Fiziksel değil, dijital büyüklük ön planda olacak
Uzun dönemdir gerçekleştirdiği teknoloji projeleri ile dijital bankacılık alanında önemli adımlar atan Türkiye Finans, yapay zeka destekli projeleri ile “yeni normal” olarak adlandırılan sürece hızlı giriş yaptı.
Pandemi süreci ile birlikte birçok iş sürecimiz ve yaklaşımlarımızda hızlı değişiklikler yaşadık. Bu ani değişikliklere uyum sağlama konusunda ise kurum ve şirketlerin en büyük destekçisi teknoloji altyapıları oldu. Teknolojinin önemi artık yeni dönemde daha da artacak. Türkiye Finans Bilgi Sistemleri ve Operasyon Genel Müdür Yardımcısı Fahri Öbek, uzun dönemdir üzerinde çalıştıkları teknoloji projeleri sayesinde dijital bankacılık konusunda önemli adımlar attıklarını belirtti ve konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Şu an zorunlu işler için iş yerlerine geliyoruz, kısacası hibrit yapıdayız. Kullanıcılar da teknoloji şirketleri de bu sürece hızlı girdiler. Sizce, kervan yolda düzülür mantığı ile mi ilerliyoruz?
Pandemi ile birlikte bir anda evden çalışma dönemine döndük. Bankalar daha kurumsal yapılar. Bazı bankalar kıyafet ya da evden çalışma konusunda daha esnek davranmalarına rağmen biz de biraz daha geleneksel, kurumsal olan taraftaydık. Hem güvenlik risklerinin olmaması açısından evden çalışmaya çok yakın değildik hem de kıyafet konusunda çok esneyemiyorduk. Ama bir gecede herkesi eve gönderdik ve evden çalışır hale getirdik. Kıyafet konusunda da evde kimsenin ne giydiğini bilmenize gerek yok. Evden çalışmanın hiçbir verimlilik ve üretim kaybını getirmediğini, tam tersi bazı işlerin çok daha verimli olduğunu gördük. Çalışanların masa telefonlarını Skype’a yönlendirdik. Cihazlarından mobil oldukları zaman masa telefonları çaldığında BT üzerinden Skype’ları da çalıyor. Eskiden ulaşmakta zorlanırken, şimdi herkese ulaşabiliyoruz. Bunu mesai saatleri için söylüyorum. Uzaktan çalışmayı, pandemi bitse dahi, devam ettirmeye karar verdik. Bir de “Jest” diye bir uygulama ile mesai saatlerini esnettik. Bu, kurum içerisinde bir kültür değişimine sebep oldu ve çalışanları çok memnun etti. Dijital tarafta müşterilerimiz noktasında çalışmalarımız vardı, bu daha da hızlandı. Bizim elimizi en çok bağlayan konu; müşteriden ıslak imza alma konusuydu. Yeni kanunla birlikte mevcut müşteriye kart verebilir hale geldik. Yeni müşteriye de ıslak imza olmadan online görüşme aracılığıyla bunu verebiliyoruz. Biz bunun için altyapımızı öncesinden hazırladık. Bu, bizim müşteri deneyimimizi çok hızlandıracak. Önümüzdeki dönemde fiziksel büyüklük değil, dijital büyüklük daha önemli olacak. Dijital sunduğumuz hizmetler doğrultusunda başarılı olacağız. “Hızlı finansman” adlı bir ürünümüz var. Bizimle çalışan bayilere gelen ve kredi ihtiyaçları olan müşterilerin kredisini dakikalar içerisinde değerlendirip eğer uygunsa kendisini müşterimiz yapıp finansmanı kullandırabiliyoruz. Bu sene bu hizmetin üzerine API’leri ve fintech işbirliğini kullanarak kredilerinin taksitlerinin de ödenebilmesini ekledik. Kredi kullanımında Türkiye Finans’ın müşterisi olan birey için bayiye gitmesi daha kolay ve biz de bayiden taksitini ödeyebilir hale getirdik.
Kurum içinde de dijital çalışmalar devam ediyor. Yapay zeka destekli projeler yapıyoruz. Şu an yapay zeka desteği ile çalışan bir erken uyarı sistemimiz var. Finansman kullandırdığımız müşterilerimizin tüm kaynaklardan düzenli bir şekilde verileri alıp sisteme aktarıyoruz. Sistem, müşterilerin nakit akışında ya da ödemelerinde bir sıkıntının olup olmadığını hesaplıyor. Küçük ölçekli ya da KOBİ ölçeğindeki şirketlerin bu noktada farkındalığı çok yüksek olmayabiliyor. Sistemin bize verdiği aksiyonlar çerçevesinde müşteri ile temasa geçerek, sorun yaşamayacak şekilde aksiyon almaya çalışıyoruz. Hem müşteriye yardımcı oluyor, firmaların sağlıklı bir şekilde yaşaması adına ekonomiye katkıda bulunuyoruz hem de kendimize katkı sağlıyoruz. Gecikmeli kredilerimiz azalmış oldu. Bu sistem 2020 Mayıs’ta devreye girdi ve o zamanda itibaren gecikme ihtimali olan ödemelerin yüzde 40 azaldığını gördük. Bu da yapay zeka sayesinde oldu.
