Fikrim Var
Benim bir fikrim var. Şimdi fikrimin ne olduğunu size söylemem mümkün değil zira henüz ne patentini aldım ne de insanlık böyle bir fikre hazır değil. Belki uzaya araba göndermek kadar delice değil ve hem de uygulanamayacak kadar zor değil. İşte heyecanım tam da bu noktada başlıyor. Bu sefer olacak, olacak ama bunu önce biraz düşünmeliyim. Ama acele de etmeliyim zira fikrimi benden önce hayal etmiş başka birisi gerçekleştiriverirse ne yaparım? Yazının bundan sonrasını lütfen okumayın çünkü fikrimi yazacağım ve onu bu yazı ile şekillendireceğim bu nedenle yazının bundan sonraki kısmı bana özel ve size güveniyorum.
Fikrim; geçmişte yaşadığımız her anı istediğimiz zaman üç boyutlu bir şekilde hatta istersek sanal gerçeklik vasıtası ile bize yaşatacak bir alet hayal ediyorum. Hani eskiler bilir albümlerimiz olurdu ve albümlerimize misafir ya da akrabalar geldiğinde çıkarır nedense birlikte bakardık işte onun sanalı ve üç boyutlusu. Ürünün adı “Sürekli Yaşanabilen Anılar”. Bu ismi sevmedim , kısaltması da güzel değil (SYA) keşke İngiliz olsaydık çünkü İngilizce her isim çok güzel oluyor. Ama ürün çıksın kesin İngilizce’si çok güzel olur. İsim konusuna sonra gelirim.
Ne kadar kazanırım acaba böyle bir üründen? Yani kim buna kim ne kadar para verir? Bana maliyeti kaç olur? Böyle bir şeyde sürümden kazanamam pahalı versem çok kimse almaz. Kafam çok karışık kimseye de soramıyorum. Aslanım kendim, kedi olalı bir fare tuttum da acaba böyle kendi başıma bu işi nasıl yaparım? Zaten söylesem saçmalama abi diyecek tonla insan var çevremde onlar öldürmeden ben büyütmeliyim fikrimi.
Fikrim her şeyden önce mantıklı olmalı. Aslında mantıklı çünkü bugün herkesin elinde bir akıllı telefon var, bu telefonlar sürekli çekim yapsa böylece her anı kaydetmiş olurum. Olurum ama olmaz ki bazen de yatay koyuyoruz telefonları kamerası alta geliyor. Sanal kamera yapsam yani bir ayna sistemi ile telefonu yatay da koysam sürekli ortamı çekebilse? Hadi canım fikire bak uzaya araba göndermek daha mantıklı. Olmaz bu.
Tamam canım her anı çekmesin zaten albümlerde de her an yoktu ki hatta sadece akrabaların bir araya geldiği düğün, nişan, piknik ve bunlar gibi sınırlı film sayılı fotograf makinelerinin izin verdiği coşkun anlar vardı. Bu durumda aynısı olabilir. Ürünümün ismi “Coşunca Kaydedilmiş Sanal Anılar” olsun. İçinde coşmak var hem heyecan veriyor ama İngilizce düşüneceğim bunu. Bu konuyu hallettik.
Ama sanki bu sanallaştırma işi biraz yer kaplayacak gibi telefonlarda. O nedenle çok uzun çekimlerde (ki coşkun anlar asla kısa süren anlar olmamıştır) bir sığdırılamayan sığa problemim olur ki bu nasıl çözmek gerekir elbette kısa çekimlerle. Bu konuyu çözmek kolay çekimlere süre koyarım. Hem öyle acele de etmeyim teknoloji geliştikçe uzatırım. Zaten mesajlaşma ilk çıktığında kısaydı sonradan uzadı. SMS işte karakteri sınırlı bir mesajlaşma aracıydı. İngilizce kısaltmalar ne güzel yaa. Neyse konudan kopmayım bu durumda ürünümün adı “Coşunca Kaydedilmiş Sanal Kısa Anılar” oldu. Zaten zihnimi yoklayınca bile uzun hatırladığım bir anım da yok. Bence oldu.
