Hayata geçirdiğimiz projelerle insanlık yararına teknoloji yaklaşımını daha güçlü sergileyebileceğiz
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, “Teknoloji ve bilime yönelik toplumda farkındalık oluşturmayı ve Türkiye’nin yetişmiş insan kaynağını artırmayı hedefleyen TEKNOFEST, sadece ülkemizle kalmayıp her yıl 100’den fazla ülkeden katılımcıyla uluslararası bir yarışma haline geldi” açıklamasını yaparak TEKNOFEST’in bir yıl İstanbul’da bir yıl Anadolu’da olacak şekilde düzenlenerek ülkemizin her bölgesinden teknolojiye ve bilime daha kolay ulaşılabilmesine ve bu alanlara olan ilgiyi artırmasına, fırsat eşitliğine katkı sunmakta olduğuna dikkat çekti.
Mehmet Fatih Kacır, 2021 yılının, salgınla birlikte küresel ekonomide 2020 yılında baş gösteren sorunların devam ettiği bir yıl olduğunu hatırlatarak “Salgının gidişatına ilişkin belirsizlikler önümüzdeki dönemde de küresel ekonomi açısından sıkıntının devam edeceğine işaret ediyor. Belirsizlikle dolu bir ortamda güçlü sanayi ve teknoloji altyapısına sahip olan ülkelerin pandeminin ekonomik etkilerinden en az düzeyde etkilendiğini gördük” değerlendirmesini yaptı. “Ülkemiz de son yirmi yılda atılan adımların sayesinde böylesine dalgalı bir ortamda çok başarılı bir sınav verdi” ifadesini kullanan Kacır, “Dünyanın geri kalanından pozitif olarak ayrıştık. 2021 yılında ekonomimiz yüzde 11 büyüyerek tarihi bir başarı sergiledi. İhracatımız ise 2021 yılında 225 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdı. Bu başarıyı daha da güçlendirmek, ülkemizde teknoloji odaklı ve katma değerli üretimi güçlendirmek için 2021 yılında, ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda 2023 hedeflerimize bizi daha da yaklaştıracak birçok vizyon proje ve programı da hayata geçirmeye devam ettik. Yol haritalarımızı ve stratejilerimizi kamuoyu ile paylaştık” şeklinde konuştu.
İkiz dönüşümü tehdit olarak değil fırsat olarak görüyoruz
Paylaşılan vizyon belgelerinden en ses getireninin ‘Milli Uzay Programı’ olduğunun altını çizen Kacır, şunları kaydetti: “Uzaya erişimin birkaç ülkenin tekelinden çıktığı bir ortamda, ülkemizin bu alanda daha güçlü bir şekilde yer alabilmesi için ‘Milli Uzay Programı’nın hazırlık çalışmalarını gerçekleştirdik. Programı Sayın Cumhurbaşkanımıza arz ettiğimizde kendisi programı sahiplendi; 9 Şubat 2021’de ‘Milli Uzay Programı’mızı tüm dünyaya duyurdu. Ülkemizin uzay politikaları alanındaki vizyonu, stratejileri, hedefleri ve projelerini ortaya koyan program tüm dünyada geniş yankı buldu. Önümüzdeki dönemde ‘Milli Uzay Programı’ ile koyduğumuz iddialı ama gerçekçi hedefler doğrultusunda teknolojik atılımımızı sürdüreceğiz.” Kacır, “Ülkemizde katma değerli üretimi, orta-yüksek ve yüksek teknoloji seviyeli sektörlerde ülkemizin üretim ve Ar-Ge altyapısını genişletmek üzere başlattığımız en kapsamlı program ise şüphesiz 2020 yılında hayata geçirdiğimiz ‘Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi Programı’dır” değerlendirmesinde bulunarak bu programın kapsamını 2021 yılında da geliştirmeye devam ettiklerine dikkat çekti. ‘Mobilite, Üretimde Yapısal Dönüşüm, Dijital Dönüşüm, Sağlık ve Kimya’ alanlarında yeni çağrılara çıktıklarını belirten Mehmet Fatih Kacır, “Çağrılarımız yoğun ilgiyle karşılaştı. 853 başvuru aldık. Toplam sabit tutarı 47,9 milyar TL, Ar-Ge yatırımı ise 10,8 milyar TL olan 437 başvurumuzun ise değerlendirme süreci devam ediyor, kısa zamanda destek kararlarımızı ilan edeceğiz” dedi. Kacır, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunun yanında tüm dünyanın gündemine oturan ikiz dönüşüm, yani dijital ve yeşil dönüşüm, 2021 yılında bizim de ajandamızın üst sıralarında yer aldı. Biz bu ikiz dönüşümü tehdit olarak değil küresel alanda işletmelerimizin yerinin güçlenmesi, rekabetçiliklerini ve verimliliklerini artırması, ülkemizden yeni girişimlerin çıkması için bir fırsat olarak görüyoruz.”
