FBI – APPLE ÇATIŞMASI NEDEN HEPİMİZİN GÜVENLİĞİ İÇİN ÖNEMLİ?
Önce FBI – Apple çatışmasını özetleyelim. Geçen sene ABD’nin San Bernardino kentinde 14 kişinin ölümüyle sonuçlanan terörist saldırısını gerçekleştirenlerden Syed Rizwan Farook polisle girdiği çatışmada öldürülmüştü. FBI, Farook’un iPhone’undaki bilgilere erişmek ister. Fakat, Farook’un şifresini bilmiyorlar. iOS sistemindeki güvenlik nedeniyle, eğer 10 kez yanlış şifre ile girilmeye çalışılırsa, telefon içindeki tüm bilgiler otomatik olarak silinecek.
Dolayısıyla, FBI, Apple’dan bunu aşacak yeni bir yazılım geliştirmesini ister. Apple reddeder, FBI mahkemeye gider, mahkeme de 1789’dan kalma bir yasaya dayanarak Apple’dan FBI’ın talebine uymasını talep eder. Apple CEO’su Tim Cook, özetle şöyle bir açıklama yapar (http://apple.co/20YEk9k) “Suçluları yakalamasına yardımcı olmak için FBI ile her türlü işbirliğini yaptık ve yaparız; fakat, bunu yaparken, tüm kullanıcılarımızın mahremiyetini ve gizliliğini riske atacak bir yazılım geliştirmeyi reddederiz; böyle bir yazılım bir maymuncuk gibi tüm şifreleri kırmak için kullanılabilir.”
Başka bir deyişle, sadece FBI’ın gireceği bir arka kapı geliştirilirse, bunu herkesin kullanabileceği haklı kaygısıyla, Apple bu talebe karşı çıkıyor. Google, Facebook ve Twitter, ılımlı ve ürkek kelimelerle de olsa Apple’ın duruşuna destek verdi. ABD gündemine bomba gibi düşen bu konu, önümüzdeki günlerde hem toplumda hem mahkemelerde hem de siyaset ortamında tartışılacak ve biz de bunun izleyeceğiz. Şimdiden ABD yasama organlarında bir tartışma başladı bile. Başkanlık yarışındaki aday adaylardan, Cumhuriyetçi Donald Trump açıkça FBI’a destek verirken, Demokrat aday adayları Hillary Clinton ve Bernie Sanders ise şimdilik ne Apple ne de FBI yanında yer aldı. Fakat, Obama’nın tam olarak FBI’a destek olmadığını, Apple’ın endişesine kısmen de olsa hak verdiğini söyleyebiliriz.
Burada, önemle vurgulanması gereken gerçek şudur: Bu sadece bireyin mahremiyetini korumak ile ilgili bir konu değildir. Yaygın bir “benim saklayacak birşeyim yok, dolayısıyla bana ne mahremiyetten” düşüncesi yanlıştır. Hatta, dijital aygıtlarımızın güvenli olması sadece bazı finansal (örneğin, kredi kartı) şifrelerinin çalınmasını önlemenin de ötesinde bir öneme sahiptir.
Cihazlarımızın sağlam şifreleme ile korunması, bireyin ve toplum olarak hepimizin güvenliği ile ilgilidir. Eğer, dijital aygıtlarımız, Apple’ın yaptığı gibi, ciddi bir şifreleme sistemi ile korunmazsa, ortaya çıkacak sorun sadece aygıtımızdaki bilgilerin çalınması ile sınırlı değildir. Aygıtımız bir organize suç örgütü veya otokratik devlet kurumu tarafından da hecklenebilir. Hatta, aygıtımız, bir saldırı botnetine eklenebilir. Bu durum, internetin toplu güvenliği için, yani internetteki herkesin güvenliği için bir tehdittir. İşte bu nedenle, iOS’de Apple’ın kendisinin bile kıramayacağı bir şifreleme sistemi vardır. FBI ise sadece kendinin kullanacağı bir arka kapı talep etmektedir. Sadece terörist Farook’un telefonunu değil, tüm Apple telefonların şifresini kırabilecek bir “maymuncuk” talep etmektedir. Sadece kendisi kullanacağı için bunun genel bir tehdit içermeyeceğini iddia etmektedir. Apple ise buna katılmıyor.
Devlet kurumları ve konuyu tam anlayamayanlar, ortada bireyin terör karşısında güvenliği ile mahremiyeti arasında bir tartışma var gibi durum yaratıyorlar. Yani, güvenlik ve terörle mücadele uğruna, bireylerin şifreleme ile korunmasında arka kapı talep ederek sadece bireyin mahremiyetinin tehlikeye atıldığı sanılıyor. Oysa, cihazlarımızda güvenilir şifreleme olması, arka kapı olmaması, sadece bireyin mahremiyeti için değil, internetin toplu güvenliği için de gereklidir. Apple da bunu savunmaktadır, FBI’dan gelen talebi, tüm müşterilerinin güvenliği için reddetmektedir.