Yapay zeka konusunda yeni iş ortaklıkları meydana gelebilir mi?
Mutlaka olabilir. Müşterinin ürünü alma, firmanın satma ihtiyacı, bizim de bunu finanse etme gibi bir rolümüz var. İhtiyacın oluştuğu noktada devreye girersek, bu işe katma değer sağlayabileceğimizi düşündük. Bayiler de artık sadece müşterilerinin taksit ödeyebileceği değil, kendileri ile finansal anlamda daha fazla ilişki içerisinde olmasını istiyor. Biz de bu bakış açısıyla işlem çeşitliliğini zenginleştirme yoluna gittik. Bu noktada KVKK açısından sıkıntı olmayacak şekilde bakmak lazım. Önümüzdeki dönemde farklı uygularımız da olacak. E-ticaret ve dijital tarafta daha fazla olmayı planlıyoruz. O yönde çalışmalarımız var. Bu modeli artık fiziksel mağaza üzerinden değil, mobil dünya ile her yerden sunabilecek yönde çalışmalar yapıyoruz. Müşterinin aldığı mobil hizmetle bütünleşik olarak hiçbir prosedürle uğraşmadan, mevzuata da uygun bir şekilde müşteri mevcut mobil uygulamanın içerisinde iken ihtiyacını entegre olarak sağlayabilir hale geleceğiz. Bu noktada, API ve fintech işbirlikleri işi destekleyen konular olacak.
Pandemi ile birlikte dijital kullanımlarımız çok arttı. Biz müşteriyi ikna etmeye çalışırken, artık müşteri bizden talep eder hale geldi. Uzun süredir dijital kanallar üzerinden kağıtsız bir şekilde işlem yapmaya odaklanmıştık. Taşıt kredileri, ihtiyaç kredileri, bireysel krediler gibi işlemleri şubeye gitmeden mobil üzerinden gerçekleştirilebilir hale getirmiştik. Dijital kanallarımız pandemi ile birlikte 6 kat artmış oldu. Mobil müşterilerimizin mobilleşmesi yüzde 50’ye yakın oranda arttı. Mobil uygulamaların kullanımı üç katın üstüne çıktı.
Geçen sene harcadığımız kaynakların yaklaşık yüzde 50’si dijital projelere harcanmış. 2021’de bu oran yüzde 75’lere ulaşacak. Bunun bize özel olduğunu sanmıyorum. Muhtemelen tüm kurumlar buraya yatırım yapacak. Biz de bu noktaya odaklanacağız.
Henüz yeni yeni teknoloji altyapısını oluşturan KOBİ müşterilerinize yönelik teknoloji destek planlarınız var mı?
Bu tip müşterilerimize “KOBİ’ye fobi yok” gibi bir sloganla bir kampanya başlattık. KOBİ’lerde hem altyapı yatırımı yapma konusunda hem de işletme konusunda bir eksiklik var. Özellikle bulut tarafının onlara çok faydası oldu. Bulut yapısının gelişmesi ile beraber sadece uygulama tarafının gelişmesine ihtiyaç duyar hale geliyorlar. Bu kampanya ile beraber onlara, e-fatura, e-arşiv, e-defter, e-irsaliye gibi konularda herhangi bir ücret ödemeden bu platformları kullanabilmelerine yönelik bir kampanya meydana getirdik. Bunu iş ortaklıkları ile birlikte sağlıyoruz. Biz de finans tarafındaki ihtiyaçları karşılayabileceğiz. Tam olarak bu noktada olmayan çok fazla işletme var. Biz de burada bir destek sağlamaya karar vererek bu kampanyayı gerçekleştirdik.
Döviz, hisse senedi gibi alım – satımların gece de yapılabilmesi noktasındaki altyapınızın gelişimi ve bu hizmetin yaygınlaşmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
O noktada oturmuş, sağlam bir altyapıya ulaştık. Sistem, ilk hayata geçirdiğimizde beklediğimizden daha fazla ilgi gördü. Onun çok daha büyük ölçeği kaldırabilir hale gelmesi gerekiyordu. Bunların hepsini yaptık. Sorunsuz çalışan bu altyapının üzerine hisse senedi ekledik. Müşteriler bu platform üzerinden hisse senedi alış ve satışı yapabiliyorlar. Platformun üzerine önümüzdeki sene içerisinde farklı ürünler de ekleyeceğiz. Orası sadece döviz alınıp satılan bir yer değil, tüm yatırım ürünlerinin bir arada olduğu bir finansal mağazaya dönmüş olacak. Platformun KOBİ’ler tarafından yoğun bir şekilde kullanımı devam ediyor. Üzerine koyacaklarımızla orayı zenginleştiriyoruz.
Değişen koşullara göre teknoloji altyapınızı nasıl şekillendiriyorsunuz? Regülasyonlara bağlısınız. Regülasyonlardan kaynaklanan sorunlar yaşıyor musunuz?