Fakat önemli bir konu var ki o da güvenlik meselesi. Şimdi bunu tabi vatandaş sadece düğünde kullanmayabilir hatta vatandaşın mesleği hırsızlıksa bu durumda çekip çekip sonra üç boyutlu izleyerek mekanları benim bu üründen çalışıp hırsızlık yapabilir. Kadraja halay çeken amcaoğlu değil de belki etkisiz hale getireceği güvenlik görevlisi girebilir. Bu durumda da ürünüm bir silahtan daha tehlikeli hale gelebilir. Görüntü işleme teknolojisi ile amcaoğlu tanımak zor olacağından güvenlik görevlisi gibi resmi üniformalıları tanıyabilirim. Bu güzel fikir bu durumda ürünümün adı da “Coşunca Kaydedilmiş Güvenli Sanal Kısa Anılar” olur ki bu isim dosta güven hırsıza hüsran olur.
Yalnız bu güvenlik konusu beni biraz düşündürdü daha doğrusu korkuttu. Gerçekten de bir güvenlik konusu var burada ve ben buna alet olmak istemem. Hem benim sınırlarım belli, etim ne budum ne ki ben böyle bir işe kalkışıyorum. Hatta düşününce iyi bile oldu fikrimi kimseye söylemediğim dalga geçerlerdi şimdi onu bilir onu söylerim çok da sivrilmemek lazım.
Tek konu güvenlik de değil, çok üzgünüm gerçekten böyle bir ülkede doğduğum için Amerika’da doğmuş olsam hem ürünüm hem de ismi belki çok havalı olacaktı. Adamlar bizden on hatta yüz adım önde başlıyor. Amcaoğlunun halayı için ürün mü tasarlanır? Kim ne yapsın senin amcaoğlunun halayını. Oralarda doğmak çok farklı bir kere halay yok. Memlekette hayallerin sınırı bile halaydan ibaret olunca ancak buraya kadar gelebiliyorsun işte. Elin oğlu uzaya araba göndersin sen hala halay de. Biz ancak uzayda halay çekeriz. Bir kere herkes şunu kabul etsin ki bu şartlarda buraya kadar.
Hem ben bir hayal kurana kadar birileri onu gerçekleştirmiş oluyor. Bunu da eminim birileri çoktan çalıştırmıştır. NASA şimdi Mars’ın 3 boyutlu görüntüsünü stüdyosuna yansıtmıyor mudur? Adamlar koloniyi kurdu çoktan. Devletlerin gizli istihbarat servisleri bu sanal teknolojiyi yıllardır kullanıyorlardır. Zaten önce ajanlar sonra halk kullanıyor böyle şeyleri biz hep geriden geliyoruz. “Coşunca Kaydedilmiş Güvenli Sanal Kısa Anılar” mış adamlar coşmuştur çoktan.
İyi oldu aslında düşünmüş oldum. Bir yandan da böyle maceralara hiç gerek yok bence. İşim var mı? Var. maaşım işliyor mu? İşliyor. Ee daha ne istiyorum?
Yaşım gelmiş kırk beşe işim olmaz hoşbeşe. Biraz anlamsız oldu ama iyi kafiye oldu.
Emekli olunca ver elini cari seee. Güzel oldu sanki. Birleştireyim şunları;
Yaşım gelmiş kırk beşe
İşim olmaz hoşbeşe
Emeklilikte cari-se
Hayat güzel halbuse
Sonu biraz olmadı ama şiir konusunda baya iyiyim sanki. Bence bu şiiri kimseyle paylaşmayım şiir kitabı çıkarırım ileride.
“Dünyayı değiştirmek isteseydiniz, nereden başlardınız? Kendinizden mi, yoksa başkalarından mı?” Aleksandr Solzhenitsyn