Hem kurumsal hem bireysel önceliğim Ar-Ge
Ar-Ge faaliyetlerine verdikleri kapsamlı desteğe dikkat çeken Vakıf Katılım Bankası CIO’su Mehmet Bütün, bu çalışmalarda bizzat yer aldığının da altını çizdi.
Dell Technologies katkılarıyla düzenlenen 30’ with CxO dijital etkinliğinde BThaber Gazetesi editörü Handan Aybars’ın konuğu, Vakıf Katılım Bankası CIO’su Mehmet Bütün oldu. Bankacılık sektörünün dönüşümü ve pandeminin bu dönüşümdeki etkisini değerlendiren Mehmet Bütün, girişimciliğe ve inovasyona gerek kurumsal gerekse bireysel olarak verdikleri önemin altını çizdi.
Dijital bankacılık, pandeminin de etkisiyle nasıl bir gelişim sergiliyor?
Dijital bankacılık artık her şeyi kapsıyor. Dijital bankacılığın eskiden organizasyonlardaki yeri Alternatif Dağıtım Kanalı (ADK) şeklindeydi. Şimdi ise tüm bankacılık hizmetlerinin verilebildiği bir nokta söz konusu. Bankacılık işlemlerimizin yüzde 85’inden daha fazlası dijital kanallarımızdan gerçekleşiyor. Sadece dijital mecralarda varlığını sürdüren ve operasyonlarını yapan firmalar da var. Pandemi şartları ve regülasyondaki gelişmeler aynı dönemde gerçekleşti. Bu da dijitalleşme hızını artırdı. Son 2 yılda, belki de 5-6 yılda geleceğimiz noktayı zorunlu dahi olsa kat ettik. Temassız işlemlerdeki artış dikkat çekici.
Minimum temasla günlük hayatı yürütme çabası temassız işlemlerin de katmanlı bir şekilde büyümesini sağladı.
Çok doğru. Bu durum QR ödemeleri gibi ödemeler alanında bilinen bir mesele; ama ATM, fiziksel bir kanaldan QR işlemlerini yapabilmek gibi işlem setleri de zenginleşti. ATM yanına giderek ATM’ye dokunmadan işlemlerinizi yapabilmekten bahsediyoruz. Bunlar da hacim olarak ciddi arttı. Regülasyon kapsamında; uzaktan müşteri edinimi, kimlik tespiti artık yüzde 100 dijital kanallar üzerinden gerçekleştirilebilen işlemler. Zaten olacaktı; ama pandemi süreci hızlandırdı. FAST adı verilen anlık EFT, para transferleri işlemlerinin artık 7/24 kesintisiz bir şekilde yapılması söz konusu. Bu, Kolay Adresleme Sistemi (KOLAS) ile birlikte hayatımıza girdi. Bir IBAN’a gerek duymaksızın size bir e-posta, TC kimlik numarası üzerinden doğrudan bir para gönderimi sağlanabiliyor. Siz TC kimlik numaranızı bankadaki hangi hesabınızla eşleştirmişseniz, o IBAN ile eşleşmesinden dolayı hesaba para girişi/çıkışı bildirimlerini de alarak kullanıyorsunuz. Tek şifre ile tüm kanallardan yalın hizmet dönemi başladı. Tek şifrenin yönetimi de kolay hale geldi. Kamu kurumlarıyla entegrasyon işlemleri de bu dönemde regülasyonlardan bağımsız olarak arttı. Türkiye Noterler Birliği ile entegrasyonlar tamamlandı. Örneğin; araç alışı/satışı durumunda para transferleri daima bir sorundur. Gerçekleştirilen entegrasyonla artık alıcı ve satıcıyı bankanın garantörlüğünde birleştirmeye başladı. Her şey online. Birçok kamu ve kuruluşla entegrasyonlar devam ediyor. Her şey e-Devlet ile de birleşiyor.
CIO’nun yönetim kurulundaki yeri nasıl gelişiyor?
Sektör fark etmeksizin teknolojinin etkisi arttı. Teknoloji ile işlerin dönüşmeye başladığı dönemleri yaşadığımızdan dolayı kurumların, insanların bunu odağına alması lazım. Teknolojiyi yönetenler, CIO’lar, CTO’ları bu anlamda kurumların içerisinde ekstra roller olarak görüyorum. Dünyayı yerinden sarsan işlerin altında yeni nesil teknolojilerin, inovasyonun yattığını görüyoruz. Artık CIO’ların daha proaktif olması gerekiyor. CIO’lar, teknolojiyi yönetenler aktif olacak; ama onun karşılığında bilgi alışverişinin de sağlıklı yapılabilmesi lazım. Kurumların ticari ve operasyonel stratejilerinin temelinde teknoloji ile büyüme vizyonu olması önemli. Ne iş yapılırsa yapılsın, tabanda teknolojinin düşünülmesi gerekiyor. Çünkü büyümenin temelinde teknoloji, veriyi iyi okuyabilme, analiz edebilme, kararları entegre edebilme, hedef müşteri kitlesine zaman-mekan bağımsız şekilde bütünleşik hizmetleri ulaştırabilmek kritik hale geldi. Son dönemde teknolojiyi yöneten üst düzey yöneticilerin de daha büyük sorumluluklar aldıklarını gözlemliyoruz. Teknolojiyi yönetenlerin, CIO’ların görevi ne olursa olsun işi anlaması lazım. Bizler de bu anlamda kendimize yatırım yapıyor, yapmaya devam ediyoruz. Tüm süreçleri çok iyi anlamak gerekiyor.
