“Grubun, yerel ekibin yarattığı stratejik programa inancı tam”


Özellikle kurumsal müşterilere yönelik çalışmaları ile dikkat çeken Vodafone Türkiye’nin İcra Kurulu Başkanı Serpil Timuray ile konuştuk. _x000D_
Vodafone’un Türkiye’ye bakışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, Vodafone için çok öncelikli bir pazar. Nitekim 2006 yılında oldukça iddialı bir yatırım programı ile Vodafone Türkiye’ye giriş yaptı. Vodafone Türkiye olarak yeni bir stratejik program oluşturduk ve bu çerçevede 2009 yılını bir milat olarak belirledik. Vodafone Grubu da bu programa olan inancını 1.5 milyar liralık bir yatırım bütçesini Türkiye’ye ayırarak gösterdi. Ayrıca, 2009 planlarımızda olmamasına rağmen inisiyatif kullanarak Borusan Telekom şirketinin satın almasını gerçekleştirdik. Dolayısıyla bütün bunlar, grubun bu pazarı ne kadar önceliklendirdiğinin ve aynı zamanda yerel ekibin yarattığı stratejik programa olan inancının göstergesidir. Grup, hem nüfus potansiyeli açısından gelecek vaat eden hem de teknolojiye olan ilgisi açısından da potansiyel olarak gördüğü pazarlara öncelik veriyor. Bu ülkelerden biri de Türkiye.
Yakınsama konusuna nasıl bakıyorsunuz, bu doğrultuda yeni şirket satın almaları olacak mı?
Vodafone yakınsama konusunda diğer pazarlarda birçok önemli projeye imza atmakta. Örneğin Almanya, tek numaradan sabit ve mobil hizmetlerin sağlanması açısından bir programı hayata geçirmiş durumda. Keza Portekiz, İspanya gibi pek çok Avrupa ülkesinde yakınsama ile ilgili birçok somut proje devreye alınmış durumda. Biz de bu tecrübeyi Türkiye pazarındaki planlarımız için değerlendireceğiz. Ama şu an için bir satın alma var ya da yok demek mümkün değil. Önemli olan bizim kendi iç programımızı doğru şekilde icra etmemiz.
Mobil uygulama üreten şirketlere yönelik yaklaşımınız nedir?
Bizim bünyemizde yer alan eski adıyla Oksijen, yeni adıyla Vodafone Teknoloji adlı şirketimizde gerçekten çok yetenekli arkadaşlarımız var. Bizim birinci önceliğimiz bu şirketimizi, Türkiye’nin yanı sıra diğer Vodafone ülkeleri içerisinde de bir Ar-Ge merkezi olarak değerlendirebilmek. Bu şirketimiz halihazırda Vodafone İngiltere yani grup için bazı mobil uygulamaları hayata geçirdi. Almanya için de mobil uygulamalar geliştiriyor. Şu an grup içerisinde oldukça popüler bir konuma gelmeye başladılar. Strateji ve vizyonumuza paralel olarak her girişimci Vodafone Grubu’nun mobil uygulamalar platformunda gelir paylaşımlı olarak yer alabilir. Vodafone Grubu’nun teşvik ettiği bu model sayesinde Türkiye’de bir fikri olan herkes Vodafone Grubu’nun ağında kendine iş hacmi yaratma fırsatına sahip.
Farklı sektörlere sunulan hizmetler açısından ne tür bir yaklaşım sergiliyorsunuz?
Mobil hizmetlere baktığımız zaman özellikle finansal, sağlık ve nokta bazlı hizmetler öne çıkıyor. Nokta bazlı hizmetlerde gerçekten hayal gücümüzü zorlayabilecek çok farklı pazarlama ve iş geliştirme modelleri yaratılmakta. Nokta bazlı hizmetlerde; Etrafımızda Ne Var?, Taksi, Trafik Bilgi gibi pek çok yeni 3G servisini devreye aldık. Sağlık ve finans konusunda da iş ortaklarımız ile projeler geliştiriyoruz. Kamuya yönelik projelerimizi de hayata geçiriyoruz. Tarım Bakanlığı ile birlikte Cep Çiftçi uygulamasını gerçekleştirdik. Farklı kitlelere yönelik paketler oluşturarak onların iş ve sosyal hayatlarına katkı sağlamayı hedefliyoruz.
KOBİ’lere yönelik stratejiniz nedir?
Kurumsal bizim için çok önemli hedef kitle. Vodafone Türkiye bu kitleye yönelik duyuruyu daha yeni yaptı. Gerçekten tam teşekküllü bir tanıtım yaptığımıza inanıyoruz. Vodafone İş Ortağım dört dörtlük bir paket oldu. Arkadaşlarımız dünyadaki diğer başarılı Vodafone şirketlerine de ziyaret ederek örnek uygulamaları da çalıştılar. 15 milyondan fazla kurumsal şirket abonemiz var. 130 milyona yakın kurumsal şirket çalışanı Vodafone abonesi. Geçen sene GSMA tarafından dünyanın en iyi kurumsal hizmeti veren mobil iletişim operatörü seçildik. Tarifelerde yurtdışı aramaları da diğer yöne tanımı içerisine aldık. Böylece yurtdışı ile sık sık görüşme yapılan şirketlere önemli avantajlar da sunmuş olduk.
Telekom sektöründe regülasyonların çok temel ve hiçbir zaman tamamlanmış diyemeyeceğimiz bir konu olduğunu belirten Serpil Timuray, şunları kaydetti:
“Teknoloji sektörün önünde gidiyor. Sürekli yeni iş modelleri yaratıyor. Sürekli regülasyon ihtiyaçları doğuruyor. Cep telefonları bir veri cihazına dönüşüyor. Bu anlamda vergi boyutunda hizmetler birbirine geçiyor. Yakınsama dediğimiz konu artık sektörün sınırlarını yeniden tanımlamamızı gerektiriyor.
Ama geri dönüp baktığımız zaman bu konuda en temel sorunlardan birini Türkiye’de vergilendirme olarak görüyorum. Gerçekten sektörün gelişiminin bir anlamda hızını kesen ve de rekabetin de sağlıklı tesisini etkileyen bir unsur. Diğer taraftan bu vergilerin tamamını da abonelerimize yansıtamıyoruz. Ben inanıyorum ki vergi oranlarının düşmesiyle hem bizim sektörün hem de diğer sektörlerin gelişimi çok daha hızlanabilir. Baktığınız zaman telekom sektöründeki her 10 puanlık bir büyüme Gayri Safi Milli Hasıla’da 1 ila 1.5 puanlık bir artış anlamına geliyor. Burada gerçekten çok önemli bir potansiyel var.”