Geleneksel güvenlik yöntemleri tarihe mi karışıyor?
Kimlik hırsızlığı ve dolandırıcılık vakalarına bağlı olarak artan güvenlik kaygısı kurumları etkili güvenlik çözümleri aramaya itiyor. Kişiye özel ve taklit edilemez olma esasına dayanan biyometrik teknolojiler sundukları yüksek güvenlik sayesinde en çok tercih edilen çözümlerin başında geliyor.
En sık kullanılan biyometrik teknolojiler arasında, parmak izi tanıma, yüz tanıma, avuç içi damar izi okuma, iris ve ses tanıma, el geometrisi yer alıyor. Parmak izi biyometrisi, izin bırakılabilir olması ve takip edilebilirliği açısından kriminal alandaki yerini korurken, yüz tanıma teknolojilerinde gelinen son nokta olan üç boyutlu yüz tanıma sistemlerine kadar geldi.
Son günlerde en çok konuşulan yöntem parmak ve avuç damar izi iki alternatif damar izi yöntemi. Sağlık sektöründe 2. basamak özel sağlık tesislerinde görmeye başladığımız bu yöntemi, bankacılık gibi önemli sektörlerde de yakında daha yaygın şekilde görmeye başlayacağız. Yurtdışında çoktan kullanılmaya başlanan parmak ve avuç içi damar izi sistemleri de özellikle ileride ATM’lerde yaygınlaşacak. İki boyutlu yüz tanıma sistemlerine göre kendine özgü bir sensör kullanan bu teknoloji ile 2 saniye gibi bir sürede kayıt alınabilirken, ‘on-the-fly’ adı verilen teknoloji ile yürüme esnasında sensöre yaklaşan kişileri tanıyarak 1 saniyede doğrulama yapılması sağlanabiliyor.
Parmak damar izi mi daha hızlı ve güvenli, avuç içi damar izi mi üretici şirketlerin görüşleri bazı noktalarda farklılaşsa da ikisinin de hemen her alanda kullanımının yaygınlaşacağı aşikar.