Model fabrikalar yalın üretim ve dijital dönüşüme rehberlik ediyor
Kacır, dijital dönüşümün hayatımızdaki en önemli yansımalarından birisinin her geçen gün sayısı ve önemi artan teknoloji girişimciliği olduğunu vurgulayarak “Bu nedenle de 2019 yılında ‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejimiz’i yayımladığımızda teknoloji girişimciliğini odak alanlarımızdan bir tanesi olarak belirlemiştik. Stratejimizde 2023’e kadar ülkemizden 10 ‘Turcorn’ yani değeri milyar doları aşan 10 Türk teknoloji şirketi çıkarmayı hedefledik. Bu yolda, ilk başarımızı da 2020 yılında Peak Games ile elde ettik. 2021 yılında ise Turcorn’larımızın sayısını beşe çıkardık. Trendyol ise 16,5 milyar dolar değerlemeyle ilk ‘decacorn’umuz oldu. 2021 yılında daha da güçlendirdiğimiz fon mekanizmalarıyla ben 2023 yılı hedeflerimize daha erken bir dönemde ulaşacağımıza inanıyorum” şeklinde konuştu. “Sanayinin dijital dönüşümü noktasında baktığımızda ise işletmelere yalın üretim ve dijital dönüşümde rehberlik eden ‘Yetkinlik ve Dijital Dönüşüm Merkezleri’ yani ‘Model Fabrikalar’a 2021 yılında yenilerini ekledik” açıklamasını yapan Kacır, şunları kaydetti: “Ankara, Bursa, Konya ve Kayseri’den sonra Gaziantep, Mersin, İzmir ve Adana’daki model fabrikaların açılışını 2021 yılında gerçekleştirdik. Bu merkezlerde yalın üretim, dijital dönüşüm, ürün geliştirme, enerji verimliliği gibi konularda çalışanların bilgi ve becerileri artırıyoruz. Gerçek bir üretim ortamında, katılımcılara bir fabrikanın daha verimli olması için gereken her şeyi yaparak öğretiyoruz. Yeni model fabrikalarla mevcut sanayimizin ve iş gücümüzün dijital dönüşümünü sağlarken bir yandan geleceğimiz olan gençlerimizi geleceğin mesleklerine hazırlayacak projelerimizi hayata geçirdik.”
42 Okulları, yazılım geliştirici sayısını artırmak amacıyla tamamen ücretsiz faaliyet göstermekte
“Bahsettiğim bu projeleri uzun vadeli kalkınmamız için anahtar olarak görüyoruz” diyen Mehmet Fatih Kacır, “Çünkü maalesef ki zengin doğal kaynaklara sahip bir ülke değiliz. Fakat genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz. Nüfusumuzun ortanca yaşı 32. Bizler bu genç nüfusu güçlü yanlarımızdan biri olarak görüyoruz. Dünyada da milyarlarca dolarlık küresel teknoloji firmalarının kurucularına ve ekiplerine baktığımızda gençlerden oluşan ekipler karşımıza çıkıyor. Eğer ülke olarak kendi gençliğimize erken yaşta doğru yetkinlikleri kazandırabilirsek ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ yolculuğumuzda hedeflerimize daha hızlı bir şekilde ulaşabiliriz” değerlendirmesinde bulundu. Kacır, genç nesilleri geleceğe hazırlamak üzere hayata geçirilen projelerden bir tanesinin de 42 Yazılım Okulları olduğunun altını çizerek “Dijital dönüşümde en temel insan kaynağı ihtiyaçlarımızdan olan yazılım geliştirici sayısını artırmak amacıyla tamamen ücretsiz yeni nesil yazılım eğitimlerinin verildiği 42 Okulları’nı, 2021 yılında İstanbul ve Kocaeli’de faaliyete geçirdik. Diğer yandan geleceğin mühendislerini, teknoloji girişimcilerini ve teknoloji liderlerini yetiştirmek amacıyla 2021’de yeni Deneyap Teknoloji Atölyeleri kurmaya devam ettik. Ülke genelinde ortaokul ve lise seviyesindeki özel yetenekli öğrencilerimize yaparak öğrenme ve takım çalışması esaslı eğitimler verdiğimiz Deneyap Teknoloji Atölyelerimizin sayısını 2021 yılında 66’ya çıkardık. Bu iki projenin yanında dünyanın en büyük havacılık festivali TEKNOFEST’in dördüncüsünü de 2021 yılında Atatürk Havalimanında gerçekleştirdik. Her sene katlanarak artan ilgiye şahit olduğumuz TEKOFEST’te 35 kategorideki yarışmalara 200 binin üzerinde başvuru aldık. Azerbaycan TEKNOFEST’i gerçekleştirmeye karar verdik. TEKNOFEST bize gençlerimizin önündeki engelleri kaldırdığımızda, onlara fırsatlar sunduğumuzda neler yapabileceklerini gösterdi. Biz de ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ yolculuğunda daha iyi bir Türkiye inşası için onların yanında olmayı sürdüreceğiz” açıklamasını yaptı.
