Google direksiyonda
Son zamanlarda San Fransisko’dan Los Angeles’e uzanan 1 nolu karayolunda üstünde huni şeklinde bir aygıtın takılı olduğu Toyota marka bir otomobile rastlanıyor. İlginç olan direksiyondaki kişinin bu otomobili sürmeyip asıl sürücünün bir otomobil sürücüsünün trafikte dikkatini ve tepkilerini aynen kopyalayan, taşıta yakın her şeyi algılayan Google’ın büyük bir gizlilik içinde geliştirdiği bir yapay zeka yazılımı olduğudur.
Toyota’nın sürücü koltuğunda ve yan koltukta oturanların görevleri ise sırasıyla herhangi bir sistem arızası karşısında kontrolü ele almak ve navigasyon sistemini denetlemek oluyor.
Şimdiye dek bu tür yazılımla donanmış altı Toyota Prius ve bir Audi toplam yaklaşık 225 bin kilometre deneme sürüşünde sadece bazı hallerde kontrol sürücünün eline geçmiş oldu. Özellikle ABD’nin en dik ve en çok virajı olan San Fransisko‘daki ünlü tek yönlü kısa Lombardi sokağındaki yokuş aşağı deneme sürüşleri büyük bir başarı ile tamamlandı. Şimdiye dek tek kaza kırmızı ışıkta duran bir Google arabasının arkasına başka bir aracın çarpması sonucu meydana geldi.
Bu tür otomobillerin seri üretiminin gerçekleşmesinin daha uzun yıllar alması bekleniyor ise de bu teknoloji üzerinde çalışan ilim adamlarına göre böyle bir aracın deneme sürüşüne çıkması bile çok büyük bir aşama olarak görülüyor. Yerleşik algılayıcı sistemleri ile çok daha hızlı tepki veren, 360 derece bir görüşe sahip olan ve sürüş sırasında dikkatleri dağılmayan ve alkol etkisi altında olmayan, GPS sistemlerine yüklenen programlar ile navigasyonu gerçekleşen deneme otomobillerin hızı saatte 60 kilometreye kadar çıkıyor. Otomobilin tepesindeki aygıt ise çevrenin ayrıntılı haritasını görüntülüyor. Ana kontrol sistemindeki değişik algılayıcılardaki herhangi bir sorun veya beklenmedik bir engel karşısında sürücü sesli olarak anında uyarılıyor.
Son istatistiklere göre ABD’de bir yıl içinde trafik kazalarından ölenlerin sayısı ortalama 37 bin kişiyi aşarken robot araçlar ile bu sayının çok daha altına ineceği ayrıca daha az kaza yapması olasılığı nedeniyle daha hafif malzemeden üretilecek bu araçların yakıt tüketiminde de büyük tasarruf sağlanacağı savunuluyor. Ancak bu tür taşıtların daha güvenli olması da yapay zekâ yazılımlarını çalıştıran bilgisayarların arızasız çalışmalarına bağlı olduğundan bu proje üzerinde çalışmalar şimdi bu sorun üzerinde yoğunlaşıyor.
2004 yılında halka açılma çalışmaları sırasında şirket kurucularından ve şimdiki CEO’su Larry Page Google’ın konvensiyonel bir şirket olmayacağını açıklamış olup Google sadece bir arama motoru şirketi kimliği ile kalmayıp mobil işletim sistemi Android ile mobil iletişim dünyasında da çok önemli bir konuma geldi. Ayrıca ABD’nin doğu kıyısında rüzgar enerjisine çok büyük yatırım yaparken geliştirme çalışmalarını sürdürdüğü ve otomobilde bir devrim yapması ümit edilen yapay zekâ projesi ile Google’ın Silikon Vadisi şirketlerinin çalışmalarından farklı alanlara yöneldiği görülüyor.
Google’ın Stanley adı verilen robot otomobil ile ilgili ilk çalışmalar 2005 yılında Stanford Üniversitesi’nin Yapay Zekâ Laboratuvarı’nda başlamış olup şimdi bu proje üzerinde15 Google araştırmacısı çalışıyor ve sürücü ekip ise hiçbir trafik suçu işlememiş 12 kişiden oluşuyor. Google böyle bir navigasyon teknolojisini geliştirmesi durumunda bu teknolojiyi otomobil üreticilerine satarak kazanç sağlayabilir veya Android akıllı telefon sistemini mobil şirketlerine verdiği gibi otomotiv endüstrisinin kullanımına verebilir.
Robot otomobillerin karşısına çıkan bir engel de yürürlükte olan yasalara göre kaza anında otomobilin direksiyonun bir sürücünün kontrolü altında olması zorunluluğudur. Oysa Google aracında bir kaza durumunda sürücünün mü yoksa yazılım üreticisinin mi sorumlu olacağı henüz açıklık kazanmış değil. Yasaların artık sürekli ve hızlı gelişen teknolojinin çok daha gerisinde kaldığı günümüzde bu sorunun çözüme kavuşması da robot otomobillerin genel kullanıma hazır olmasından çok daha fazla zaman alacak.