Fırsatlar ‘drone’larda öne çıkıyor
BTHABER Şirketler Grubu desteğinden yararlanmak üzere seçilen üç şirketle yaptığımız röportajlarımıza Maxwell Innovations Havacılık Arge Mühendislik ile başlıyoruz.
Teknoloji temelli yeni iş modelleri ve inovatif gelişmelerin temelini atan girişimler, geldiğimiz noktada küresel bazda tüm ekonomiler için bir vazgeçilmez. Bu önemi ile gerek kamu gerekse özel sektörden, yine küresel bazda destekler daha önce hiç olmadığı kadar yoğun biçimde girişimleri kucaklıyor. BTHABER Şirketler Grubu’nun da bu gerçek ve beraberinde sırt dönülemez gereklilikleri ışığında hayata geçirdiği kapsamlı destekler, titizlikle seçilen girişimlerle buluşuyor. Bu amaçla bir ‘ilk’ olan proje kapsamında kapsamlı desteklerden faydalanmak üzere seçilen şirketlerden biri Maxwell Innovations Havacılık Ar-Ge Mühendislik. Maxwell Innovations Havacılık’ta İş Geliştirme görevini yürüten Barış Karacaoğlu ile yaptığımız görüşmede öncelikli kurumsal hedef olarak ‘MENA ve Afrika bölgesinin en güvenilir ve değerli endüstriyel insansız hava aracı şirketi olmak’ öne çıkarken, Barış Karacaoğlu, yola çıkış süreçlerini ve söz konusu destekten yana beklentilerini paylaştı:
Çalışmalarınız ve odaklandığınız başlıklar hakkında bilgi verir misiniz?
Maxwell Innovations olarak, özellikle yapı, enerji ve tarım sektörü için diğer insansız hava araçlarının faaliyet gösteremediği zorlu koşullarda görev yapabilen endüstriyel insansız hava araçlarının geliştirilmesini sağlıyoruz. MX8 insansız hava aracı sistemi ile önleyici bakımlarda tesis kapatma süreleri yüzde 80’e kadar azaltılabilirken, kısa sürede kaydedilebilir veri sağlanıyor. Bu da operasyonların yüksek iş güvenliği ile gerçekleştirilmesini mümkün kılıyor. ‘Drone’lar, yani insansız hava araçları odaklı çalışmalarımıza İTÜ’de okurken başladık ve şirketimizi kurduk. İlk etapta üniversitede hocalarımızın projelerinde ve askeri projelerde çalıştık, kendi çalışmalarımızla uluslararası yarışmalara katıldık. Edindiğimiz bu deneyim ve projenin yayılımını gördükten sonra mezun olduk ve 2014 yılında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın Teknogirişim Sermayesi Desteği ile Maxwell Innovations’ı kurup, çalışmalarımıza başladık. Şirketimizin kuruluşu sonrası 2015’te İTÜ Çekirdek'e girdik ve pazarlama teknikleri, şirket içi yönetim sistemleri, müşteri ilişkileri gibi mühendislik dışındaki başlıklarda yaklaşık 6 ay mini MBA eğitimi aldık. Böylece şirket içi organizasyon ve Ar-Ge, satış gibi başlıklarda temel yol haritamızı oluşturduk. Çalışmalarımıza halen Teknokent’te devam ediyoruz. İlk yılımızda insansız hava araçlarına takılıp kirli gazların ölçümünü yapabilen sistemi geliştirdik ve ürettik. Ardından insansız hava araçlarına odaklandık.
Bu odaklanmanın temel sebepleri neler oldu?
Asıl temel teknoloji bu başlıktaydı. 2016 yılına kadar BT kısmı devam etti ve multidisipliner bir teknoloji olması ışığında BT odaklı çalışmalarımız hep ön planda. 2016’da ilk satışlara başladık. Ardından, insansız hava araçlarındaki sensörlerin stabilizasyonunu sağlayan ‘gimbal’ isimli elektronik cihaz odağında TÜBİTAK desteği aldık. Bu konuda Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor ve işin elektronik, yazılım ve donanım başlıkları bizde. Donanım üretiminde 3D baskı teknolojisi önemli bir fayda noktası ve ‘gimbal’ı bu şekilde üretiyoruz. Bu projenin bitmesi sonrası ürettiğimiz ‘gimbal’ı yine aracımızla entegre edip, ticari anlamda kullanmak, 2017 yılı sonuna doğru da ilk ‘uçak tipi’ dediğimiz insansız hava aracını geliştirip pazara sunmak istiyoruz. Bu konuda da Ar-Ge çalışmalarımız devam ediyor.
Satış ve pazarlama stratejiniz nasıl şekilleniyor?