Müşteri ilişkilerinin dönüşümünden bahsettik. Siz de öncesinde telekom, havacılık gibi son kullanıcıya ulaşan sektörlerde önde gelen şirketlerde görevler yaptınız. Deneyimleriniz ışığında günümüzün teknoloji kullanıcı profilini çizer misiniz?
Önemli sektörlerde güzide firmalarda çalışmak benim için ayrıcalık oldu. O açıdan kendimi şanslı hissediyorum. İşimiz teknoloji olduğu için farklı sektörlerde bulunmak doğal olarak farklı bakış açılarına sahip olmanızı sağlıyor. Geriye dönüp baktığımda çalıştığım sektörlerde hep iyi ve aktif bir müşteri olduğumu gördüm. Önemli işlere mutfaktan çıkmadan bakarım, onları denerim, onlara geri bildirim veririm. Müşteri; anlaşılmayı, proaktif yaklaşımı, dikkate alınmayı, optimum şekilde şartların elverdiği ölçüde problemlerinin çözülmesini ister. Yıllar önce okuduğum bir kitaptan aklımda kalan bir vurgu var: Bir insana verilebilecek en büyük ceza; onu umursamamak, yok farz etmektir. Dolayısıyla burada iyi niyetli olunsa bile müşteriye dikkatli olunduğunun gösterilmesi gerekiyor. Bu noktadaki iletişimin çok sağlıklı yapılması gerekiyor. Kurumların işlerin normal akışında olmayan noktaları da dikkate almaları gerekiyor. Normal akış haricinde işlerle karşılaşan kurumlar olabiliyor. Bu durumlarda neyi, nasıl yöneteceğimizi bilmek kritik. Zira bunlar müşteri deneyimini etki eden unsurlar. Müşteri, her segmentte alternatiflerini bulabiliyor. Çünkü tükettiği hizmetin farklı alternatifleri her zaman oluşuyor. Sadakat yönetimi ve CRM sistemlerinin sahadaki hizmet ile operasyonel destekle bütünleşmemesi büyük problem. Analitik yetkinlikleriniz çok gelişmiş olabilir. Tutundurma, yeni müşteri kazanımı gibi alanlarda çok iyi teknikler geliştirmiş olabilirsiniz. Ama bunları sahada doğru zamanda doğru bir operasyonel destek ile bütünleştirmediğinizde konu sizin yetkinliğiniz halini alıyor. Deneyim bütünleşik. Dijital ve fiziksel kanal, operasyonel destek, satış ve satış sonrası destek gibi başlıklar birbirine bağlı döngüler. Dijital deneyim kendi başına bir şey ifade etmiyor. Ben size dijital üzerinden çok güzel bir sigorta veririm; ancak siz kaza yaptıktan sonra bana ulaşamazsanız, gerekli desteği o an alamadığınızda dijital deneyimin bir anlamı kalmıyor.
Vakıf Katılım’ın bilgi teknolojileri, dijital bankacılık öncelikleri nasıl şekilleniyor?
5 yıllık çok genç bir kurumuz. Kurum olarak öz sermayemizi ve aktif büyüklüğümüzü sürekli artırıyoruz. Bu, öngördüğümüzden daha iyi bir performansla gerçekleşiyor. Buna bağlı olarak yeni müşterilerin hızlı bir şekilde kazanılması, mevcut müşterilerin tutundurma ve çapraz büyüme hedeflerimiz var. Ticari, KOBİ, kurumsal, perakende bankacılık olarak olaya dört ana kolda bakıyoruz. Tabana yaygınlık, verdiğiniz hizmetlerin bilinirliği gibi onlarca etkene bağlı. Günümüzde teknolojinin yardımıyla eskiden geçirdiğimiz süreleri geçirmiyor, daha önceki kazanımları, çok daha hızlı bir şekilde kazanabiliyoruz. Ancak kayıplar da benzer şekilde daha hızlı gerçekleşiyor. Teknoloji yatırımlarımızı müşteri ihtiyaçları ve stratejik önceliklerimize göre şekillendiriyoruz. Son 2 yılda bazı teknoloji programlarımızı revize ettik, bazı dönüşüm programlarımızı başlattık. İş zekası, kurumsal veri ambarı, RPA gibi tümü somut örnekleri olan hususlar. Örneğin; aktif olarak çalışan 8 robotumuz var. DevOps, API bankacılığı yapıyoruz. API portalımız da hayata geçecek. Bizde veri yönetişimi ve regülasyon çok kritik konular. Şahsen, ödeme alanında çok büyük yenilikler de bekliyorum. Ödeme sistemlerinin dönüşümü Vakıf Katılım olarak önemli başlıklarımızdan biri olacak. Altyapı dönüşümlerimiz, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerimiz, gelişen finans ve bankacılık entegrasyonlarımız var. Kanallara ve ödeme teknolojilerine yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Peki ya temasız ödemeler?
