Gelin engelleri bilişimle kaldıralım
Ülkemizdeki vatandaşların yüzde 10’undan fazlasını oluşturan engelliler, bilişim sayesinde erişemediklerine göz kırpıyor. Bilişimi bir fırsat olarak engellilerin önüne koymak için yapılması gerekenler ise gözlerden sürekli kaçıyor.
3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde Türkiye’deki engellilerin bilişimle nasıl hayata tutunabilecekleri, nasıl teknolojinin yardımıyla bilgi toplumuna dönüşüm sürecinin içerisinde yer alabileceklerini sorguladık.
Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı Bilgi Toplumu Stratejisinin Yenilenmesi Projesi kapsamında ortaya çıkarılan “Engelsiz Bilişim Raporu” yüzde 12,29’u engelli olan Türkiye’de yapılması gerekenleri gözler önüne serdi. Bu yılın Nisan ayında ortaya çıkarılan raporda verilen mesajlara geçmeden önce, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında bir mesaj yayınlayan BTK Başkanı Dr. Tayfun Acarer’in de kurum bünyesinde yapılacaklar konusunda bilgiler vermesinin umut verici olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Engelsiz Bilişim Raporu’nda göze çarpan sorunlara bakıldığında ilk olarak göze çarpanlar şu şekilde:
• Kurumlar arası işbirliği ve kaynakların daha etkin kullanımı konusu öne çıkıyor. Zira birçok özel ya da kamu kurumunun kendi çabaları bulunuyor ancak gerçekçi ve kalıcı bir çözüm için oldukça yetersiz kalınıyor.
• Ulusal veritabanı oluşturulmalı. Engelliler ile ilgili bir haber yapılmaya kalkıldığında TÜİK’in sadece 2002’deki “Türkiye Özürlüler Araştırması” karşımıza çıkıyor. Bugün elimizde engelli vatandaşlar ile ilgili sağlıklı veriler ne yazık ki bulunmuyor.
• Bilişim teknolojileri ve hizmetlerinde erişilebilirlik ve kullanılabilirlik sorunu BThaber olarak, bizim de en fazla üzerinde durduğumuz konuların başında geliyor. Zira engellilerin bilişim teknolojilerine ulaşımı “engellerin” kaldırılması için büyük fırsat taşıyor.
• Teknolojiler ve hizmetlerin pahalı ve yaygın olmaması sorunu nedeniyle engelliler zaten kısıtlı olan imkânlara ulaşamıyor.
• Fiziksel engelliler için bilişim istihdam sorununu ortadan kaldırabilir.
Engellilerin internet erişim oranı yüzde 5,3
Engellilerin yaşamlarındaki engelleri bilişimle nasıl kaldırabileceğimiz sorusunu Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Kerem Rızvanoğlu’na yönelttik. Bilişim teknolojilerinin engellilerin otonomi olanaklarını geliştirmek ve yaşam kalitesini artırmak için önemli bir yerde durduğunu dile getiren Rızvanoğlu, “Fiziksel kısıtlarından dolayı çoğu yalıtılmış yaşamlar sürmek durumunda olan engelliler için özellikle internet, birçok bilgiye, hizmete, kişiye ve kuruma minimum enerji harcayarak ulaşmalarını sağlayan önemli bir potansiyele işaret etmekte. Dolayısıyla, engelli kullanıcıların fiziksel kısıtlarını ve ilgili ihtiyaçlarını gözeten tasarım stratejilerini benimsemek, bu kullanıcı grubunun internetin topluluğu içinde önemli özneler olmasını desteklemek ve sosyal hayata doğrudan katılımlarını sağlamak adına büyük önem taşımakta” dedi.
Türkiye’de engelli kullanıcıların bilgisayar ve internet gibi teknolojilere erişiminin dramatik seviyede olduğunu belirten Rızvanoğlu, TÜİK’in 2009 rakamlarına göre, engellilerin ancak yüzde 5,9’unun bilgisayar erişimi bulunduğunu, internet erişiminde bu oranın yüzde 5,3’e düştüğü bilgisini verdi. Bu oranların Türkiye ortalamasına olan yüzde 58’e çıkarılması gerektiğini aktaran Rızvanoğlu, destek teknolojilerinin devlet sübvansiyonuyla engelli bireylere ulaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’deki içeriklerin yüzde 90’ı erişilebilir değil
Engelli bireylerin gerekli donanımlara erişmesi de ihtiyacı karşılayamayacak. İnternet erişim oranı oldukça kısıtlı olan engelli bireyler için çevrimiçi içeriklere ulaşmak da bir başka sorun. Rızvanoğlu’na göre, Türkiye’deki mevcut çevrimiçi içeriğin neredeyse yüzde 90’ı erişilebilir değil. Peki çevrimiçi içerikleri nasıl erişilebilir kılarız?
