Havacılık, Planlama ve Optimizasyon İşi
Pegasus Hava Yolları Bilgi Teknolojileri Direktörü Barış Fındık, “Havacılık, planlama ve optimizasyon işi. Biz havacılığı dijitalleşme ve teknoloji ile daha ileri noktalara taşımak için çalışıyoruz” diyor.
Özellikle son 15 yıldır Türkiye’de de hava taşımacılığına yönelik ciddi bir talep artışı var. Pegasus Hava Yolları Bilgi Teknolojileri Direktörü Barış Fındık, Pegasus’un uyguladığı iş modelinin burada önemli bir payı olduğuna değiniyor. “Kuruluşu çok eski tarihlere dayansa da Pegasus çok genç bir şirket” diyor Fındık. “Tarifeli seferlerimiz 2005 yılında başladı. Geçtiğimiz yıl 30 milyon misafir taşımış bir şirketten bahsediyoruz. Dünyada da havacılık büyüyor; ama bizim coğrafyamız hala gelişime açık bir pazar. Biz, Pegasus olarak ‘uçmak herkesin hakkı’ fikriyle yola çıktık. Dolayısıyla en büyük değer teklifimiz ucuz uçak bileti sunabilmek. Bu da havacılıkta ‘low-cost airline’ şeklinde ayrı bir segmenti ifade ediyor. Pegasus, Türkiye’nin tek low cost airline (düşük maliyetli havayolu) sıfatına sahip firması. Pegasus sektöre girdikten sonra Türkiye’de uçağa binen insan sayısında ciddi bir artış oldu.
Rekabetçi ortam fiyatların ucuzlamasını sağladı. Uçak ve havayolu temel ulaşım şekillerinden birisi haline geldi. Pegasus burada önemli aktörlerden biri oldu. Pegasus, Türkiye’de havacılık sektörünü değiştiren bir şirkete dönüştü.” Pegasus bunu nasıl başarıyor? sorusunu, Fındık, “Ucuz uçak bileti sunmak kolay bir iş değil” diyerek, şöyle yanıtlıyor: “Uçaklarımız evrensel standartlarda, bedeli 100 milyon dolarlara yaklaşan en iyi uçaklarla uçuyoruz. Sektörün giderleri, ücretler, maaşlar, sektörün dinamikleri belli bir referans çerçevesinde belirlenmiştir. Bu koşullar altında ucuz uçak bileti sunmak istiyorsanız odaklanmanız gereken 3 konu var. Birincisi, bilet fiyatlarına ekstra hizmetlerin maliyetlerini yansıtmayız.
Yemek yemek isteyen ücretini ayrıca öder, ya da ekstra bagajı olanlar bunun ücetini ayrıca öder. İkinci konu, maliyetleri etkin yönetebilmek için teknolojiyle desteklenmiş muazzam bir planlama ve optimizasyon yetkinliğine sahip olmaktan geçiyor. Üçüncü konu ise, misafirlerinize hayatı kolaylaştıran self-servis teknolojileri sunabilmek. Eğer misafirleriniz self-servis hizmet alır, bu hizmet kanallarını yoğun olarak kullanılmaya başlarsa, misafir memnuniyeti yukarı, maliyetleriniz aşağı gider. Biz Pegasus olarak Türkiye’nin en yüksek self-servis oranlarına sahibiz, ve Avrupa’nın ve dünyanın en iyilerinden birisi olmak için çalışıyoruz.”
Operasyonel Maliyetleri Düşürmenin Yolu Teknolojiden Geçiyor
Fındık, maliyetleri düşürmenin ancak teknoloji yatırımıyla mümkün olacağının altını çiziyor. “Planlama ve optimizasyonu iyi yapmak için yapay zeka teknolojilerinden faydalanmak, entegre yazılımlar kullanmak, operasyonu son derece verimli bir şekilde işletmek lazım. Herkes uçağı günde 8-10 saat uçuruyorsa bizim 11 saat uçurmamız lazım. Bu şekilde daha verimli olabiliriz, uçak biletini misafirimize daha uygun fiyatlara temin edebiliriz. Diğer tarafta, mobil kanallarımızı çok önemsiyoruz. En iyi deneyimleri orada sunmak istiyoruz. Dünyada teknolojiyi en iyi kullanan üç havayolu şirketinden biri olmak gibi bir iddiamız var.