Temassız ödemeler kapsamında; bu sene mobilde POS ödemesini de çıkarttık. Cep telefonları NFC teknolojisi ile dokunmatik, temassız bir şekilde sanal POS’a çevriliyor. Bu ürün, Android tabanlı telefonlarda çalışan, sahada çok farklı sektörlerde onlarca müşterisi olan bir ürün. Bursa Belediyesi’nde var, taksicilerde var. Herhangi bir yerdeki mevcut bir POS’tan aşağı kalır yanı yok ve güvenlik anlamında ek özellikleri barındırıyor. Bu, işletmelerin bir takım alanlara yatırım yapma zorunluluğunu da ortadan kaldırıyor. Bugün bir POS almak istediğinizde mutlaka bir maliyetiniz oluyor. Bu maliyetleri ortadan kaldırmak, üye kuruluşlar ya da kişiler için önemli. Simitçiler de bizim hedefimiz. Onlara da teknolojik yetkinliği verebilmek istiyoruz. Siz de müşteriler olarak ödemelerinizi temassız, hızlı şekilde gerçekleştirebiliyorsunuz. Kamu bankaları arasında bu anlamda ilk finansmanı yapan Vakıf Katılım’dı. Bu yatırımlara devam edeceğiz. Uygulama modernizasyonları, hibrit bulut mimariler, DevOps gibi konular, başlattığımız dönüşüm konularından bazıları. Bunlara devam edeceğiz. İşlerlik kazandırmak istediğimiz disiplinlere daha fazla eğileceğiz. Veri merkezi tarafında devam ettiğimiz önemli yatırımlarımız var. Albaraka Türk, Vakıf Katılım ve Bilişim Vadisi önderliğinde Girişim Sermayesi Yatırım Fonu kuruldu. Ar-Ge şapkamız olduğu için bu konuda Sanayi Bakanlığı’ndan onayımız var.
Odağınızda başka neler var?
Ar-Ge faaliyetlerimize önem veriyoruz. İçinde bulunmak istediğimiz oluşumlarda da yer alıyoruz. Bu çalışmalarda bizzat yer alıyorum. Girişim Sermayesi Yatırım Fonu’nda aktif olarak yatırım komitesi üyesiyim. Önemli olan; girişimci ekosistemini desteklemek. Türkiye’den unicorn olabilecek scale-up’ların çıkması adına taşın altına elimizi koyduk. Olay sadece para vermek değil, aktif olarak tüm eforumuzu oraya veriyoruz. Teknogirişim GSYF de benzer şekilde devam ediyor. 2 yıldır yüzde 50 ortağıyız ve KT Portföy çatısı altında ortak kurduğumuz bir girişim fonu. Pek çok firmaya aktif olarak yatırım yaptık. Girişimcileri hem destekliyoruz, hem de ekosisteme yatırım yapıyoruz. Yatırım komitelerinde teknoloji trafiklerinde yönetici olarak yer almaya da devam ediyorum. Türkiye Açık Kaynak Platformu kurucu üyesiyiz. Platform, önümüzdeki dönemde de güzel işlere imza atacak. Dikeyde üzerinde çalıştığımız konular var. Türkçe doğal dil işleme, dönüşüm projeleri, Pardus yatırımları, açık kaynak teknolojilerini ticarileştirme, hayatımıza katabilme, bağımlılıklarımızı yönetebilmeye kafa yormaya devam edecek bir oluşum ve biz de bu oluşumun bir parçasıyız. Aynı zamanda 3 çocuk babasıyım. Özel hayatımızla iş hayatımız çok iç içe. Boş zamanlarımızda mümkün olduğu kadar aslan payını çocuklarıma ayırmaya gayret ediyorum. Onlarla kaliteli zaman geçirmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Pandemide, biraz daha dikkatli ve sağlıklı yaşamanın kıymetli olduğunu herkes anladı. Pandemi tamamen ortadan kalkmayacak; ama onu minimize edeceğimiz bir nokta olacak. 2021 ve 2022 yılının sosyal ilişkilerde de normalleşmeye dönebileceğimiz bir periyot olacağını düşünüyorum.