Geleneksel mi, çevik mi?
Havelsan Teknoloji Radar Ar-Ge Birim Yöneticisi Cenk Derinözlü, yeni ve geleneksel yöntemleri karşılaştırdı ve bu konudaki çalışmalarını aktardı.
Öncelikle, çevik yazılım yöntemi hakkında bilgi paylaşımında bulunan Cenk Derinözlü, teknolojinin ve buna bağlı olarak müşteri gereksinimlerinin hızlı değiştiği günümüzde geleneksel yöntemlerin kullanılmasıyla gerçekleştirilen projeler sonucunda ortaya müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamayan ürünler çıktığını vurguladı ve şunları söyledi: “Bu projeler sonucunda çıkan ürünler dolayısıyla kullanılamıyor. Bu durum, hem iş gücü hem de maddi olarak ülke ekonomisini negatif etkiliyor. Geleneksel yöntemler kullanılmasından kaynaklanabilecek sıkıntıların çözümlenmesi ve müşteri ihtiyaçlarını tam olarak karşılayabilecek ürünlerin ortaya çıkarılması için çevik yöntemler alternatif olarak üretilmiş yazılım geliştirme yöntemidir. Kurumlar için projeye başlamadan önce cevaplanması gereken ilk soru; projenin geleneksel yöntemler mi yoksa çevik yöntemlerle mi geliştirileceğidir. Bu aşamada kurum proje için şu soruları yanıtlamalıdır: ‘Proje sahibi olan müşteri proje başlangıcında tüm gereksinimleri belirleyemiyor mu?’, ‘Müşteri gereksinimlerinin süreç boyunca çabuk ve sık değişebilme ihtimali var mı?’, ‘Proje süresince gerçekleşen teknolojik değişimlerin projeye uyarlanma durumu var mı?’, ‘Proje birden çok iş parçasına bölünebiliyor mu?’ Eğer bu sorulara yanıtınız “Evet” ise, yazılım geliştirme yöntemi olarak çevik yöntemler kullanılmalıdır.”
Süreç ekip üyeleri tarafından benimsenmeli
Çevik süreçlerle gerçekleştirilecek projenin başarılı olabilmesi için çevik yönetim sürecinin ekip üyeleri tarafından benimsenmesinin oldukça önemli olduğunu kaydeden Derinözlü, “Çevik yöntemlerde bilinmesi gerekenler; kavramlar, roller, süreçler, pratikler ve araçlar olmak üzere beş grup altında incelenebilir. Öncelikle, çevik yöntemlerin kullanılabileceği pilot bir proje seçilmelidir. Proje takımının, öğrenme ve iletişim yetenekleri güçlü teknik kişilerden oluşturulması ve onlar için de ideal ortam sağlanması gerekiyor” dedi.
Siyasilerin de doğru veri analizine ihtiyacı var
‘Hadoop’ ile ilgili açıklama yapan Derinözlü, mobil teknolojideki gelişimin ve buna bağlı olarak sosyal medya araçlarının kullanımının artması sonucunda sosyal ağlarda üretilen veri miktarının sürekli fazlalaştığının altını çizdi. Cenk Derinözlü, konuşmasına şöyle devam etti: “Artan verilerin büyük bir kısmını sosyal ağlarda beğenilen resimler, paylaşımlar, takip edilen konular gibi toplumdaki bireylerin davranış, düşünce ve ilgi alanlarının tespit edilmesine yardımcı olacak veriler oluşturuyor. Bu verilerin temel özellikleri yapı bakımından ‘yapısal’ değildirler, bu nedenle var olan geleneksel sistemler bu verilerin analizi için uygun değildir. Şirketler açısından bakıldığında doğru bireylere, topluluklara erişebilmeleri, siyasi partiler açısından bakıldığında da, doğru adayın tespit edilebilmesi için bu verilerin analiz edilebilmesi önemlidir. Örnek olarak; bir GSM şirketi, günlük 5-10 TB’lık kullanım loglarını inceleyerek müşteri hizmetlerini daha da güçlendirebilir. Sosyal ağlardan elde edilen verilerle kurumların rekabet güçlerini ölçebilmeleri ve kampanyalarını daha iyi yönetebilmelerine olanak sağlayabilir. Büyük veri olarak adlandırılan bu veriyi analiz edebilmek için ‘Hadoop’ teknolojisi geliştirilmiştir. ‘Hadoop’, sıradan sunuculardan oluşturulan kümeler üzerinde büyük hacimli verilerin dağıtık dosya sistemiyle incelenmesine olanak sağlayan açık kaynaklı bir yapıdır.”