Bu, aynı zamanda low-cost olmanın gerekliliği ve temel faktörlerinden bir tanesi. Bizim asıl amacımız teknolojiyi kitlelere kullandırtmak. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 30 milyon misafir taşıdık, önümüzdeki yıllarda büyüdükçe 40, 50, 60 milyon misafir taşıyacağız. Eğer siz bu hacmin çok büyük bir bölümünü self-servise kaydırabilirseniz çok büyük bir verimlilik yaramış olursunuz. Self-servis teknolojiler kullanıcı odaklı tasarlandığında bu kanalları kullanan misafilerimiz de çok mutlu oluyor. İş amaçlı seyahatlerin yanı sıra insanların eğlenmek, gezmek, etrafındaki ülkeleri görmek şeklinde doğal bir istekleri ve ihtiyaçları var.
Misafirlerimizi tanımak, onlara özel kampanyalar sunmak ve doğru zamanda doğru kişi ile doğru teklifi buluşturmak çok önemli. Misafirlerimizi tanımaya segmentasyon çalışmalarına, kampanya yönetimine, misafirlerimizi tanıyarak onlara en iyi deneyimi sunmaya yatırım yapmaya devam ediyoruz. Hayatı kolaylaştırmak ve seyahati çok kolay bir deneyimle sunmak istiyoruz. Mobil uygulamamızda, yüz tanıma, parmak izi ile giriş yapma, pasaport, vize bilgilerini tarama, bilgi girişini kolaylaştırma, Master Press, BKM gibi kart satma hizmetlerimiz başladı. Vize, pasaport bilgileri karmaşasıyla misafirlerimizi uğraştırmak istemiyoruz. 2020’de Sabiha Gökçen’de Avrupa’nın en büyük self-servis istasyonunu kuracağız. Kontuar operasyonlarının yüzde 70’ini dijitale taşıyacağız. Misafirlerimiz dijital kanallarımızı çok seviyor. Bunlar Türkiye’deki havacılık kültürünü değiştiren projeler. Türk yolcusu, artık Express Bagaj cihazından bagajını verip, biletini internet sitesinden alıp checkin işlemini mobil cihazlardan yapıp, uçuşunu dijital ortamlardan yönetebiliyor.
Kazanılan Her Dakika Milyonlarca Dolar Tasarruf Demek
“Tabii Pegasus bu işleri tek başına yapmıyor” diyor Fındık. “Bu bir ekosistem işi. Sabiha Gökçen ile çok iyi bir yazılım entegrasyonumuz var. Örneğin kimlikle seyahat projemiz var ki çok yeni bir uygulama. Yeni kimlik kartlarının üzerinde çip ve barkod var. Pegasus burada öncü bir iş yapıyor. Express Bagaj uygulamamızda makinaya sadece kimliğinizi göstererek tüm uçuş bilgilerinize ulaşabiliyor, işlem yapabiliyorsunuz, bagaj etiketinizi ve biniş kartınızı oradan basabiliyorsunuz. Türkiye’nin bütün istasyonlarında, uçağa geçmeden önce hem biniş kartı hem kimlik kartı kontrolü vardı bunu tek kontrole indirdik.
