Gelecek geliyor, geldi, gelecek
Bu haftaki dosyamızda geleceğin teknoloji eğilimlerine bugünden ışık tutuyoruz.Düşünüyorum da, biz küçükken gördüğümüz hemen her şeye şaşıran bir nesil olarak büyüdük. Tahta oyuncaklarla oynarken kurmalı oyuncaklar gördük, şaşırdık. Kurmalı oyuncaklara alışmışken pilli oyuncaklar çıktı, ona da şaşırdık. Sonra kişisel bilgisayarlar yaygınlaşmaya başladı. Yıllarca televizyonların siyah beyaz ekranlarında seyrettiğimiz görüntüler biz kolumuzu sağa sola hareket ettirdikçe bizimle birlikte hareket ediyordu. Şaşkınlıktan bayılacak gibiydik.
Sonra tüm bunlar yavaş yavaş etrafımızı sarmaya başladı. Silikon beyinler düşüncelere daldıkça, bankadaki ablanın ekranında yeşil, ince bir çizgi hızlı hızlı yanıp sönmeye başladı. Postanedeki amca pul yapıştırmak için kullandığı ıslak süngerin yanında bir klavye yerleştirdi. Evden gönderdiğimiz mektuplar, mesajlar bir tıkla dünyanın öbür ucuna ulaşıyordu. Üstelik yanına kocaman bir gülücük ve haylazların amuda kalkarken çekilmiş pozlarını da ekleyebiliyorduk. Her şey inanılmazdı…
Sonra yavaş yavaş inanmaya başladık
Masaüstü işlem kapasitesi teraflop sınırına dayandı. Banka şubeleri, vergi daireleri internet üzerinde açılmaya başladı. Ortalama bir dizüstü bilgisayar sahibi olmanın maliyeti 5-6 arkadaş bir cuma akşamı eğlencesinde harcayabileceğiniz kadar. Cebinize sığan akıllı telefonlar çok değil, bundan 5 yıl öncesinin benim diyen bilgisayarından daha fazla performans ve daha yüksek bellekle donatılmış olarak satılıyor. Google, 2008 yılındaki bir blog yazısında indekslediği sayfa sayısının 1 trilyon adedi aştığını söylüyordu.
Şimdi de birkaç trilyonu bulan indekslenmiş sayfa arasında aradığım şeyle ilişkili 6 milyon 230 bin sayfayı bulup getirmenin sadece 0,14 saniye sürdüğünü söylüyor. 3 boyutlu televizyonlar kapımıza kadar geldi. Beğenip de almıyoruz, “gözlüksüz olsa olmaz mı” diyoruz. 600 milyon kişi tek bir web sitesi üzerinden birbirimize bağlıyız. 30 yıldır görmediğimiz arkadaşın bir aramayla sayısal omzuna dokunup, tek bir butona basarak dürtebiliyoruz. Bedava, anında.
Şaşırmıyoruz… Şaşıramaz olduk. Eskiden yeni yavaştı, her zaman ortaya çıkmazdı. Bu yüzden heyecan vericiydi. Bugün değişimin kendisi öylesine sıradan bir alışkanlığa dönüştü ki, artık gördüğümüz yenilikler karşısında şaşırmaya bile yeltenmiyoruz. Bunun bizim için bir hak, doğal bir süreç olduğunu düşünüyoruz.
İşte bu dosyamızda, hazır da 800. sayıya gelip yeniden dalya demişken, biraz önümüze bakalım istedik. Gözümüzü kısıp ufka dikerek, 2011 yılından 2020 yılına kadar önümüzdeki on yıllık döneme odaklanıp geleceğe dair teknolojik eğilimlerin neler olacağına dair bir derleme hazırladık. Bu arada çağrımıza uyan ve görüş ve öngörüleriyle dosyamıza katkıda bulunan endüstri liderleri ve fikir önderlerine de buradan teşekkür etmek isteriz.
Bakalım önümüzdeki yıllar bizlere neler getirecek?
Buyrun sizi yazının diğer sayfalarına alalım.