Finansal Raporlar, Pegasus’un Geleceğine Işık Tutuyor
Pegasus’un finansal raporlama ve kontrol birimi, şirketin stratejilerinin belirlenmesinde diğer birimlere destek olmak adına önemli bir rol üstleniyor.
Pegasus Hava Yolları, çok sayıda paydaşa sahip halka açık bir şirket. Bu da gerek sivil havacılık, gerek sermaye piyasaları tarafında çok sayıda regülasyona uyumu gündeme getiriyor. Bu aşamada şirketin raporlama fonksiyonuna büyük iş düşüyor. Pegasus Hava Yolları Finansal Raporlama ve Kontrol Direktörü Abdullah Atacan, dahil olduğu birimin önemini ve fonksiyonunu şu sözlerle açıklıyor: “Biz Pegasus’un finansal olarak karar destek süreçlerinde aktif rol alan, diğer departmanları besleyen bir fonksiyona sahibiz.
Pegasus’ta raporlama birimini işin sonuç bölümü olarak görüyoruz. Raporlama biriminin sonucu üretmesi için de bir veri akışı gerekiyor. Bizler çıkardığımız hat ve ürün kârlılıklarını ilgili departmanlara sürekli olarak raporlayıp, hangi hatta ne durumdalar, ne gibi aksiyonlar almaları gerekir gibi konularda geri bildirim sunuyoruz. Bunun yanı sıra her departmana bütçeleriyle alakalı bilgi sunarak onların yılın geri kalanında nasıl hareket etmeleri gerektiğine ışık tutuyoruz. Yönetimin karar almasında, stratejileri belirlemesinde önemli rol oynuyoruz.” Atacan, bu aşamada BT odaklı robotik süreçlerin önemli olduğuna değiniyor. “Otomasyona dayalı süreçler arkadaşlarımızın iş yükünü azaltırken, daha katma değerli alanlara odaklanmalarına yardımcı oluyor” diyor.
Pegasus Çok Hızlı Büyüyen Bir Şirket
Atacan, Pegasus’un çok hızlı büyüyen bir şirket olduğunu söylüyor. “9 yıl önce ben işe başladığımda filomuz 32 uçaktan oluşuyordu. Şu an 82 uçağa çıktık. Uçuş noktamız 100’den fazla. Çok fazla kişiye dokunuyoruz. Geçen yıl yaklaşık 30 milyon misafir taşıdık. Misafirlerimizin aldıkları yan ürünleri de sayarsanız milyonlarca bilet ve belge düzenliyoruz. Farklı kanallardan, farklı ödeme sistemleriyle satış yapıyoruz. Bu nedenle kontroller çok önemli. Sattığınız bilet ve yaptığınız satışlar sonrasında kasanıza giren paranın uyumlu olması lazım. Bizim satış ve tahsilat dediğimiz kısım bile başlı başına bir konu. Çünkü bu iş her zaman parayı alıp bileti vermek kadar basit olmuyor. Bilet alamıyorsunuz ama para çekilmiş oluyor. Sonradan iade/değişiklik olabiliyor. Bileti alıyorsunuz, sonradan üzerine başka bir şey daha alıyorsunuz.
Bir sürü vakalar var.” “Birim şu an tüm bunların entegrasyonu üzerinde çalışıyor. Gelişimin sonu yok” diyor Atacan. “Bu konularda bilgi teknolojileri ekibiyle birlikte çalışıyoruz. Ufak ufak dokunuşlarla her zaman değişiklikler yapıyoruz. Farklı ülkelerde farklı şekilde işleyen ödeme sistemleriyle muhatap oluyorsunuz. Göz önüne almamız gereken şeylerin sayısı çok. Bu gibi konularda gerektiğinde üst yönetim seviyesinden katılımla beyin fırtınaları yapıyoruz. Ödeme sistemiyle alakalı kural sistemi mi değiştirilecek? Ödemeye dokunan farklı bir karar mı alınacak? Bütün bunları bu toplantılarda tartışıyoruz.
Bilgi teknolojileri de bunun bir parçası. Onlar olmadan bu kadar büyük veriyi yönetmek mümkün değil. O anlamda çok iç içeyiz.” Abdullah Atacan, son olarak şunları söylüyor: “Zaman geçtikçe bilgi teknolojileri ekibini daha iyi anlıyor, onların bakış açısına hakim olmaya çalışıyoruz. Biz nasıl ki kârlı hattı çıkarıp ticaret departmanına destek oluyorsak, bilgi teknolojileri ekibi içinde de business partnerlik modeli var. Onlar da yapılanmalarını buna göre yaptılar. Bize özel hizmet veren bir grup var. Bu grup bizim yaptığımız işi öğrenmeye çalışıyor ki, bizim ne istediğimizi algılayıp bunun analizini tamamlayıp, ona göre projenin yapılmasını sağlasın. Bu anlamda kesinlikle neredeyse içimizden bir bölüm gibi oldular. Artık birlikte çalışmamak gibi bir lüksümüz yok.”