W3C (World Wide Web Consortium) bünyesinde faaliyet gösteren bir araştırma grubu olan Web Erişilebilirlik İnisiyatifi’nin Web Accessibility Initiative (WAI) internet üzerinden ücretsiz olarak ikinci sürümünü yayınladığı “Web İçeriği Erişilebilirlik Rehber Kuralları 2.0” bu anlamda en önemli kaynak olarak değerlendirilebileceğinin altını çizen Rızvanoğlu, “Buradaki kriterlere atıfta bulunarak çevrimiçi içeriklerin erişilebilir hale getirilmesi hiç de zor değil. Görsellere etiket vermek, anlaşılır link isimleri sunmak gibi basit kriterlerden bahsediyoruz” açıklamalarında bulundu.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi Bilişim Anabilim Dalı Başkanı’nın görüşlerine göre, konunun önemine dair bir farkındalık söz konusu olmadığı için bu doğrultuda -aslında basit ve çok da zaman almayacak- temel adımların dahi atılması hem proje yöneticileri hem de ilgili ekipler tarafından fuzuli ve lüks olarak değerlendiriliyor. Konuya ilgi gösteren kurumların da genelde meseleyi sosyal sorumluluk bağlamında ele aldığını aktaran Kerem Rızvanoğlu, “Bu sınırlı bakış açısını aşan ve erişilebilirliği ahlaki bir zorunluluk olarak ele alacak kapsayıcı bir bakışın içselleştirilmesi gerektiği aşikârdır” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki en temel sorunu “yasal düzenleme olmaması” şeklinde özetleyen Rızvanoğlu, Amerika Birleşik Devletleri’nde çıkarılan “Section 508” başlıklı yasal düzenlemenin kabulünün ardından yapılacakları şu şekilde aktardı: “(Bu yasayla birlikte) …öncelikle kamu kurumlarının web siteleri erişilebilir hale getirilmiş daha sonrasında özel sektör web sitelerinin erişilebilir hale getirilmesi için sistemli bir çalışma başlatıldı. Diğer ülkelerdeki benzer yasal düzenlemelerin de ‘Section 508’i örnek aldığı söylenebilir.”
Türkiye’nin neler yapması gerekiyor?
Türkiye’de henüz masaüstü web sitelerinin dahi yeterli farkındalık ve başarı seviyesine ulaşılamadığı ortadayken, hızla artan mobil cihaz kullanımı konusunda hiçbir bilinç oluşmadığı görülüyor. Engellilerin teknoloji kullanımını sağlayacak “destek teknolojilerinin” sistemli bir devlet politikasıyla yaygınlaştırılması gerektiğini vurgulayan Rızvanoğlu, şu önerileri sıralıyor:
• Braille klavyeler gibi pahalı donanımların yerini alacak mobil uygulama yazılımlarının geliştirilmesi için hem akademi hem de sektöre yönelik gerekli Ar-Ge desteklerinin sağlanması,
• Erişilebilirlik konulu eğitimlerin tüm ülke sathında hem kamu hem de özel sektör içinde ilgili ekiplere bizzat uzmanlar tarafından sunulması,
• Engelsiz Bilişim platformu ve Alternatif Bilişim Derneği gibi konuya yönelik uzun süredir sistemli bir çabayla çalışma yürüten sivil toplum örgütleriyle işbirliği,
• Mevcut yasal düzenlemelerin bir an önce yapılması ve buna bağlı olarak önce kamu kurumların sayısal mecralarının temel standartlara bağlı olarak erişilebilir hale getirilmesi,
• Takiben özel sektörün sayısal mecralarının erişilebilir hale getirilmesi doğrultusunda stratejiler geliştirilmesi, gerekiyorsa bu sürecin yaptırımlarla denetlenmesi gerekiyor.