Yeşil dönüşüm için hem kamu hem de özel sektörle temastayız
“Son yıllarda artan doğal afetler artık kaynaklarımızı daha verimli bir şekilde kullanarak iklim değişikliğinin önüne geçmemiz gerektiğini hepimize kanıtladı” ifadesini kullanan Kacır, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu nedenle de kalkınma politikalarımızı bu doğrultuda planlamaya başladık. 2021 yılında Paris İklim Sözleşmesine taraf olmamız bu konudaki kararlılığımızın önemli bir göstergesidir. Paris Sözleşmesine imzacı bir ülke olarak 2053 yılına kadar ‘net sıfır karbon’a ulaşmayı kendimize hedef olarak koyduk. Bir yandan da, yeşil dönüşüm sürecinde de bize rehber olması için Temmuz 2021’de de bir yol haritası hazırladık. Bu yol haritası doğrultusunda önümüzdeki dönemde sanayimizi Avrupa Yeşil Mutabakatı ile uyumlu hale getirmek için atacağımız adımları belirledik. Yeşil dönüşüm yalnızca kamunun paydaş olduğu bir süreç değil. Bu süreçte özel sektörle de yakın temas halindeyiz.”
Mobilite sektörümüz yeşil dönüşümde öncü rol üstleniyor
Kacır, “Dünyanın önemli bir otomotiv üssü olarak mobilite sektörümüzün yeşil dönüşümündeki öncü rolünden özellikle bahsetmek isterim” diyerek şu detayları aktardı: “Biliyorsunuz, 85 milyonun ortak hayali olan ‘Türkiye’nin Otomobili Projesi’nde ilk araç, 2022’nin sonunda seri üretim bandından inmiş olacak. 2021’de seri üretim için çalışmalar yoğun bir şekilde devam ederken elektrikli araçların kalbi olan bataryaların, Türkiye’de üretilmesi konusunda da ciddi ilerleme kaydettik. TOGG ile dünya devi FARASİS, 20 GWh’lik pil yatırımına yakın zamanda Gemlik’te başlama konusunda anlaştı. Biz de bu yatırımı, kapsamlı teşviklerimizle destekliyoruz. TOGG’un piyasaya çıkmasıyla birlikte ülke genelinde güçlü bir şarj altyapısına ihtiyaç duyacağız. Bu nedenle de şarj altyapısı konusunda çalışmalarımız hızlandı. 2021 yılında gerekli teknik standartları yayımladık. İl il, ilçe ilçe şarj istasyonu ihtiyacını belirleyerek altyapının kurulması için özel sektörü harekete geçirecek destek mekanizmalarını tasarladık. 2021’de hayata geçirdiğimiz bu projelerle Türkiye, bulunduğu zorlu coğrafyada hür ve egemen bir devlet olarak varlığını güçlendirecektir.” Kacır, bu sayede ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin özünde yer alan insanlık yararına teknoloji yaklaşımını daha güçlü sergileyebileceğimize dikkat çekerek “Bölgesel ve küresel düzeyde sahip çıktığı ‘insanlık için adalet ve merhamet’ ilkelerini daha güçlü savunabilecektir. Pek çok dünya ülkesine örnek olacak, sadece birkaç küresel şirketin ve ülkenin menfaatleri yerine küresel ortak menfaati savunan vizyonuyla dünya barışına katkı sunacaktır. Gerçekleştirdiğimiz bütün bu çalışmalar, ülkemizin yeşil dönüşümüne verdiğimiz önemin ispatı. Ama şunun da farkındayız: küresel ısınma ancak hep bir araya gelirsek çözebileceğimiz bir problem” açıklamasını yaptı.