Bilişim Zirvesi’nde de kurum olarak öncelikle sistemlerimizi ve altyapılarımızı dijitalleştirdiğimizi ifade ettim. 2011’de veri merkezimizi yenilemiştik ve Tier 3 sertitikası almıştık. Türkiye’deki ilk sertifikayı alan veri merkeziydik. 2013 yılından 2016 yılına dek uygulamalarımızı modernize ettik, servis tabanlı hale getirdik. Uygulamalarımızı mikro servisler ve konteyner yapılar kullanabilir hale getirdik. 2015’te API Gate’leri hayata geçirdik. Finansal dünyada çalışır şekilde hizmet veren ilk API Gate yapan kurum olduk. Biz, API sayısından ziyade kullanılabilirliğine, ne işe yaradığına bakıyoruz. Fatura tahsilatı yaptıklarımızın neredeyse yüzde 80-85’i API Gate’ler üzerinden geliyorlar. Hızlı finansman, bayilerde kredi ödemesi gibi adımlar oradan geçiyor. Farklı alanlarda da kullanımlar var. Dijitalleşmenin daha da hızlanabileceğini düşünerek, bu yatırımları yaparak ilerledik. Pandemi ile birlikte mobil ve diğer kanalların kullanımının bir anda artması bizi herhangi bir sıkıntıya sokmadı. Mobil kullanımımız 3 katına çıktı; ancak mevcut yapımız esnek ve ölçeklenebilir hale geldiği için hiç sıkıntı, kesinti yaşamadan süreci yönetebildik. Diğer KOBİ ve kurumlarda olduğu gibi her şeyimizi buluta taşımak yönünde bir girişimde bulunamıyoruz. Orada da birtakım esneklikler gelecek; ama biz hala kendi fiziksel altyapımızı kullanmak zorundayız. Bu noktada fiziksel altyapımızı en esnek hale getirmeye çalıştık. Veri merkezimizdeki sanallaştırma ortamı yüzde 98’lere yakındır. Fiziksel sunucu çok zor bulursunuz. Fiziksel sunucu kurulmasına ben kesinlikle izin vermiyorum. Bazı render’ların sanalı desteklemediği ortamlar bile sanalda çalışıyor. Bu noktada da çözümler ürettik. Mevzuat da pandeminin etkisiyle hızlanmış olabilir.
Türkiye’deki bankacılık sektörünün teknoloji üstünlüğünün dünya ortalamasının epey üzerinde olduğu bilinen bir gerçektir. Yeni dönemle birlikte bu nereye doğru evrildi? Hizmetlerinizden bahsettiniz. Bunlar ürünleştirilerek yurtdışına satılacak hale geldi mi?
Satılabilir; fakat o pazarı bulmak çok kolay olmuyor. Şu ana kadar satış yapan örneklere baktığımızda kendi hissedarlarına ya da iş ortaklıklarına satış yaptıklarını görüyoruz. Odağımız; kendi teknolojimizi satmaktan ziyade, bu teknolojiyi kullanarak önümüzdeki dönemde yıldızı daha da parlayarak hayatımıza daha fazla girecek olan fintech’lerle işbirliklerini artırmak. Fintech’ler ile farklı iş alanlarına gireceğiz, bizim desteğimizle fintech’ler güçlenecek ve bu noktada daha fazla çözüm göreceğiz.
Üst yönetimden ve farklı iş birimlerinden iyi ki bu teknoloji yatırımları yaptığınızı, sizlerin sayesinde pandemi sürecini çok rahat bir şekilde atlattıklarını söyleyenler oldu mu?
Çeşitli noktalardan geldi. İstanbul’da sokağa çıkma yasağı olduğunda 2 bin 500 kişi aynı anda hiç sorun olmadan evden çalışmaya başladı. Farklı kurumlardan gelen bazı arkadaşlar uzaktan çalışmayı yıllardır yapmalarına rağmen sorun yaşadıklarını; ancak burada hiç sorun yaşamadan, takılmadan, gayet performanslı çalıştıklarını ifade edenler, bu kadar hızlı ve sorunsuz yaşadığına şaşırdığını dile getirenler oldu.
RPA’yi geçen sene başlatmıştık. Şu anda yıllık olarak 120 bin saatlik iş yapıyor. Bu da bu dönemde bizi destekleyen konulardan bir tanesi oldu. Ama belli bir zaman öncesine kadar robotları devreye alma yeri bulmak noktasında zorlandığımızı söyleyebilirim.
Bizim ATM sayımız sektöre kıyasla çok büyük adetlerde değil. PTT ve Yapı Kredi ile yaptığımız işbirliği ile sektörün en büyük ATM network’lerinden birisi olduk. 8 bin 700 noktadan hizmet verir hale geldik. Pandemi öncesinde devreye aldığımız QR kod işlemleri de pandemi döneminde “İyi ki bunu öncesinde yapmışız” dediğimiz konulardan bir haline geldi.