Sadece kimlik kartınızı göstererek uçağa kabulu sağlıyoruz. Bu değişiklik işlem sürelerini kısalttı, misafirlerimiz kuyrukta daha az bekliyor aynı zamanda ciddi verimlilik sağladık. 13-14 dakika süren biniş süreleri 10 dakikalara indi. Hem misafirlerimiz daha az bekliyor hem de bizim verimliliğimiz artıyor. Bu dakikalar bize milyonlarca dolar tasarruf sağlıyor. Günün sonunda tüm bu kazanımlar daha ucuz uçak bileti olarak misafirlerimize geri dönüyor.”
Fındık, Türkiye’nin en büyük e-ticaret şirketlerinden birisi olduklarını söylüyor. “Biz bir e-ticaret şirketi neye yatırım yapıyorsa ona yatırım yapıyoruz” diyor. “Ama daha da fazlası var bizde. E-ticaret şirketi mobil ödemeye, webe yatırım yapar. Müşterisini tanımaya, CRM’e yatırım yapar. Belki lojistiğe de yatırım yapar. Ama biz bir de havacılık tarafına, kaptanlara, uçağa, operasyona dair sistemlere yatırım yapıyoruz. Havacılıkta bazen koşullar zorlaşır, örneğin, yoğun bir sisle karşılaştığınız bir günde bütün seferler art arda aksamaya başlayabilir. İnsan beyniyle bütün o karmaşayı yönetmek, yeniden planlamak mümkün değil. Bu alanlarda yapay zeka teknolojisiyle daha etkin ve verimli çözümler üretme peşindeyiz. Bütün mesele misafirlerimize olumsuzlukları daha az yansıtmak ve operasyonlarımızda daha az gecikme olmasını sağlamak. Planlama ve optimizasyon işini iyi yapamayan şirketler havacılığı verimli ve etkin yapamaz.
Uçağa Koyulacak Yemeğe Yapay Zeka Karar Veriyor
Fındık, operasyon noktasında bulut teknolojilerinin dünyayı değiştirdiğine ve kendilerinin de bu konuyu ön plana aldığına dikkat çekiyor. “Artık tüm IT şirketleri altyapılarını bulut teknolojilerin üzerine taşıyor. Biz de teknolojiye yatırım yapan bir şirket olarak bulutla yakından ilgileniyoruz. Şirketimize verimlilik ve kararlılık getirecek noktalarda bulut teknolojilerinden azami faydalanmak istiyoruz. Bu anlamda da CRM sistemlerimiz, tüm e-mail ortamlarımız bulutta çalışıyor. Yer işletmedeki, kabindeki arkadaşlarımızın, kaptanlarımızın tablet uygulamaları var. Bunlar dijital olarak bilgiyle beslenen ekipler.
Misafir, varış noktası, güzergah, yakıt bilgisiyle beslenen ekipler. Sunduğumuz platformların çoğu buluttan servis edilen yazılımlar üzerinde çalışıyor. Geçtiğimiz dönem, yapay zeka tabanlı fireli ürün 4 optimizasyonu projesini hayata geçirdik. Uçaklarımıza yiyecek yüklüyoruz. O yiyeceklerin bir kısmı o gün tüketilmek üzere taze hazırlanıyor. Peynirli sandviç, etli salata vb. Bunları o gün tüketemediğinizde ciddi oranda fire veriyorsunuz. Misafirlerimizden gelebilecek talebi doğru tahminleyebilmek çok kıymetli. Geçmiş dönemin verilerini kullanarak gelecek tahmini yaparak fire oranlarımızı yüzde 60’lardan yüzde 20’lere indirdik. Sadece bu proje bile bize milyonlarca dolar tasarruf getirdi. Tasarrufun yanında eksik yükleme yapılması da misafirlerimizi mutsuz edebiliyor. Peynirli sandviç istediğinde, ‘kalmadı’ cevabı vermek istemiyoruz. O noktada yapay zeka kullanıyoruz. Personelin daha önceki uçuşlardaki performansı onun içine giriyor, hava durumu bilgisi giriyor, hangi saatte uçtuğunuz bilgisi giriyor.” Pegasus büyüdükçe planlamalarda daha çok optimizasyon ve yapay zeka kullanıldığını belirten Fındık “Misafir sayımız arttıkça ve filo büyüdükçe bunları el yordamıyla ve insan zekasıyla yönetmenin mümkün olamayacağını gördük” dedi.