TEKNOFEST, düzene karşı daha adil, toplum merkezli, insanlık yararına bir çerçeve sunmakta
TEKNOFEST’te gelinen noktayı ve bundan sonraki stratejileri de paylaşan Kacır, “Dünyanın seyrini değiştirecek olan bilim insanlarına, mühendislere ve araştırmacılara ev sahipliği yapan TEKNOFEST, ilk defa İstanbul’da düzenlendiğinde 14 teknoloji yarışması ve 20 bin başvuru ile ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin itici gücü olmakla kalmadı, dünyadaki teknoloji festivallerine de yeni bir soluk getirdi. Geçtiğimiz 4 yılda gelinen noktada milletimizin TEKNOFEST’i sahiplenmesi ve 28’den 74’e çıkan paydaş sayısı, hedeflenenden çok daha iyi bir noktaya ulaşıldığını gösterdi. 2021 yılında düzenlenen yarışmaların sayısı 35’e çıkmakla kalmadı başvuru sayısı da 10 katına çıkarak 200 bine ulaştı. Teknoloji ve bilime yönelik toplumda farkındalık oluşturmayı ve Türkiye’nin yetişmiş insan kaynağını artırmayı hedefleyen TEKNOFEST, sadece ülkemizle kalmayıp her yıl 100’den fazla ülkeden katılımcıyla uluslararası bir yarışma haline geldi” şeklinde konuştu. Kacır, şu noktalara vurgu yaptı: “‘Bilimsel ve teknolojik gelişmelerdeki tekelleşmeye karşı bir duruş ve güçlü bir itiraz’ olan ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ doğrultusunda takım ruhunu ve milli duyguları da aşılayan TEKNOFEST, kazanımları ve sonuçlarıyla da hem ülkemizdeki hem de dünyadaki genç girişimci adayları başta olmak üzere girişimcilik faaliyetlerine de öncülük etmekte. Bu kapsamda TEKNOFEST çatısı altında düzenlenen ‘Take Off Ulusararası Girişim Zirvesi’ne 80 ülkeden 900’den fazla startup başvuruda bulundu. TEKNOFEST, bir yıl İstanbul’da bir yıl Anadolu’da olacak şekilde düzenlenerek ülkemizin her bölgesinden teknolojiye ve bilime daha kolay ulaşılabilmesine ve bu alanlara olan ilginin artırmasına, fırsat eşitliğine katkı sunmakta. Geçtiğimiz yıl İstanbul Atatürk Havalimanında gerçekleştirdiğimiz TEKNOFEST’in ardından bu yıl da TEKNOFEST heyecanını Karadeniz’e taşıyacağız. TEKNOFEST Samsun’da 39 farklı kategoride yarışmalar olacak. Başvuruların eğilimine baktığımızda ise ilginin bu yıl da katlanarak arttığına şahit oluyoruz. 2022, TEKNOFEST için ayrıca yeni bir ilkin yılı. TEKNOFEST’i Azerbaycan’a da taşıyoruz. Can Azerbaycan’dan başlayarak dost ve kardeş ülkeler başta olmak üzere dünya ülkelerinde de TEKNOFEST’i gerçekleştirmeyi hedefliyor ve bu doğrultuda çalışmalar sürdürüyoruz. Bu hedef ve çalışmalar sonucunda sadece ülkemizde değil küresel çapta bir teknoloji ve inovasyon şölenine dönüşecek olan TEKNOFEST, düzene karşı daha adil, toplum merkezli, eşitlikçi ve insanlık yararına emek verilen bir çerçeve sunmakta ve sunmaya devam edecek.”
