Hedef; uluslararası başarılı şirketler yaratmak
ODTÜ Teknokent’in Ankara’daki emsalleri arasında önemli bir yere sahip olduğunu belirten ODTÜ Teknokent Genel Müdürü Mustafa İhsan Kızıltaş’a göre, Ankara birçok başarılı üniversiteyi barındırarak, bir ‘bilim kenti’ olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Üniversite-sanayi işbirliğinin Ar-Ge çalışmalarına önemli etkisi olduğunu da hatırlatan Kızıltaş, ODTÜ Teknokent içinde birçok çalışmaya, yarışma ve destek programına evsahipliği yaptıklarını vurguladı. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği’nin de başkanlığını yürüttüğünü söyleyen Kızıltaş, Teknoloji Yatırımcıları Derneği’nde yatırımcılar ve girişimcileri buluşturduklarını ifade etti. Kızıltaş’la teknokentlerin ulaştığı yapı, ODTÜ Teknokent’teki uygulamalar ve planlarıyla ilgili görüştük:
» Türkiye’deki teknokentlerden yola çıkıp Ankara teknokentleri ve ODTÜ Teknokent’in bunlar içindeki yerini konuşabillir miyiz?
Türkiye’de teknokentlerle ilgili çalışmalar aslında 1980’lere kadar gidiyor. Bu çalışmaların temelinde de DPT ve ODTÜ olduğunu, Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın da bu kapsamda çalışmaları bulunduğunu görüyoruz. Bu çalışmaların birbirini tetiklemesi sonucunda Dünya Bankası’nın alt örgütlerinden bir tanesine fizibilite çalışması yaptırılıyor ve çalışmada şu ortaya çıkıyor: Türkiye’de yeteri kadar teknoloji şirketi yok. O nedenle önce yeni teknoloji şirketlerinin yaratıldığı kuluçka merkezlerinin açılması gerekir. O çalışmanın akabinde elde edilen başarı çerçevesinde teknoparkların geliştirilmesi daha uygun olacaktır. Bu kapsamda da KOSGEB-üniversite işbirliğinde TEKMER kurulmaya başlanıyor. Kuluçka merkezleri kurmak ana hedefi altında ilk iki TEKMER 1992 yılında ODTÜ ve İTÜ’de kuruluyor ve hizmete başlıyor. ODTÜ-TEKMER de ODTÜ Teknokent’in aslında temelde ilk adımı. Daha sonra yine Türkiye’deki teknokent gelişimi, büyük oranda ODTÜ Teknokent’in gelişimiyle birlikte yürüyor. 90’lı yılların ikinci yarısında TEKMER’de elde edilen başarının da sonucu olarak teknokent kurma aşamasına geldik. İkizler binasının 2000 yılının Temmuz – Ağustos ayında hizmete girmesiyle aslında ODTÜ Teknokent de hizmete başlamış oldu, ama 2000 yılının ortasında ne yazık ki daha Türkiye’de teknokentlerle ilgili gerçek anlamda bir yasal düzenleme bulunmuyordu. Yasal düzenleme olan Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yasası, 2001 yılında yürürlüğe giriyor, yönetmeliği de 2002’de yürürlüğe sokuluyor. Bu tarihten itibaren de Türkiye’deki teknokent sürecinin hızlandığını görüyoruz. Şu anda geldiğimiz noktada; 47 tane Bakanlar Kurulu kararıyla onaylanmış teknokent var. Bunların 32 tanesi faaliyette, geri kalanı kurulma aşamasında. Ankara’da 5 tanesi faaliyette, 6’ncısı Ankara Sanayi Odası’nın (ASO) teknoparkı ve daha hizmete girmedi.
» Neden Ankara?
İki sebebi var diye düşünüyorum. En temeli Ankara’da şu anda 20 üniversite var. ODTÜ, Bilkent, Hacettepe, Gazi ve Ankara Üniversitesi olmak üzere özellikle çok başarılı beş üniversite Ankara’da. Tüm bu üniversitelerin Ankara gibi bir coğrafyada olmasının çok önemli bir katkı verdiğini düşünüyorum. Ankara bu üniversitelerin de katkısıyla bir bilim kenti olmaya başladı. Onun dışında Bakanlıklar’ın, Milli Savunma Bakanlığı’nın yer alması, savunma sanayinin de burada gelişmesi önemli bir faktör. Teknokent dediğimizde; bilgiyi üretecek üniversiteye ve bilgiyi teknolojiye çevirecek sanayiye ihtiyaç var. Sanayinin de ‘Ar-Ge odaklı’ sanayi olması lazım. Ankara’da 5 teknokentte yaklaşık 800-850 şirket var ve 9 bin kişi çalışıyor.
Diğer taraftan, aslında İstanbul’da da önemli bir potansiyel var. Ama İstanbul’da belli şeyleri organize etmek de daha zor. Ankara’da bunların hepsi daha yakın coğrafyada yoğunlaşmış durumdayken İstanbul’da daha dağınık. Bu da belli şeyleri örgütlemeyi güçleştiriyor. Bir taraftan da İstanbul’da süreçler çok daha hızlı, şirketler orada teknolojiye derinleşmeye odaklanmaktansa, hemen ticari getiri elde etmeye odaklanıyorlar. Bu da İstanbul’un çok hızlı, dinamik ve para kazanan yer olmasını sağlıyor. Ama bu durumun da, derinleşme olmadığı için de uluslararası başarılı işler çıkmasını engeller boyutu var. Ankara’da ekonomik yaşam İstanbul’a göre daha yavaş. Diğer taraftan, hem önemli araştırma kuruluşları, üniversiteler var, hem bunları destekleyen bakanlıklar, devlet kuruluşları var. O çerçevede de şirketler daha fazla Ar-Ge’ye odaklanıyor ve daha fazla Ar-Ge desteği alıyor, aldıkları desteklerle teknolojide daha fazla derinleşiyorlar. Son 1-2 yıldır diyoruz ki; Ar-Ge çok önemli, orada belli bir aşamaya geldik, artık onu da artırarak sürdürmek için Ar-Ge ile elde edilen sonuçların teknolojik ürüne ve ekonomik değere dönüşmesi için çaba sarfedelim noktasına geldik, bu çerçevede çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.
