HDMI kablosu demek hoşuma gidiyor ama…
Uykusuz yazarlarından Fırat Budacı ile sosyal medya ve dijitalleşmenin mizaha olan etkisini, teknolojiye bakış açısını konuştuk.
Yasemin Saygı
Asıl mesleği diş hekimliği olan Fırat Budacı’yı Uykusuz Dergisi ile tanıdık. Aslında tam bir “bizim bir arkadaş var” hikayesiyle yazmaya başlayan Budacı, çizer Yiğit Özgür ile askerlik arkadaşı ve bir başka Uykusuz çizeri Uğur Gürsoy ile de çocukluk arkadaşı.
Asıl mesleği olan diş hekimliğinin bütün gününü aldığını söyleyen Fırat Budacı, bunca yoğunluğunun arasında gündemi de oldukça yakından takip ederek Uykusuz’daki köşesinde gündemin en sıcak konularına yer veriyor. Bu kadar koşturmayla dolu hayatının içinde gündemi nasıl takip ettiğini sorduğumuz Budacı şunları söylüyor:
“Bütün gündemi haber siteleri ve sosyal medyadan takip ediyorum. Bu kolay ulaşım coşkusu sayesinde çoğu insan gibi sadece pazar günleri basılı medya okumaya başladım. Pazar günleri Hürriyet Pazar’ı elimde tutmazsam eksiklik hissediyorum.”
Sosyal medya mizah dergilerinin tirajlarını etkiliyor
Daha önce sosyal medyanın mizahçılar üzerine etkisini konuştuğumuz Selçuk Erdem, bir çizer olarak gönlünün rahat olduğunu, zira 140 karakterlik bir karikatür olmadığını dile getirmişti. Yazarlar içinse durum biraz farklı. Sosyal medya ile ilişkisinden söz eden Budacı, gündemi çoğunlukla sosyal medyadan takip etmesinin yanı sıra bir mizah yazarı olarak sosyal medyayı konu üretebilmek açısından oldukça verimli buluyor. Budacı, sosyal medyanın basılı mizah dergilerine olan etkisini de değerlendiriyor:
“Sosyal medya, faydalanmak ve konu üretebilmek açısından epey verimli bir alan. Bunun yanında sosyal paylaşım sitelerinin yoğun ve anlık mizah üretimi insanların ihtiyacını karşılıyor gibi görünüyor. Mizah dergilerinin basılı olarak alınmasını dolayısıyla tirajları etkileyen bir durum bu. Bu tip konularda ‘yazılı basın bitti, devir dijital devri’ gibi öngörülerde bulunanlar genelde bilişim dünyasına sonradan bulaşmış, ‘zamanın ruhunu yakalamak lazım’ hevesindeki yaşlı kafalardan oluşuyor. Bu dünyanın içinde, ‘çağın gereği bu’ zorunluluğuyla değil de gerçekten var olanlar bu tip büyük laflar üretmeye ihtiyaç duymuyor. Dijital yayın elbette yaygınlaşacak ama basılı yayın da (kitap falan da düşünülürse) uzun bir süre daha, nostaljik bazı gerekçeler öne sürerek yaşamaya devam edecek ve alıcısını bulacak. Bu konuyu çok düşünmenin bir manası yok bence. Olacağına varır…”
Sosyal medyada yasaklama olacağını sanmıyorum
Sosyal medya dışında teknoloji ile pek de arası olmadığını ifade eden Budacı, sözlerini şu şekilde sürdürüyor:
“Teknoloji ile bilgisayarda yazı yazmak ve gündem takibi dışında çok aktif bir kullanıcı değilim. Teknoloji konusunda pek hevesim yok. Bilgisayarım dışında teknolojiyle çok yüz yüze gelmiyorum. Bilgisayar sorun çıkardığında bazı bilgilere maruz kalıyorum ama sorun çözüldüğünde hiçbir şey öğrenemeden pırıl pırıl, bomboş bir kafayla eski hayatıma dönüyorum. Teknolojinin ürettiği kavramlara yabancıyım. Ses olarak ‘HDMI kablosu’ demek hoşuma gidiyor ama o kablo bende yok.”