5G teknolojilerindeki riskleri azaltmak yerli ve milli teknolojileri üretmekten geçiyor
Mehmet Fatih Kacır, “Dijital dönüşümün ve teknolojik gelişimin hızlanmasıyla birlikte haberleşme teknolojilerinin yalnızca ses iletimi için kullanılmadığı, veri ve multimedya tabanlı servisler tarafından kullanımının daha da arttığına şahit oluyoruz” değerlendirmesini yaparak “Mevcut haberleşme sistemlerine baktığımızda ise, dördüncü nesil haberleşme sistemleri bu alanda yetersiz kalmakta, yerini beşinci nesil sistemlere (5G) bırakmakta” dedi. Kacır, şu detaylara dikkat çekti: “Beşinci nesil haberleşme sistemleri, bize iyileştirilmiş/artırılmış veri hacmi ve kullanıcı tecrübeleri gibi insan ihtiyaçlarının yanında kitlesel makina-tipi haberleşmeye, düşük- gecikmeli ve yüksek güvenirlikli uygulamalara imkân sağlayacak altyapıyı da sunuyor. 5G teknolojilerinin altyapı sağlayacağı nesnelerin interneti uygulamalarıyla da sadece insanların değil milyarlarca cihazında birbirleriyle konuştukları, bilgi paylaşımı yaptıkları bir dünyaya geçeceğiz. Kişisel, ticari, kamusal ve ulusal güvenlikle alakalı her türlü verimizin üzerinden geçtiği ve işlendiği/işleneceği bir teknolojiden bahsediyoruz. Böylesine stratejik bir altyapı doğası itibarıyla kişisel verilerin erişimi, paylaşılması ve korunumu için yeni ve kalıcı riskler üretiyor olacaktır. Bunlara karşı hem kişisel hem kurumsal hem de ulusal tedbirler almamız gerekecektir. Bu riskleri minimize etmenin yolu ise en temelde bu teknolojileri yerli ve milli imkânlarla üretmekten geçmekte. İşte bu nedenle de 5G teknolojilerini yerli ve milli imkânlarla geliştirmeye büyük önem veriyoruz. ‘Uçtan Uca Yerli Ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ ise bunun en büyük kanıtıdır.”
‘Uçtan Uca Yerli Ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’nin destek kapsamındaki bütçesi 141 Milyon TL
‘Uçtan Uca Yerli Ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi’ ile Türkiye’nin dünyadaki konumunu ileri götürebilecek potansiyeli taşıyan yeni 5G teknolojilerinin ve uygulamalarının geliştirilmesini hedeflediklerini kaydeden Kacır, bu kapsamda; ‘Veri Aktarımı için 7/13 GHz Radyolink Sistemleri, 5G Çekirdek Şebeke Yazılımları, Ağ Fonksiyonları için Sanallaştırma Altyapısı, 5G Radyo Erişim Şebekesi, 5G Baz İstasyonu, 5G Şebeke Yönetim Yazılımları’ bileşenlerinin ‘KOBİ, Sanayi ve Üniversite’ iş birlikleri içerisinde yerli ve milli olarak geliştirilmesine yönelik faaliyetler gerçekleştirdiklerini vurguladı. Kacır, projenin destek kapsamına alınan toplam bütçesi yaklaşık olarak 141 Milyon TL olup bugüne kadar paydaşlara 89,3 Milyon TL ödeme yaptıklarının altını çizerek konuşmasını şöyle sürdürdü: “Projede 17 ortak bulunuyor. Bunlar arasında hem teknoloji üreten firmalar hem de üretilen teknolojiyi kullanacak firmalar (Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom) birlikte çalışmakta. Bu kapsamda teknoloji, üniversitelerin ve araştırma merkezlerinin (Boğaziçi, ODTÜ, TOBB, Medipol Ünv., Abdullah Gül Ünv., Çankaya Ünv., İzmir Yüksek Teknoloji Ens., THK Ünv. ve TÜBİTAK BİLGEM) destekleriyle proje ortakları tarafından geliştirilmekte. Projeye ortak olan 3 operatör de hem teknolojik olarak sistemin gereksinimlerini tarif etmekte hem de projede geliştirilen teknoloji ve ürünleri nihai kullanıcılar olarak doğrulama ve geçerlemesini yapmakta. Proje fikir aşamasından itibaren haberleşme alanında düzenleyici ve denetleyici otorite olan BTK tarafından da destekleniyor ve izleniyor. Proje çıktılarının hayata geçirilmesi noktasında ise Bakanlığımız; Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve BTK ile birlikte üst düzey katkı sağlamakta. Haziran 2021’de gerçekleştirilen demolar kapsamında 5G projesi kapsamında geliştirilen özgün yerli ve milli ürünlerimiz; operatörlerimizin mevcut 4,5G sistemleriyle teknoloji tedarikçisi Ericsson, Huawei ve Nokia gibi firmaların operatörlerimizin tesislerinde kurdukları demo/test 5G altyapılarıyla entegrasyonu sağlanarak başarıyla test edildi. Bu projeyle birlikte 5G teknolojisine geçişte, yerli ve milli ürünlerimizi, teknolojilerimizi kullanıyor olacağız. Böylelikle de, ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ yolculuğumuzda kritik teknolojileri yalnızca kullanan değil bunları üreten ülke olma hedefimize bir adım daha yaklaşacağız.”
