“Gerçek anlamda Endüstri 4.0’a geçiyoruz”
3G1K dijital buluşmasının ilk konuğu olan Tech Data Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı’ya göre, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs, Endüstri 4.0’a geçişi haklı gerekçelerle hızlandırıyor.
Koronavirüs süreci, bilişim dünyasını, dolayısıyla BTHABER Şirketler Grubu’nu durdurmadı. BThaber, farklı bir dijital etkinliğe “3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K” ile imza atmaya başladı. BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın bu ilk toplantısında ilk konuğu Tech Data Türkiye Genel Müdürü Behçet Yumrukçallı oldu. Behçet Yumrukçallı, küresel bir şirketin koronavirüs sürecine bakışını, Türkiye pazarındaki stratejilerini paylaşırken, ‘yeni normal’ tanımını da bilişimle buluşturdu:
Koronavirüs süreci, TechData olarak hem küresel bazda hem Türkiye özelinde iş planlarını, strateji ortakları ile bağları nasıl etkiledi?
Global anlamda ciddi etkilerini öncelikli olarak İtalya, İspanya, Fransa ve İngiltere’de yaşadık. İlk aşamalarda işin tedarik kısmında sıkıntılar yaşadık. Salgın ilk olarak Çin’de baş gösterdi ve çoğu ülkenin fabrikaları Çin’de olduğu için tedarik aşamasında sıkıntılar bazı markalarda yaşandı. Bunların bir kısmı üreticilerin kendi stoklarıyla ya da distribütörlerdeki stoklardan halledildi. Şu an o aşamayı geçtik gibi gözüküyor. Bize etkisine baktığımızda, 16 Mart’tan itibaren tamamen evden çalışmaya geçtik. Şirketin önceliği, çalışanların sağlığı. İşin ilginç tarafı, ticari anlamda çok da negatif etkilerini görmedik. İlk başta yurtdışı ile yapılan global toplantılarda kriz beklentileri vardı. Fakat bu dönemde evden çalıştığımız halde çok negatif etkiler görmedik. Bu da şirketi cesaretlendirdi. Biz açıkçası şanslı bir sektördeyiz ve diğer sektörlere göre bilişim açısından daha hazırlıklıyız.
İş sürekliliği ve felaket kurtarma. Bu iki konsept, bu süreçte yer değiştirdi diyebilir miyiz?
Biz artık bunu tamamen ‘iş sürekliliği’ olarak adlandırıyoruz. Kurumlar daimi olarak “Felaket olursa işimizi nasıl devam ettiririz?” yaklaşımını sergiliyorlar. Bu da bir felaket; ama hiç beklenmeyen, senaryolar içerisinde bile gözükmeyen bir durum. Bu durumda da iş sürekliliğinin son derece önemli olduğu gözlemlendi. İş sürekliliği içerisinde “insan” kavramı da devreye girdi. İnsanların evden çalışmaya başlaması, bu insanlara istenildiği anda ulaşılabilmesi, kişilerin de sahip olduğu altyapılarla işlerini devam ettirmelerinin önemi ortaya çıktı. Uzaktan yönetim ciddi bir noktaya geldi. Çünkü sistemleriniz çalışmaya devam ediyor. İnsanların da bu sistemlere ulaşma ihtiyacı ortaya çıkıyor.
Bu dönemde teknik destekler konusunda bir sıkıntı yaşandı mı?
Hiçbir şekilde yaşanmadı. Çünkü biz distribütörüz; ama bizim de aynı zamanda yerinde destek verdiğimiz çözümlerimiz var. İş ortakları bunu veriyor, onları gözlemliyoruz. Biz de dahil olmak üzere tüm kurumlar bu konuda çok hassas davrandı. Gerekli önlemleri alarak tüm ekiplerimiz 7/24 destek vermeye devam etti. Sokağa çıkma durumlarında bildiğiniz üzere özel izinlerimiz var. Herhangi bir sorun olma ihtimalinde 7/24 yerinde destek hizmeti verebiliyoruz. Sadece yerinde destek değil, aynı zamanda projelerin de devam etmesi için satış, ön satış aktiviteleri, çeşitli demoların yapılması gerekiyor. Bu noktada dijital dünyanın nimetlerinden faydalanıyoruz.
