Fırsatlar sürekli gelişiyor
Donanımda ‘kullandığın kadar öde’ modeli, Türkiye pazarında HP için önemli bir potansiyel anlamını taşıyor.
HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman
1 Mart 2019 tarihi itibariyle görevine başlayan HP Türkiye Genel Müdürü Emre Alaman, “Kanal yapımız, müşteri bazımız, ciro ve pazar payı açısından çok başarılı bir HP Türkiye devralıyoruz” vurgusunu yaptı. Zorlu 2018 yılında pazardaki fırsatları da gördüklerine dikkat çeken Emre Alaman, kriz yönetirken fırsatları da görebilmelerini HP Türkiye’nin en önemli özelliği olarak tanımladı. Emre Alaman ile önceliklerini ve büyüme öngördüğü alanları konuştuk:
Nasıl bir 2019 bekliyorsunuz?
Olumlu taraftan bakıyor ve pazara da bu görüşümü yansıtmaya önem veriyorum. Potansiyeli görüyorum. Ertelenen, ama güçlü bir talep net olarak var. Hem kurumsal hem bireysel müşteri için bu geçerli. PC pazarındaki bu beklentiye karşılık, mesela printer pazarında büyüme bile bekliyorum pazarın toplamında. 2019’dan ümitliyiz bu yönüyle. Kağıt kullanımı ve beraberinde baskı ihtiyacı sonuçta hiç bitmeyecek, sadece katma değerli baskı yetkinlikleri bireysel ev kullanımından kurumsala kadar her noktada güç kazanacak. HP özelinde yüzde 50’nin üzerinde büyümemiz var A3 baskı cihazları özelinde ve bu rüzgar 2019 yılında da etkisini koruyacaktır. ‘Kullandığın kadar öde’ gibi farklı sahiplik modelleri de baskı cihazlarına yönelik talebi güçlü kılıyor.
Pazar bu modeli tercih ediyor diyebilir miyiz?
Kesinlikle. ‘As a service’ olarak bu yöntemi iyiden iyiye benimsedik. Hatta baskı cihazlarında bu model çok daha erken başlamıştı. Hatta geldiğimiz noktada PC alanında da ‘as a service’ modeli tercih ediliyor. Bunlar önce kurumsalda başladı, KOBİ’lere indi ve gelinen noktada da pazarın bir gerçeği halini aldı. Biz de yeni ürünlerimizle bu alanda etkinliğimizi sürekli güçlendiriyoruz.
PC’de nasıl bir model var ve beklentiniz nedir?
Bu bana göre öncelikli büyüme alanlarından da biri. Çünkü bu yapıya önemli bir ihtiyaç var. Küresel bazda 9 milyardan fazla cihaz var notebook’tan tablete kadar uzanan ve bu sayı giderek artıyor. Bu cihazların çoğu artık ofis dışında kullanılıyor, çünkü mobiliz. Cihazlar da kendi arasında çeşitleniyor. Buna karşılık BT departmanlarının bütçeleri sınırlı kalıyor ve ekipler daha çok ve daha karmaşık bir yapıyı yönetmeye çalışıyorlar. Bu noktada biz devreye giriyor, BT birimlerine ‘son kullanıcı cihazlarını biz yönetelim, siz de kaynakları daha katma değerli işlerde kullanın’ diyoruz. Hatta şirketin BT biriminin yardım-destek işlevini de üstlenmiş oluyoruz. As a service yapısı bu yönüyle Türkiye’de kabul görüyor ve kullanıcı talepleri de bu gelişimde rotayı ve hızı belirliyor. Her sektörde her ölçekte şirketin BT birimlerinin odaklanması gereken çok farklı konu başlıkları olduğu gerçeğinden yola çıktığımızda, bu konuda desteği ‘hizmet olarak alma’ eğilimi de güçleniyor. Şirketin ve sektörün ihtiyaçlarına göre bunlar esnek servis çözümleri olarak modellenebilir. HP olarak bu konuda Türkiye’de hızlı bir başlangıç yaptık, çünkü ‘as a service’ modeli hızlı bir büyüme sergiliyor. Planlarımız da bu büyüme paralelinde şekilleniyor.
Peki ya güvenlik?
Siber güvenlik çok derin bir konu. Yazıcılar ve bilgisayarlar tüm network’te saldırı durumunda en zayıf yapılar. HP Sure Start ve HP Sure Run yapımız ile hem riski önceden fark edebilme hem de buna bağlı güvenlik önlemlerini hayata geçirmeyi mümkün kılıyor, böylece haklayıcının da içeri girmesini engelliyoruz. Bu gibi birçok teknolojimiz var ve HP’nin vizyonu da zaten ‘dünyanın en güvenli yazıcı ve bilgisayarlarını üretmek’. Böylece ürettiğimiz her donanım, içinde gömülü bir güvenlik mimarisi ile geliyor ve siz de kullanıcı olarak buna eklemeler yapabilirsiniz. Güvenlik çözümleri bu yönüyle her zaman önceliğimiz olmayı sürdürecek. Monitörlerimizde de başkalarının görmesine karşı ekranı karartan güvenlik uygulamalarımız var. Yani konu güvenlik olduğunda, bilgisayara yüklenen ve düzenli olarak yamaları eklenen uygulamalardan daha fazlası söz konusu. Çünkü bu tarz bütünsel bir güvenlik mimarisine gerçekten büyük bir ihtiyaç var. Sonuçta birçok insan yazıcıların da böyle bir tehdit altında olduğunu bilmiyor. Oysa network’e bağlanan her cihaz, beraberinde risk demek.