Hedefimiz; imalat sanayinin milli gelirdeki payını 2022’de yüzde 20,20’ye çıkarmak
Kacır, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından paydaşların da katkılarıyla, dijitalleşen dünyada, pazar değil, yüksek teknoloji ve katma değer üreten öncü Türkiye için, Eylül 2019’da ‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’ni yayımladıklarını hatırlatarak stratejinin; ‘Yüksek Teknoloji ve İnovasyon’, ‘Dijital Dönüşüm ve Sanayi Hamlesi’, ‘Girişimcilik’, ‘Beşerî Sermaye’ ve ‘Altyapı’ olmak üzere 5 ana bileşenden oluştuğunu dile getirdi. “Stratejimizle; ülkemizi sanayi ve teknoloji alanlarında 2023 hedeflerine taşımayı amaçlıyoruz” vizyonunu paylaşan Kacır, “Bu vizyonla; 2022 yılı için hedeflerimizden bahsetmek isterim” dedi. Mehmet Fatih Kacır, şunları vurguladı: “Sanayi ve teknoloji hedeflerimizin başında imalat sanayimizin milli gelirdeki payını yükseltmek geliyor. Hedefimiz; imalat sanayinin milli gelirdeki payını 2022 yılında yüzde 20,20’ye çıkarmak. Bu ise daha yüksek katma değerli daha yüksek teknoloji seviyesine sahip ürünleri dünyaya rekabetçi şekilde ihraç edebilmekle mümkün. İşte bu nedenle de, imalat sanayi ihracatında orta-yüksek ve yüksek teknoloji ürünlerin payını 2022’de sırasıyla yüzde 40,80 ve yüzde 4,7’e çıkarılmasını amaçlıyoruz.”
Ar-Ge’ye bugünkünden daha çok pay ayırmak zorundayız
Türkiye’de bugün 1500’ün üzerinde Ar-Ge ve tasarım merkezi, 80’in üzerinde teknopark, 7000’den fazla araştırma geliştirme odaklı çalışan şirket bulunduğuna dikkat çeken Mehmet Fatih Kacır, “Bu altyapılarda 42 binden fazla Ar-Ge projesi tamamlandı, 12 binin üzerinde Ar-Ge projesi hâlen sürdürülmekte. Hedeflerimiz doğrultusunda, Ar-Ge’ye bugünkünden daha çok pay ayırmak zorundayız. Bugün yüzde 1,09 seviyesinde olan milli gelirdeki Ar-Ge’nin payını 2022 yılında yüzde 1,6 seviyesine çıkarmış olacağız. Bugün 199 binin üzerinde Ar-Ge personeli sayımızı 2022’de 280 bin seviyesine yükselteceğiz” dedi. Kacır, “Küresel Ar-Ge liderliği sıralamasında hâlihazırda ilk 2500 firma içinde 3 firmamız bulunuyorken 2022 yılında bu sıralamada en az 15 Türk firmasının bulunmasını hedefliyoruz” diyerek konuşmasının sonunda şunları vurguladı: “Hâlihazırda 6 olan Turcorn sayımızı 2023 yılına kadar 10’a çıkaracak destek programlarını ve projelerini hayata geçirmek de aynı şekilde 2022 hedeflerimizden. Bu hedeflere ulaşarak sadece sanayi ve teknolojide değil, bütüncül bir atılım için gerekli tüm alanlarda gelişimi tetikleyeceğiz. ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ vizyonuyla tam bağımsız ve müreffeh bir ülke olma hedefimize bir adım yaklaşacağız.”