunun aciliyeti ve önemi pandemi döneminde daha da net anlaşıldı. Sektör oyuncuları için daha verimli üretim, pazara çıkış süresinde kısalma ve daha fazla esneklik hayati önem taşıyor. Dolayısıyla dijital dönüşüm artık bir tercihten ziyade giderek zorunluluk halini alıyor. Örneğin; ‘dijital ikiz’ teknolojimizle gerçek dünyayı sanal ortama taşıyor, fiziksel üretimin birebir kopyasını dijital ortamda yaratarak simülasyonlar gerçekleştiriyoruz. Dijital Fabrika’da da bir fabrika kurulmadan önce tüm bileşenleri bilgisayar ortamına uygun yazılımlarla tasarlanıyor ve fabrika, sanal ortamda çalıştırılıyor. Bu sayede hem maliyetler düşüyor hem kalite yükseliyor hem hız kazanılıyor. Siemens’in Dijital Fabrika bölümünün ürün portföyü, ürün ve üretim yaşam döngüsünün tamamını birleştirmeyi başarıyor. Siemens’in Product Lifecycle Management (PLM) yazılımı, yeni ürünleri tamamen sanal bir temelde geliştirmeyi ve optimize etmeyi mümkün kılıyor. TIA konsepti ise tüm otomasyon bileşenlerinin birlikte verimli çalışmasını sağlıyor, mühendislik maliyetlerini yüzde 30’a varan oranlarda düşürebiliyor. Buna Almanya’daki ödüllü Amberg fabrikamızı örnek gösterebiliriz. Amberg’de bugün bin çeşitten fazla Simatic programlanabilir akıllı kontrol cihazı (PLC) üretiliyor. Fabrikadaki üretim de Simatic kullanılarak kontrol ediliyor. Amberg’de 24 saat içinde tüm dünyadan 60 bine yakın müşteriye ürün tedariki sağlanabiliyor. Tamamen otomatikleştirilmiş taşıma sistemi malzemelerin depodan makineye 15 dakikada ulaştırılmasını sağlıyor. 3 vardiyalı işletme ile yılda 3 milyondan fazla parça takılıyor. Burada uygulanan dijitalizasyon çözümleriyle fabrikadaki hata oranı 1 milyonda 12’ye düşürülmüş durumda. Fabrika alanı değiştirilmeden ve çalışan insan sayısını artırmadan üretimde 9 yılda 9 kat artış elde edildi. Bir örnek de Maserati ile Ghibli modelinde gerçekleştirdiğimiz dijitalizasyon projesi. Maserati, üretim kapasitesini artırmayı ve “kişiye özel” üretim imajını korumayı hedefliyordu. Fabrika, ürün tasarımından servise kadar her noktada Siemens teknolojileriyle donatıldı ve Dijital İkiz teknolojisi kullanıldı. Proje sonunda Maserati’nin yeni ürün geliştirme süresi yüzde 30 kısaldı. Ürünlerin pazara çıkış süresi 30 aydan 16 aya düştü ve üretilen otomobil sayısı 3 kat arttı.
Bu strateji küresel mi yoksa ülkeden ülkeye farklılık sergiliyor mu?
Bu, küresel stratejimiz. Dolayısıyla stratejimiz değil, stratejimizin uygulanabilirliği ülkelerdeki sektörlerin şartlarına, ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre farklı şekillerde hayata geçebiliyor. Kurumlara dijital dönüşüme adım adım adapte olmaları için bir yol haritası sunuyor, onlara danışmanlıktan uygulamaya kadar her aşamada destek olarak şirketlerin, bu teknolojilerin sunduğu avantajlardan en iyi şekilde ve güvenle faydalanmalarını sağlıyoruz. Ancak dijital dönüşümün sadece gelişmiş teknolojiler veya yenilikçi sistemlerle sağlanamayacağının bilincinde olmalıyız. Bu noktada istihdam önemli. Bu teknolojilerin bakımından, süreçlerin yürütülmesine, siber güvenlik önlemlerinden var olan sistemlerin geliştirilmesine kadar her alanda yetkinlikler geliştirilmesi lazım.
Bu yapıda Türkiye nasıl bir konumda? Gebze’deki üretim tesislerinde yürütülen çalışmaları paylaşır mısınız?