Peki ya tüketici tarafı?
Bu başlıkta oyun dünyası çok önemli ve burada ekran kartı veya bilgisayardan fazlasını, tüm detayları düşünmeye önem veriyoruz. Bu nedenle iki seriyi kullanıcılara sunduk. HP OMEN üst seviye performans kullanıcılarına yönelik ve çok tercih ediliyor. HP Pavilion Gaming ise daha fonksiyonel bilgisayar isteyen oyunseverlere yönelik ve oyunun yanında başka işlevleri de var. Oyun kulaklıklarımız da dış ses engelleme, soğutma gibi özellikleri içeriyor ve uzun süreli kullanım için tasarlanıyor. Klavye, fare ve monitörler de oyunseverlerin beklentilerine yanı veriyor. Oyun tüm dünyada ve doğal olarak Türkiye’de istikrarlı büyüme sergiliyor. Türkiye’de 32 milyon oyuncu, 14 bin tane amatör takım ve yaklaşık 4 bin lisanslı e-spor oyuncusu var. Küresel bazda olduğu gibi Türkiye’de de e-spor oyuncu ve izleyici sayısı katlanarak artıyor. Bu nedenle oyun başlığında büyük fırsat alanları var. Ama oyun pazarına herhangi bir ürünle gidemezsiniz. Ürünün özel ve ihtisaslaşmış olması lazım. En iyi ve en son teknolojilere sahip olmak oyunseverlerin tüm dünyada önceliği de bu. Oyun adına çıkardığınız her ürünün çok iyi ve yetkin olması şart.
Ar-Ge başlığında nelere odaklanılıyor?
Donanımlar ve bunlarla birleşen hizmet kavramı bizim için ön planda. Daha farklı donanımlar ile ilgili olarak HP Lab yoğun çalışmalar yürütüyor. Halen, güvenliğin haricinde iki temel başlıkta HP Lab çalışmaları öne çıkıyor. Bunlardan ilki 3D yazıcılar. 3D, üretim pazarını hedefliyor ve burada küresel bazda 12 trilyon dolarlık bir pazardan bahsediyoruz. 3D; üretimi, talebin olduğu yerde ve talebin olduğu zamanda yapmayı vaat ediyor. Yani bugünün üretim mantığı olan ‘farklı bir ülkede, tüketimden önce üretilip, talebin olduğu ülkeye gelmesi, bir süre stokta durmasını’ ortadan kaldırıyor. Bu arada herkes için değil, birey için ona özel bir üretim de yapmak mümkün. Çünkü siz 10 bin parça üretebilirsiniz, ama acaba 10 bin müşteri hala aynı şeyi istiyor mu? Kişiselleştirebilmek önemli ve bu nerenle 3D yazıcılar, Endüstri 4.0’ın kalbinde. Lokal üretim ve müşteri verilerinin çok daha doğru ve yerinde kullanımı böylece mümkün olacak. Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı’nda (Koruncuk) mesela çocuklara kodlama ve tasarım odaklı yenilikleri öğretmeye önem veriyoruz. Çünkü yakın gelecekte ihtiyaç olan yetkinlikler bu üretimleri yapabilmek olacak. Kodlama bilmek ve mantığını anlamak, çocukluktan itibaren bu konuda bir temele sahip olmak demek. HP olarak bir tanesi İTÜ’de biri de Celal Bayar Üniversitesi’nde olmak üzere iki 3D yazıcımız var. Bunları öğrenciler ve startup’lar kullanırken, üretim yapan sanayiciler de bunun farkına vardı ve bu şekilde prototip üretiyorlar. HP Labs bünyesinde Ar-Ge’de ikinci önceliğimiz ise sanal gerçeklik. Bunun hayatımızdaki yerinin giderek büyüyeceğini rahatlıkla görebiliyoruz ve tüm sektörlerde etkinliğini artıracak. Buna uygun donanımlar geliştirilirken, uygulamalar da yapılıyor. Bu yönüyle 3D yazıcı ve sanal gerçeklik bizim gelecekte öne çıkacağını öngördüğümüz teknolojiler ve bunlar, her sektörde her ölçekte şirketin yarışa eşit imkanlarla başlamasının da aracı olacak.
Bu gelişimde iş ortakları nasıl konumlanıyor?
HP bir kanal firması ve iş ortakları bizim için çok değerli. Uzman iş ortaklarımız ve HP ürünlerini satan noktalar var. Türkiye’de 100 kadar uzman iş ortağımız var ve bunlar HP’nin ürün ve servislerine hakimler. 6 bin kadar noktada da HP ürünü satılıyor. Bu yönüyle Türkiye’nin her yerinde ve her segmentte varız. Her ölçekte şirketin ihtiyaçlarına yanıt verebilmemizin temelinde de bu geniş kanal ağımız var. Ürünlerde uzmanlık arttıkça, iş ortaklarının da uzmanlaşması gerekiyor ve cihaz veya servis odaklı uzmanlılar, iş ortakları arasında önemli işbirliklerini de beraberinde getirecek.