Fırtına artıyor
• ABD yönetiminin, enerji Ar-Ge’sine harcadığı para, ABD tüketicisinin patates kızartmasına harcadığı paradan az.
• ABD’de fen bilimlerine devletin sağladığı Ar-Ge desteğinin gayrı safi yurtiçi hasılasına oranı 1970-1995 arasında yüzde 54 azaldı. Aynı dönemde mühendislik eğitimine verilen destek yüzde 51 azaldı.
• Amerikan Bilgi Teknolojisi ve İnovasyon Vakfı’na göre inovasyon kaynaklı rekabetçilikte ABD, 2009’da dünyada 6. sırada.
Ve benzeri “acı gerçekler” Amerikan Bilimler Akademisi’nin (National Academy of Sciences), ABD’nin dünyada geride kalmakta olduğuna dair 103 sayfalık ayrıntılı raporundaki sürüyle veriden sadece üçü.
“Yaklaşan Fırtınayı Aşmak: Gücü Beş Şiddetine Yükseliyor” başlıklı rapor, 2005 yılında benzer başlıkla yayınladıkları raporun yeni verilerle değerlendirilmiş şekli. 2005 raporunda akademi, ABD yönetimini uyararak, ülkenin inovasyon (ve dolayısıyla rekabetçilikte) duraklamaya girdiğini savunmuştu. Şimdiki raporda, durumun kötüleşmeye başladığını rakamlar ve verilerle savunuyor.
Yeni raporda en can alıcı veriler, ABD-Çin-Dünya karşılaştırmaları. Sayısı yüzü aşan referanslardan tek tek bulunarak sıralanmış “acı gerçek”lerden bir kaçı daha:
• Küresel şirketlerin yüzde 77’si, yeni Ar-Ge tesislerini ABD’de değil, Çin veya Hindistan’da kurmayı planlıyor.
• ABD’de orta öğrenim devlet okullarında 5-8. sınıf matematik öğretmenlerinin yüzde 69’u matematik eğitimi almamış.
• 2009’da ABD’de verilen patentlerin yüzde 51’i ABD’li olmayan şirketlere aitti.
• 30 yıl önce Kaliforniya eyalet bütçesinin yüzde 10’u yüksek eğitime, yüzde 3’ü cezaevlerine ayrılıyordu. Bugün, bütçenin yüzde 11’i cezaevlerine, yüzde 8’i yüksek eğitime ayrılıyor.
Veriler zehir gibi akıyor… Gerisi, raporun sayfalarında. Acaba böyle bir rapor, bize ne düşündürmeli?
ABD’de bir duraklama yaşandığını, çeşitli küresel ölçütlere iyi bakarsak görebiliriz. Ama yine de ABD, her konuda hala önde koşan bir ülke. En azından, ülkeyi “o” ülke yapan yaratıcı, girişimci, mücadeleci ruh hala ayakta. Bu ruhun, silkinerek kendine gelmesi için kanaat önderleri (örneğin Bilimler Akademisi) uyarıyor. Benzer raporlar ortaya koyarak uyarıda bulunan başka kuruluşlar da var orada. Bilgi toplumu denilen şey de zaten işte bu. Biriken bilgiyi toparlayıp,
toplumun refahını artırmak için
kullanmak.
Rapordan sadece şu öneri tek başına en anlamlı: “10 milyon genci eğitmek için 10 bin yeni fen ve matematik öğretmeni sağlamalıyız. Mevcut 250 bin öğretmenin fen ve matematikte yüksek lisans yapmasını sağlamalıyız.”