Ar-Ge’miz ve yoğun olarak mühendislik çalışmalarımız devam ediyor. Satış ve pazarlama başlığında ise internet sitemizi kurup, küçük reklamlarla ilk adımlarımızı attık. Bunun yanında, teknokentin destekleri sayesinde bazı röportajlarımız oldu. Bu desteği daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak adına BTHABER Şirketler Grubu sayesinde erişeceğimiz araçlar ise daha bilinçli ve uzun soluklu çalışmalar yapmamızı mümkün kılacak. Sonuçta bu destek yelpazesi ile geniş bir altyapıya ulaşacağız.
Gerek 2017 yılı gerekse orta vade için hedeflerinizi paylaşır mısınız?
2017 yılında farklı tipte bir araç daha çıkartıp, onu da pazara sunmak istiyoruz. Türkiye’de endüstriyel alanda ve özellikle güvenlik başlığında hala çok bakir bir alan var. Bu başlıklara daha fazla pazarlama ile giriş yapmak istiyoruz. Ardından, 2018 itibariyle artık yurtdışına, öncelikle Asya, Ortadoğu ve Afrika’ya odaklanmak gündemimizde. Teknoloji geliştirme kapasitesi nispeten daha düşük bu gibi bölgelerde daha avantajlı ve hızlı yayılabileceğimiz bir potansiyel görüyor, bu konuda görüşmeler de yapıyoruz. Ama önceliğimiz, ürün ve çözümlerimizle Türkiye’de belli bir aşamaya ulaşmak.
Yurtdışı çalışmalarınızda öncelikleriniz neler olacak?
Yurtdışında haritalandırma ve coğrafi bilgi sistemlerinden ziyade, temelde odaklandığımız konu güvenlik. Çünkü belirttiğim bölgelerde öncelikli ihtiyaç bu. Diğer başlıklarda da talep gelecektir. Ama ilk giriş sürecinde daha temel bir ihtiyaç olduğu için güvenlik sektörünün yurtdışı için önceliğimiz olmasını planlıyoruz.
İç pazarda ürün ve çözümlerinizi nasıl çeşitlendireceksiniz?
Endüstriyel başlıklara daha çok odaklandık. Çünkü ürettiğimiz insansız hava araçları bir hobi cihazı değil ve bunları daha çok endüstriyel seviyede bir iş makinası olabilecek şekilde tasarlıyoruz. Rüzgara, yağışlı havalara dayanıklı, ısı değişimlerinden etkilenmeyecek ve her türlü koşulda çalışabilecek sensörlerle güçlendirilmiş bir sisteme hayat veriyoruz. Şu anki talepler daha çok haritalama başlığında. Çünkü sahaya çıkıldığında mühendislerin üstesinden gelmesi gereken coğrafi engeller çok. Bunun sonucunda hem ekipler uzun zamanlarını bu konuya ayırıyor hem haritalar beklenen hassasiyetle çıkmayabiliyor. Buna karşılık, insansız hava araçları, direkt sensörlere uçabilme yetkinliği sunuyor. Bu şekilde ilk talepler oradan, yani haritalandırma ve coğrafi bilgi sistemlerinden geliyor.
Özel sektörde, misal sigorta başlığında nasıl bir potansiyel görüyorsunuz?
İnsansız hava araçlarında oturmuş bir teknoloji altyapısı birçok sektörde henüz yok. Sigorta sektörü de bunlardan biri. Yurtdışında ise bu teknoloji yoğun biçimde kullanılıyor. Örneğin uydularla tarım alanları takip ediliyor, bir hasar olduğu anda sigorta şirketlerine hızla bildirim yapılıyor, şirketler de çiftçiye bu durumu bildirerek, hızlı iletişim sağlanıyor. Söz konusu araçların kullanımının yaygınlık kazanması ve gelişim ile Türkiye’de de sigorta şirketleri potansiyeli değerlendirecektir.
Peki ya kamu?
Kamu her zaman hedefimizde. Çünkü kamu sektörü, Türkiye’de her zaman baskın ve güvenlikte de öncelik. Bize ve çözümlerimize yönelik kamu ilgisi her zaman olacak. Özel sektörde ise şirketler büyüdükçe ve küresel kimlikler kazandıkça, seri üretimler arttıkça iş güvenliği sağlayacak, daha hızlı sürede daha fazla işi yapabilecek sistemlere yönelik ilgi artıyor. Sektöre ve hedeflere bağlı olarak, teknolojiyi en verimli biçimde kullanmakta bu ürün ve çözümler büyük önem taşıyor.
BTHABER Şirketler Grubu’nun desteğinin size neler katmasını bekliyorsunuz?
İnsansız hava araçlarını kullanabilecek çok sayıda şirket var. Gerek kamu gerekse özel sektör bu noktada önemli potansiyel sunuyor. Ama tüm bu potansiyel noktaları ile pazarlama iletişimi kurmak, bizim gibi startup seviyesindeki bir girişim için çok kolay değil. Belirttiğiniz işbirliği kapsamında özellikle veri tabanı ile söz konusu hedefimize ulaşacağımıza inanıyor, bu bütünsel destek yapısına son derece güveniyoruz.