Fikri haklar korumasız kaldı
Rekabet Edebilirlik Raporu’na göre Türkiye fikri haklar konusunda 133 ülke arasında 105. sırada yer alıyor. _x000D_
Bu konuda yaşanan yasal boşluklar Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının gelişimini etkilemesinin yanı sıra yabancı yatırım ve teknoloji transferlerini de olumsuz yönde etkiliyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından her sene yayınlanan Rekabet Edebilirlik Raporu’na göre Türkiye fikri haklar alanında 133 ülke arasında 105. sırada. Raporda Polonya’nın 64, Brezilya’nın 92, Zimbabve’nin 99, Kamboçya’nın ise103. sırada yani Türkiye’nin önünde olduğunu görüyoruz. Aynı rapor içinde 2008 yılında ülke nüfusuna göre tescil edilen patentlere baktığımızda ise Türkiye’yi 73. sırada görüyoruz. Bu listede de Polonya, Brezilya, Kolombiya ve Azerbaycan gibi ülkelerin gerisindeyiz. Bu rakamlar gösteriyor ki Türkiye fikri haklar ve patent konusunda ne yazık ki olması gereken yerde değil. Fikri hakların Türkiye’de gelişmesi için Fikri Haklar Çalışma Grubu’nu da kurarak bir süredir bu konuda çaba veren TÜSİAD, Türkiye’de bir ilk olan “Fikri Haklar Sözlüğü”nü yayınladı. Sözlüğün tanıtım etkinliğinde TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ve TÜSİAD Fikri Haklar Çalışma Kurulu Başkanı Murat Peksavaş ile fikri haklar konusu üstüne konuştuk.
Güçlü fikri haklar yapısı teknoloji transferini de getiriyor
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, fikri hakların günümüzde uluslararası ticaretin en büyük dayanaklarından birini oluşturduğunu dile getiriyor. Dünya genelinde şirketlerin karlılıklarını artırmak için inovasyona ve markalaşmaya öncelik verdiklerine değinen Boyner, günümüzün yoğun rekabet koşullarında artık ürünlerin değil markaların ve patentlerin yarıştığını söylüyor. Boyner’in yorumu şöyle: “Evet, Türkiye son 15 yılda fikri haklar alanında büyük bir ilerleme kaydetti. 1995 yılında tescil edilen patent sayısı 763 iken 2009 yılına geldiğimizde bu rakam 5 bin 610’dur. Ama markalarımızla, patentlerimizle dünya ekonomisinde anılıyor muyuz, esas soru bu? Dünya ekonomik forumu tarafından her sene yayınlanan Rekabet Edebilirlik Raporu’na göre Türkiye, Zimbabve ve Kamboçya’nın gerisinde.” Boyner, güçlü fikri haklar yapısı ile yabancı sermaye ilişkisine de vurgu yaptı. Boyner, bu konuda şunları söyledi: “Güçlü fikri haklar yapısına sahip gelişmekte olan ülkeler yabancı şirketlerini teknolojilerini ülkelerine getirmede daha avantajlı konumdalar. Çünkü bu haklar yeteri kadar korunmadığında yabancı şirketler aynı alanda faaliyet gösteren rakip şirketlerin haksız uygulamaları ile karşı karşıya kalabiliyor. Doğrudan yabancı yatırımların gelmemesi, teknoloji transferinin gerçekleşmemesi az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin kalkınmalarını olumsuz yönde etkiliyor. Mülkiyet Hakları İttifakı’nın her sene yayınladığı Uluslararası Mülkiyet Hakları Endeksi’ndeki 1 puanlık artış, yapılan yabancı yatırımı yüzde 27 oranında, yapılan yabancı yatırımın sıfırdan yapılma ihtimalini ise yüzde 57 olduğunu ortaya koyuyor.”
Dünya ekonomisinin fikri haklar ve fikri hakların yarattığı katma değer üstünde döndüğünü söyleyen TÜSİAD Fikri Haklar Çalışma Kurulu Başkanı Murat Peksavaş ise, Türkiye’deki sanayicilerin patente karşı romantik bir bakış açısı olduğunu düşünüyor. Peksavaş, herkesin bir ampul icat etmek istediğini, sanayinin faaliyetleri süresince buluş yaptığının farkında olmadığını söylerken, çoğu şirketin bu bilince sahip olmadığı için çok ciddi bütçesi olan Ar-Ge projeleriyle ilgili daha önce bir patent alınıp almadığına bakmadıklarını dile getirdi. AB’nin özellikle Asya’dan birtakım ülkelere serbest ticaret anlaşmaları imzalamaya başladığını anlatan Peksavaş, şunları söyledi: “Bu anlaşmalar yürürlüğe girince o ülkelerin ürünleri gümrüksüz olarak Avrupa’ya ve Gümrük Birliği’nde olduğu için Türkiye’ye de girecek. Teknoloji alanında da özellikle Güney Kore gibi ülkeler bu şekilde teknoloji pazarında daha da öne çıkabilir. Hindistan ve Çin ile de bu tarz anlaşmalar imzalanabilir. Bu dalgaya fikri haklar ve patentle karşı durabiliriz. Patent stratejiktir, bir üretebilme hakkıdır. Yoksa lisanslara mecbur kalırsınız. Bir ülkede ayrıca inovasyon konuşuluyorsa, inovasyonun fikri haklar olmadan gerçekleşmesi mümkün değildir.”
TÜSİAD’dan bir ilk: Fikri Haklar Sözlüğü
TÜSİAD “Fikri Haklar Sözlüğü” üstünde 2 yıldır çalışıyordu. Sözlüğü TÜSİAD Fikri Haklar Çalışma Grubu Üyesi M. Kaan Dericioğlu düzenledi. Alanında ilk defa bu kadar kapsamlı hazırlanan sözlükte binin üzerinde terimin Türkçe, İngilizce, Almanca ve Fransızca çevirileri açıklamalar bulunuyor. Bir kutu içinde 8 ince kitapçık halinde hazırlanan sözlükte Fikri Haklar Genel Terimleri, Alan Adları, Buluşlar, Eserler, Endüstriyel Tasarımlar, Markalar, Coğrafi İşaretler gibi başlıklar bulunuyor.
Anayasa Mahkemesi’nin, Temmuz 2009’da aldığı karar ile 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin bir kısım cezai hükümlerini iptal ettiğini ve bu iptal kararının altı ay sonra yürürlüğe girmesinin uygun görüldüğünü anımsatan Ümit Boyner, tanınan sürenin dolmasının ardından yeni bir düzenlemeye gidilmemesi nedeniyle binlerce marka davasının düştüğünü açıkladı: “Halihazırda aynı sorun Patent ve Faydalı Modeller ile Endüstriyel Tasarımlar için doğdu ve Anayasa Mahkemesi yeni bir düzenleme yapılması için bu sefer bir yıllık bir süre tanıdı. 6 Haziran 2010 itibariyle tanınan süre doldu, yaklaşık 4 bin dava düştü ve hukuki boşluk halen doldurulmadı” diyen Boyner, TÜSİAD olarak bu süre zarfında değişik platformlarda bu riske defalarca dikkat çektiklerini belirtti. Boyner, “Artık fikri haklar konusunda acilen harekete geçmek zorunda olduğumuz bir noktadayız” dedi.