Özellikle son dönemlerde sosyal medyadaki düzenleme ve kısıtlama girişimlerini de değerlendiren Budacı, şunları söylüyor:
“Hükümetin kısıtlama yoluyla kendi rahatlığını sağlayabileceği düşüncesi tamamen cahilce bir girişimdi. Fakat sonra hükümet, yasakları konusunda ısrarcı olsa da sosyal medyaya dışarıdan değil de içeriden müdahale etmenin daha geçerli bir yol olduğunu anladı. Sosyal medya için bir ordu oluşturdu. Bugün muhalif paylaşımlar kadar yandaş paylaşımlar da var. Hükümet, yasaklar konusunu daha da abartırsa kendi sosyal medya ordusunu da engellemiş olacağından, bundan sonra yeni yasaklamalar olacağını sanmıyorum. Yine de büyük laf etmiş olmayayım. Baştakinin anlık öfkesine bakar bu işler. Mantık gerekmez.”
Kaç yıl oldu?
Fırat Budacı, “Kaç Yıl Oldu?” köşesinin bir benzerini teknoloji ile harmanlayarak BThaber okuyucuları için derledi.
- ABD'de yaşayan bir çift yeni doğan çocuklarına “Hashtag Jameson” adını koyalı 2 yıl,
- Siirt Valisi Ahmet Aydın, Obama'ya durup dururken, “I'm from turkey, I'm governor in Siirt, I like you. Your Life and President is very successful. I hope, I will be like you,” tweeti göndererek işgüzarlıkta okyanusu aşalı 2 yıl,
- “Mobil modem” için “Bilgisayarın yan tarafına takılan zımbırtı, adı aklıma gelmedi…” diyen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, ‘çevrim içi bilgi dağıtımı’ anlamına gelen “bulut bilişim”i anlatmaya çalışırken de aklına bir şey gelmeyince, “Bu bilişime fazla kafayı yorarsan sıyırırsın… Hikmetini fazla şey yapmamak lazım,” diyerek bahsi kapatalı 3 yıl,
- Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Tayfun Acarer, “Bazen sunumlarda falan görüntü indirirken ödüm patlıyor. Düşünün bütün salon seyrediyor. Kaç kişinin başına geldi bu. Bir anda bir porno!” sözleriyle internet sansürünü savunalı 3 yıl,
- Kuzey Kore, Facebook’ta hesap açarak cinsiyetini “erkek”, ilgi alanını “erkekler”, aradığını ise “arkadaşlık ve çevre edinme” olarak ayarlayalı 4 yıl,
- Electronic Arts şirketi, bir hafta içinde 600 bin oyuncuya ulaşan “Battlefield 1943” isimli oyun için, “Oyuncularımızın bir hafta içinde 43 milyon ölüme ulaşması bizi çok heyecanlandırdı,” açıklamasını yapalı 5 yıl,
- Finlandiya'da motosiklet kazası geçiren bir bilgisayar programcısı kopan parmağının yerine ucunda USB bulunan bir protez taktıralı 5 yıl,
- İnsansı robot ASIMO, kendisiyle el sıkışan Tayyip Erdoğan'ı, “Beraber yürüdük biz bu yollarda” şarkısıyla uğurlayalı 10 yıl,
- Sahip olduğu ilk cep telefonunu “çalışmıyor” gerekçesiyle PTT’ye gönderen TBMM Başkan Vekili Mustafa Kalemli PTT’den, “Telefona kart takılması gerekiyor,” cevabını alalı tam 20 yıl,
- İlk Türk bilgisayar virüsü MUMCU ortaya çıkalı 21 yıl,
- II. Abdülhamit, Japon İmparatoru Meiji’ye kollarını açıp dönerek ezan okuyan ve yarım metre yürüyebilen “Alamet” isimli bir robot hediye edeli tam 125 yıl olmuş.