» ODTÜ Teknokent’e gelirsek.
ODTÜ Teknokent olarak 20 binada, 280’den fazla teknoloji şirketinin yer aldığı yaklaşık 4 bin kişinin çalıştığı bir teknokenti oluşturuyoruz. 280 şirketin yarısından fazlası ilk defa ODTÜ Teknokent’te kurulmuş şirketler. Bugüne kadar 500’ün üzerinde farklı hocamızın, 850-900 projede teknokent şirketleriyle işbirliği yapması bizim için önemli bir başarı. Biz teknokent dediğimizde dört başlığı çok önemsiyoruz: İlk başlık; üniversite-sanayi işbirliği, en temel görevlerinden hatta başlıcası bu. İkincisi; şirketler arası işbirliği, şirketlerin birbiriyle işbirliği yapıp kümeleşerek, sinerji yaratarak daha başarılı işler üretmesi. Üçüncüsü; bunun sürdürülebilir hale getirilmesi. Dördüncüsü ise vizyonla ilgili: Her başlıktaki çalışmaların en temel hedefi, uluslararası başarılı teknoloji şirketleri ve uluslararası başarılı teknolojiler çıkarmak. Uluslararası pazarlara açılmayla ilgili bakış açısı ve programlar yine bir teknokentin en temel olmazsa olmazı. ODTÜ Teknokent Stratejik Planı oluşturduk. ODTÜ Teknokent’te ciddi birikim var ve sonuçlar da çıkmaya başladı. Stratejik Plan çerçevesindeki en temel hedefimiz 2020 yılına kadar ODTÜ Teknokent’te uluslararası başarılı teknoloji şirketlerinin sürekli olarak çıktığı bir ekosistem yaratmak ve bunu olgunlaştırmak.
Sürekli yeni şirket yaratıyoruz
Yeni Fikirler Yeni İşler yarışmamız var. Bu; Türkiye’nin teknoloji alanında şirket yaratmayla ilgili en eski ve en olgun ön kuluçka programı ve yarışması. 2005’ten beri sürdürüyor ve şirket yaratıyoruz. Yarışmada birinci olanlara para desteği veriyor ve şirketleştiriyor, ofis veriyor, kuluçkada 2-3 yıl kalıp kendi ayakları üzerinde durduktan sonra Teknokent ekosistemine kabul ediyoruz. Bu kapsamda 16-17 şirket oldu ve bunu büyütmek istiyoruz. Başka bir ön kuluçka merkezi de; ATOM – Animasyon Teknolojileri ve Oyun Geliştirme Merkezi. Başarılı olanları yine Teknokent’e alıyoruz. Bir de yeni kurulan şirketleri desteklediğimiz kuluçka programlarımız var ve ODTÜ Mikro Elektronik Mekanik Sistemler Araştırma ve Uygulama Merkezi (MEMS) onlardan biri.
Türkiye’nin en büyük özel sektör Ar-Ge merkezi açılıyor!
Bu arada, Türk Telekom’la birlikte telekomünikasyon üzerine bir kuluçka merkezi kurmayı planlıyoruz. Türk Telekom, büyük bir Ar-Ge merkezi yatırımı yapıyor ODTÜ Teknokent’te. Bu, 2013 başında hizmete girecek ve Türkiye’nin en büyük özel sektör Ar-Ge merkezi olacak 17 bin metrekare ile. Ayrıca, tüm girişimcilik programlarını tek bir çatı altında toplamak üzere Girişimcilik ve İnovasyon Platformu diye bir yapı oluşturduk. Girişimcilik Akademisi kuruyoruz. Bir diğeri de; TechnoJumpp diye yeni bir program başlatıyoruz. En temel görevlerimizden bir tanesi de üniversite-sanayi işbirliği ve Savunma Sanayi İçin Araştırmacı Yetiştirme Programı’nı (SAYP) başlatıyoruz. ODTÜ Teknokent’te öncelikli birkaç alanımız var: Savunma sanayi, bilişim telekomünikasyon ve teknoloji tüketici ürünleri. Burada büyük şirketlerin Ar-Ge merkezleri ve birimleri bulunuyor. Geçtiğimiz bir yıl içerisinde Silikon Vadisi’nden iki şirket geldi, yurtdışına gitmiş, sonra kendi şirketini kurmuş, başarıya ulaşmış, büyüme perspektifi olan Türklerin şirketleri bunlar. En temelde aslında biz, ekosistem yaratmaya çalışıyoruz. O ekosistem oluştu, ama özellikle dünyada teknolojik gelişmenin yoğun olduğu ve dünya çapında bilinen başarılı markaların çıktığı ekosistemlerin en temel değerinin paylaşma ve işbirliği kültürü olduğunu görüyoruz. Ankara’daki tüm teknokentler arasındaki işbirliğini geliştirmek üzere TechAnkara projesi hayata geçirildi. Bu oluşum; daha çok ve daha başarılı uluslararası teknoloji şirketlerinin çıkmasına olanak sağlayacak. Ankara dünya çapında teknolojinin başkentlerinden bir tanesi olacak, Türkiye teknolojiyle anılan bir ülke olmaya başlayacak. Bu kapsamda da 2010 yılında Türkiye’deki tüm teknokent yönetimlerinin bir araya geldiği Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği’ni kurduk.