Hayaldi, gerçek oldu
Bu, Marmaray için kullanılan slogan. Osmanlı sultanlarından birinin, bir buçuk asır önce düşündüğü bu eser, batırma tünel tekniği ile yapılmış en derin geçit olma özelliğini de taşıyor. Riskli bir yerde, ama riski en aza indirecek şekilde projelendirildi ve yapıldı. Beklenen Marmara depreminde tünel parçaları hareket edip, ek yerleri oynayabilecek. Tünelin duruşu, açılmaları en aza indirecek doğrultuda. Dışarıda 6 atü basınç, ek yerlerinde lastik contalar var. Tünele olası bir su girişinde, deniz seviyesinin altında kalan istasyonları su basmasın diye otomatik kapanan kapılar bulunuyor. Kapının ötesinde kalan olursa vay haline!
Eğer vizyoner bir kişi, şirket veya liderseniz, “yurdu demir ağlarla örmek” gibi “kendi hayalleriniz” olur. Ama vizyonunuz gelişmemiş ise, “başkalarının hayalleri” peşinde koşar, onları gerçekleştirmeyi misyon edinirsiniz. Değişik iktidarlar dönemine yayılmış Marmaray projesinde, vizyon, bir önceki Türk devletine ait. Gene de avunmalıyız, o da olmasaydı, bir yabancının hayalleri peşinde koşacaktık!
Nasıl bir toplum? Ulaştırma açısından eziyet olsun diye, Asya’da yaşayıp Avrupa’da çalışan bir toplum. Size hayallerimi anlatayım: Marmaray, İstanbul içi ulaşımın diğer unsurlarına akıllı bir eklemlemeyle bağlanmış, değil Gebze-Halkalı, İzmit-Çerkezköy banliyö hattı, çok başarılı bulduğum İZBAN gibi çalışıyor, üç-dört istasyonda bir bu eksene dik metro hatları yapılmış, aktarması altlı üstlü peronlar arasında 100 metre yürüme ile oluyor. Metrolardan sokak aralarına kadar da otobüsler son erişimi sağlıyor. Türk bilişimi de aşka gelmiş, tüm bu eklemlenmiş, tren-metro-otobüs sistemleri arasında tümleşik ulaşım için, anlık bilgilerle kullanıcıya yol gösteren kolaylıkları yerli olarak hizmete sunmuş.
Aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış, benimkisi de hayal işte. Üstelik sultan da değilim. Olsaydım belki yarım asır sonra, gene “hayaldi gerçek oldu” derlerdi.
Ama esas olan, öngörülü (pro-active) trafik yönetimi. Haftaya.