Dijitalleşme IT Departmanının İşi Değil, Bir Şirket Motivasyonu
“Dijitalleşme sadece IT departmanının işi değil, bu bir şirket motivasyonu” diyor Fındık. “İş birimi kendi işini dijitalleştirmeye motive olduğunda biz de IT bölümü olarak iş birimleriyle iyi bir uyum yakalayabiliyoruz. IT birimleri iş birimleriyle yakınlığı, teması çok iyi sağlarlarsa dijitalleşmede başarılı olabilir. IT departmanı olarak başarılı projeler ortaya koyarak şirkette teknoloji iştahı uyandırabilmek çok önemli. Bu konuda Pegasus’ta güzel bir hava yakaladık. İş birimlerimizle düzenli çalışmalarımız var. IT gerçek dünyadan koptuğu anda teknolojinin şirkete hiçbir katkısı olmuyor. Bu nedenle IT personelimiz düzenli saha ziyaretleri gerçekleştiriyor. Problemleri ve fırsatları yerinde görsün görsün çözüm üretsin istiyoruz. Biz istediğimiz kadar teknoloji konuşalım, teknoloji kendi başına değer üreten bir olgu değil. İş süreciyle, müşteri hissiyatıyla birleşirse, noktasal olarak konuyu yakalarsa fayda sağlar.
Tabii bilgi teknolojileri dendiğinde güvenlik de hassas bir konu. “IT altyapıları öyle bir hale geldi ki, IT 10 dakika sekteye uğradığında uçaklar kalkamaz, check-in’ler yapılamaz hale geliyor” diyor Fındık. ”O anlamda çok kuvvetli partnerlerle iş birliği yapıyoruz. Türkiye’de ve dünyada güvenlik operasyon sistemlerimiz 7/24 izleniyor. Bize doğru gelen tüm trafikler izleniyor. Çalışanlarımız için de bilgi güvenliği farkındalığının yaratılmasıyla ilgili eğitimler düzenliyoruz. Hem kurum içinde hem de dışarıdan gelen taleplerden yılda iki tane penetrasyon testi alıyoruz. Orada açığımızın olup olmadığına dışarıdan bir gözle bakıp gerekli tedbirleri alıyoruz. Şirket içi veri güvenliği, bilgi sızmasının önlenmesi, kurum içindeki bilginin tasnifi, gizli bilgilerin ayrıştırılması, bunlar otomatik olarak yapılması ve içerikteki verinin hangi sınıfa girileceğinin tahmin edilmesi gibi işlere yönelik bütün yatırımlarımızı yaptık.
Türkiye’nin Yarısı Daha Uçağa Binmedi, Havacılık Bakir Bir Sektör
“Türkiye turizm açısından çok cazip bir ülke. Hem Avrupa’da yolcumuz var hem de Türk insanı uçağa binmeyi seviyor. Doğru model ve fiyatla bileti temin ettiğimizde talep konusunda bir sıkıntı yaşayacağımızı düşünmüyoruz. Yıllar içerisindeki bu büyüme de bize güven veriyor. Havacılık hala bakir bir sektör, Türkiye nüfusunun yarısı daha uçağa binmedi. Kalanın yarısı senede bir-iki kez biniyor. Biz misafirlerimize uygun fiyata bilet sunmak, hayatı kolaylaştırmak istiyoruz ki insanlar daha çok seyahate gidebilsinler, daha çok gezsin, daha çok keyif alsınlar. Türkiye’de refah artacaksa, insanlar daha çok tatile gidecekse, başka ülkeleri daha çok ziyaret edecekse, Türkiye’ye daha çok turist gelecekse bunun içinde Pegasus var.”