Ülkemizde çok yüksek bir farkındalık var. Bizim hedefimiz bunu daha da ileriye taşımak. Yeni dönemde de yapay zekâ, edge, bulut teknolojileri gibi yeni nesil teknolojiler ön plana çıkıyor. Bu alandaki en yeni yatırımlarımızdan biri olan Koç Üniversitesi-Siemens IOT EDGE Araştırma Laboratuvarı da bu dönüşümde önemli bir rol oynayacak. Ekim ayında dijital ortamda açılışı gerçekleştirilen ve Koç Üniversitesi’nin Üretim ve Otomasyon Araştırma Merkezi’nde bulunan bu araştırma laboratuvarında, dijital üretimde ileri veri analizi yapılmasına ve yeni uygulamalar geliştirilmesine imkân veren SINUMERIK Edge Platformu’nu araştırmacıların ve makine sektörünün kullanımına sunduk. Gebze’deki Entegre Üretim Tesisleri, dijital dönüşüme öncülük eden çözüm ve uygulamalara sahip. Bunlar arasında, Siemens’in açık, bulut tabanlı nesnelerin interneti işletim sistemi MindSphere, Gebze kampüste geliştirilen uzaktan müşteri kabul testleri (Remote FAT), enerji yönetimi VR deneyimi ve dijital iç süreçlerin tümü yer alıyor. MindSphere ile bir fabrikanın kurulumundan üretim ve üretim sonrası süreçlerine kadar her noktasını dijitalleştirebiliyoruz. Cihazların internete bağlanıp verilerin buluta taşınmasını ve orada gelişmiş araçlarla, herkese açık bir ortamda, daha akıllı uygulamalar aracılığıyla yüksek katma değerli çözümler sunulmasını mümkün kılıyoruz. MindSphere üzerinde Siemens Türkiye mühendisleri tarafından geliştirilen Manage My Machine uygulaması, dünyada herhangi bir yerdeki makinelerin verilerini, mevcut veya geçmiş durumlarını görüntüleyebiliyor. Böylece daha yüksek kalitede hizmet, dijital bir çözüm ve yeni iş modelleri sunuluyor.
Dijital fabrika, ne ölçüde ‘karanlık’ fabrika?
Karanlık (Lights out) fabrikalar, aktif olarak üretim gerçekleştiren fabrikalarda kullanılan bir otomasyon metodu. Karanlık fabrikaların öne çıkan en önemli özelliği üretimin, insan gücüne ihtiyaç duyulmadan gerçekleştirilebilmesi. Bu fabrikalar, tamamen otomatik sistemlerle donatılıyor. Günümüzde fabrika süreçlerindeki işlemler insan gücü ile yapılıyor. Bu, bazı süreçler için gerekliyken bazı süreçler tamamen otomatik sistemlere emanet edilebiliyor. Günümüzde birçok fabrika kendi kapasitelerindeki teknolojinin sağladığı imkanlar dahilinde artan talebin karşılanabilmesi ve fabrikanın kendi finansal gücünü artırabilmek için vardiyalar arasında karanlık üretim yapmaya başladı. Karanlık fabrikalarda hammaddenin fabrikaya girişinden nihai ürünün fabrikadan çıkışına kadar olan sürede yok denecek kadar az insan müdahalesine ihtiyaç duyuluyor. Amberg fabrikamız da Karanlık Fabrika örneği. Buradaki süreçlerin yüzde 75’i makine ve bilgisayar sistemleri ile yürütülüyor. Ancak Karanlık Fabrikalar gibi birçok yenilikçi teknolojilerin istihdam konusunda yersiz korkulara yol açtığını görüyoruz. Teknolojinin, işgücünde insanların yerini alacağı düşüncesi var. Biz bu konudaki endişelerin yersiz olduğunu düşünüyoruz. Makineler, elbette rutin ve emek gerektiren ağır işleri üstlenebilir. Ancak insanlar gibi sorun çözme, düşünme veya hızlı öğrenme kabiliyetleri yok. Bu nedenle dijitalizasyonun üretkenliği ve verimliliği artıracağını savunuyoruz. Çünkü bu gelişmeler insanı çok daha kıymetli yerlerde kullanmayı gerektiriyor. Bir insana ömrü boyunca aynı kol hareketini yaptırmayı değil, onu daha değerli alanlarda çalıştırmayı benimsiyor. Nüfusun yaşlanmasına bağlı olarak işçi sayısı da azalıyor. Bu işlerin yapılmaya devam edilmesi için makinelerin desteğine ihtiyacımız var. Bunların yanı sıra rutin işlerin makine ve dijital sistemlere bırakılması ile birlikte yeni meslek alanlarının doğması, yatırımların teknoloji ve çalışan eğitimine aktarılması gibi gündem maddeleri oluşuyor.