‘Yeni normal’ için beklentileriniz neler? Özellikle tedarik zinciri, dağıtım tarafında.
Bilişim sektöründe olsak da evden çalışmaya yönelik çeşitli önyargılar olabiliyordu. Fakat yaşanılan deneyimler sonrasında içimizde çok ciddi bir çalışma başlatıldı. Bundan sonra kesinlikle eskisi gibi olmayacağının garantisini verebilirim. Kademeli bir geçiş zaten olacak. Orası kesin. Bizim şirketimiz ona bir zaman vermiyor. Sağlığın her zaman bir numarada olduğunu, ondan sonra ticaretin geldiğini ifade ediyor. Bu noktada hibrit bir yapıya geçilme ihtimali çok yüksek. İnsanların bazı zamanlarda evden, bazı zamanlarda ofisten çalışması, toplantıların bir miktarını ya da çoğunu Zoom, Microsoft Teams gibi çözümlerle gerçekleştirilmesi gibi. Geçen zaman içerisinde verimli çalıştığımızı, gün içerisinde çok daha fazla toplantı yapabildiğimizi gözlemledik. Trafik sorunu yok, anında konuya girilebiliyor. Bunlar ciddi avantaj. Ofis ortamında bazı değişiklikler yapmamız gerekecek. Masaların birbirinden uzak olması, toplantı odalarının çok fazla kullanılmaması gibi. Şirketleri nasıl etkileyeceğine baktığımızda, insana daha az ihtiyaç duyulan prosedürler ve süreçler ortaya konacak. Örneğin; dijital imza. Robotic Process Automation’ı (RPA) duyuyoruz. Robot, esasında bir yazılım. Otomasyon olan süreç. Bunun çok fazla öne çıkacağını düşünüyoruz. Biz de bununla ilgili çalışmalara başladık.
Bunlar ürün gamınızda yer alacak mı?
Kesinlikle. Kurumlarda yönetilen hizmetlere geçiş artacak. Bu tarafta bulut hizmetlerinde ciddi bir artış olacak. Bizler de yazılım ağırlıklı ve bulut tabanlı çözümlere kayış içerisindeyiz. “Kullandıkça Öde” yaklaşımlarına, abonelik temelli çözümlere yaklaşıyoruz. Bundan sonra da donanım tarafında ihtiyaçlar olacak, veri merkezleri devam edecek; ama eskiye göre bulut tarafında ciddi bir artış olacak. Güvendiğiniz bir bulut sağlayıcısında sistemlerinizi bulunduruyorsanız ve onlar da bütün güvenlik ortamlarını sağlıyorsa, verileriniz de güvence altında. Bulutun artmasıyla uzaktan bağlantılar, video aramalar, yani network kullanımının önemi de artacak.
Bu süreç ‘edge’ mimarisi ve ‘edge’ kavramını nasıl geliştirecek?
Pandemiden sonra otomatizasyon çok önemli olacak ve ‘Edge’ dediğimiz uç noktalarda akıllı sistemlerin olması, bu akıllı sistemlerden oluşan verilerin bir yerde toplanması gerek. Bulutu tetikleyecek konulardan biri de bu. Bu noktada güvenlik devreye giriyor. Siber güvenlik tarafında da Edge’lerde, son noktadaki sistemler üzerinde ciddi güvenlik önlemleri alınıyor.
Koronavirüs vesilesiyle gerçek anlamda Endüstri 4.0’a geçiyoruz diyebilir miyiz?
Kesinlikle. Otomatik süreçler, robotik süreçler, mekanik, yazılımsal anlamda sistemlerin kendi kendine çalışabilmesi, fabrika-üretim ortamında sorunlar çıkmadan önce sorunların yakalanması ve bu yönde çözümler oluşturulabilmesi artık çok daha önemli bir hal alacak. Verimlilik daha önemli bir hale gelecek. Firmalar şu an ekonomik olarak zorluklar yaşıyorlar. Verimliliğin çok daha yüksek olması gerekiyor.