Hangisi bize uygun?
Dünya’da yaşanan ekonomik daralma ve resesyon tehlikesi pazarlama bütçelerinin azalmasına neden oluyor. Ülkemizde bulunan yabancı markaların şubelerine ya da temsilcilerine verilen bütçeler küçültülüyor, pazarlama faaliyetlerine inanan yerli firmalarımız bile bu kaleme ayırdıkları rakamları azaltıyor. Durum böyle olunca ayrılan bütçenin en doğru ve etkin şekilde kullanılması önemli.
Yanlış ata oynamak
Yüzbinlerce takipçisi olan fenomenlerin cazibesi büyük. Bu alana yatırım yapmak özellikle teknoloji sektörü dışından gelen pazarlama ekip yöneticilerinin düştüğü hataların başında geliyor. Geçmişlerinde otomobil, telefon, gıda, perakende gibi ürünlerin tanıtımı için kullandıkları bu kanalda teknolojik ürünlerin tanıtımında kaçırdıkları en önemli konu fenomenin takipçi kitlesinin özelliği. Paylaşımda alınan beğeni sayısı elbette önemli ama unutulmaması gereken bu tür fenomenlerin “bugün hava sıcak” dediğinde bile binlerce beğeni alıyor olması bir soru işareti doğurmaz mı? İçerik ne olursa olsun beğeni toplanıyorsa içeriğin ne kadarı okunmuştur, bu önemli değil mi? Bu yorumu dijital reklamların tümüne de yayabiliriz. Büyük miktarlarda para ödeyip dijital proje yapan firmaların başarı ölçüsü like sayısı olmamalı
Benim önerim paylaşımların altına gelen yorumlara bakılması. “Abi o üründen bana hediye etsene”, “bizim muhite ne zaman geleceksin abi”, “videodaki kız nereli” gibi sorular ağırlıktaysa kurumsal teknoloji için uygun bir kanal olmadığını anlamak kolay bence.
Yorumlar dışında, mecra mesela instagram ise, kaç kişi sonra yeniden kolayca bulmak ve incelemek için gönderiyi kayıt etmiş veya ilgileneceğini düşündüğü kaç kişiye bu gönderiyi forward etmiş, bunlar da önemli.
Bunu yapmak için paylaşımların altına bakmak yeterli, özel bir bilgi ya da uzmanlığa gerek yok.
Etkinlik çöplüğü
Çok sayıda etkinlik yapılıyor. Boş geçen hiçbir gün yok ki etkinlik olmasın, ödül verilmesin, “yoğun katılımlı bir etkinlik oldu” denilmesin. Onlarca etkinlik var. Yanlış hedef ile dar bütçeleri çarçur etmek için onlarca etkinlik sunuluyor.
İlk soru markanın kendisine “biz kime ulaşacağız” olmalı. Eğer genel bir tanıtım, ses çıkarma veya farkındalık yaratma ise amaç etkinliğe katılanların sayısı önemli. Daha da önemlisi katılımcı profilinin ne kadar hedef kitleden olduğu. Bunun için etkinliğin daha önceki analizlerini isteyin. Size gelen analizi daha önce o etkinliğe sponsor olmuş marklardan sorgulayın. Hedef kitleniz geçen yıl o etkinliğe gelmişse büyük ihtimalle bu yıl da gelecektir. Aksi durum söz konusu ise unutun o etkinliği, bu yıl da pek bir şey değişmez.
Eğer satış odaklı bir etkinlik ise az katılımlı ama hedefe direk dokunabileceğiniz etkinlikleri tercih edin. Hedef profil ile yan yana oturup sohbet edebileceğiniz ve hatta yemek yiyebileceğiniz etkinlikleri seçin. Daha önce yapılan benzer etkinliklerin profil analizlerini talep edin, daha önce katılmış sponsorlardan bilgi almaya çalışın.
Unutmayın! Etkinliğin faydası etkinlik anında olduğu kadar etkinlik öncesi ve sonrası yapılan duyuru, haber ve paylaşımlarla daha da çok faydalı olur. Yapılıp unutulan etkinlikleri tercih etmeyin. Etkinliğe katılan sayısı yüzlerle ifade edilirken etkinlik haberini okuyanların sayısı onbinlere ulaşır.
Önemli ipuçlarını da vermek isterim:
Etkinlikte rakiplerinizden kaçmayın, onlarla yan yana olmaktan çekinmeyin.
Etkinlikte standa hostes koymayın, konuşmacı olarak teknik personelinizi göndermeyin.
Başlığa dikkat!
Başlığa aldanmayın, başlıkta sizin iş kolunuz yazıyor diye katılmayın, açıklamaları okuyun
Etkinlik konusu sizinle uyumlu değilse sadece orada gözükmek adına da katılmayın. Örneğin amacınız bayi kanalını güçlendirmek ise özel seçilmiş konulu etkinliklerin doğru yer olma ihtimali düşüktür. Onun yerine ürün ve teknoloji tanıtımı konulu etkinlikleri seçin, yok bir ya da birkaç konuda uzman firma iseniz ise tam tersi konu başlığı sizin için önemli. Uzmanı olduğunuz konunun konuşulacağı etkinliklerde hedef profilinizi yakalamanız daha kolay olacaktır.
Ve elbette katılacağınız etkinliğin veya tanıtımını yapacağınız mecranın B2B mi, B2C mi olduğu öncelikli karar noktası. Hep dediğim gibi seçiminizde katılımcı özelliğinde nicelik değil nitelik temel prensip olmalı. Öncesinde nerede nasıl kime davetler yapılacağını soruşturun, çalışmanızın sonucunda rapor isteyin, analizleri görün, erişim onayı alınmış katılımcı listelerini tek tek inceleyin. Potansiyel gördüklerinizi vakit kaybetmeden arayın, peşine düşün. CRM sisteminize ekleyin.
Son sözüm de etkinlik yapmaya özenen görece küçük firmalarımıza. Arkadaş gruplarını bir yerlere götürüp ya da pahalı bir otelde ağırlayıp paranızı boşa harcamayın. Daha büyük etkinliklerin paydaşı olup erişmekte güçlük çektiğiniz kişilere yaklaşın. Potansiyel yakalamak diğer markaların da olduğu büyük etkinliklerde görece mümkündür.
Ha bir de en önemlisi belki de : Boş beleş ödül törenlerine aldanmayın Kriterleri net, ölçülebilir, şeffaf olanları tercih edin. Kimler yarışıyor, kim ne kadar oy aldı, jüri ile halk oy verdi mi? Jüridekilerin sadece ismi mi var, yoksa gerçekten konunun paydaşı mı? Jüri üyeleri ne kadar konuya hakim? Bir sorun soruşturun.
Yazdım..