Her şey dijitalde mi?
Korona başımızda iken evde kalınca yazacak konu arıyor insan. Benimki her zaman olduğu gibi sadece masum fikir beyanı. Her eleştiriye hatta karşı görüşe açık. Hatam varsa öğrenirim belki de. Hatta yazanlara şimdiden teşekkürler.
Konunun uzmanlarına göre serbest büyütülen çocuklar daha yaratıcı ve ileride büyük buluşlara adım atma kabiliyetine sahipler.
Çoğunluğun düşündüğünden biraz farklı olarak küçük çocukların ebeveynleri 30 yaş ve üzeri gibiyse daha ziyade “ben yapamadım o yapsın” iç güdüsü ile daha özgür çocuklar geliştirmek istiyorlar, çocuklar görece daha serbest bırakılırken, yaşı küçük ailelerin çocukları daha disiplinli büyüyor diye bir tespitim var.
Batıdan gelen yeni çocuk büyütme metodu ise çok farklı. Bırak çocuk duvarı boyasın, yok istemiyorsa onu öpme, ona tam bir birey gibi davran filan. Bu yetiştirme tarzı her geçen gün beğeni ile artıyor, farklı büyüten aileler ise kınanıyor. Bizim yetiştiğimiz tarzdan çok uzak. Bizim yediğimiz tokatlardan, terliklerden eser yok.
Peki toplum ahlak değerleri eski yıllara göre ne durumda? Daha iyiye mi gidiyoruz? Batının önerdiği bu yetiştirme sistemi sonucunda daha düzgün nesilleri mi geliyor emin değilim. Dünyada bir ahlak çöküşü varsa, temelinde yatan sebepleri inceleyecek detaylı birikimim yok ama her geçen gün hırsızlığın, görmemişliğin, hayırsızlığın, büyüklere saygısızlığın arttığını da görüyorum.
Bu bozulmada batının bizi yönlendirmesinin etkilerini kabul etmemek mümkün değil. Alışkanlıklarımızın dışında çocuk yetiştirmek gibi hayatımıza yeni bir kavram sokmaya çalışıyorlar. Evden çalışma modeli.
Önce her şey dijitalde söylemini kazıdılar kafamıza. Buna alkış tutan genç kurumsal iletişimcileri görüyorum. Araştırın, hepsi yurtdışı eğitimli.
Batının toplumlara dayattığı sosyal medya ortamları zaten sosyalleşmeyi aldı götürdü. Sanal oyundaki arkadaşlarını gerçek sanan çocuklar ve sosyal medyada konuşanların dostlarıyla yüz yüze ve sık sık görüştüğünü sanmaya başladığını gördük. Bir yozlaşma adım adım ilerliyor yaşamın her dakikasında.
Şimdi Korona nedeniyle #EvdeHayatVar evde kalın deniliyor. Evet, bu hastalığın en büyük çaresi dışarı çıkmamak, ancak böyle mücadele edilebiliyor. Peki sonrası?
Ben komplo teorilerini sevmem, pek de yüz vermem ama bu virüsün bu işe yaradığını düşününce de kafalar karışıyor bir miktar.
Sokaklarda gezen şuursuzları saymazsak artık tam olarak sosyalleşmeden koptuk. Düne kadar sosyal medyayı eleştirip hatta dalga geçerken şimdi içine düştük. Ne sarıldığımız ne de iki laf ettiğimiz bir arkadaşımız var. Pardon iki laf ediyoruz haksızlık olmasın ya telefonda ya da görüntülü toplantı sistemlerinde.
Biz BTHABER Şirketler Grubu olarak ofisi kapatıp evlere çekildik. İş hayatımızı evden sanal ortamlardan götürmeye çalışıyoruz. Bütün çalışmalarımızı dijital ortamlara taşıdık, artık bilinen o güzel etkinliklerimizi aynı güzellikte dijital ortamlarda yapacağız. Paneller ve sunumlar fiziksel özelliklerinden hiç değer kaybetmeden ve aynı etkiyle dijital olacak, dergilerimiz ve BThaber gazetemiz kağıtta çıkmaya devam edecek ama dijital ortamlardan okunması için de daha fazla bütçe ayırıp pazarlamasını yapacağız.
Gözün aydın batı, artık her şey dijitalde, artık sosyal medya dışında sosyalleşmiyoruz, ne sizin 5 çayları var artık, ne bizim akraba ziyaretleri, siz kazandınız ama şimdilik.
Öğrencilerimiz için çocuklarımız için daha kötü. Artık çocuklarımızın oyun oynadıkları arkadaşları tamamen sanal. Bahçede top koşturacakları yaşıtları yok. Evcilik oynayacak da yok, kukalı saklambaç da. Zaten bunlar bitiyordu, tamamen bitiyor. Batı ne kadar suçluysa “yaşasın online eğitim” diyenler de o kadar suçlu. Batının önüne koyduğu her reçeteyi sorgulamadan alan toplumlar sorumlu.
Bu günler umarım bir gün bitecek, yine gazetemizi kağıtta çıkarıp güzelliğini ve üstünlüklerini savunacağız ama dergisiyle, gazetesiyle, etkinlikleriyle dijital işlerimiz geçmişe göre daha fazla olacak. Fakat en önemlisi, sosyalleşmemiz eminim eskisinden daha iyi olacak. Birlikte güçlü olmanın önemini kavramış, sağlığın ve sağlık için çalışanların önemini anlamış, dostlarla beraber olmanın keyfini özlemiş olacağız. O günlerde yozlaşmış batı düşüncelerinin yerini bize özgün samimi ve sıcak ilişkiler alacak. Dönüp Batı’ya; her şey dijitalde değil dostum diyeceğiz.
Ben biraz da yaşım gereği online yapılan her toplantının yarım kaldığı hissine kapılıyorum. Toplantıya girerken sarılmak, toplantıda çay içmek, sonrasında vedalaşmak yok. Her şey yarım. Dilerim ki bu günler biran evvel ve asgari hasarla sona ersin, yine eskiden olduğu birarada olalım.
Ezcümle, biz yüz yıllardır beraber yaşadık. Dostlarımız, arkadaşlarımız,akrabalarımız, ailemiz ve hatta sokak hayvanlarımız ile. Batı bunu istemiyor, beğenmiyor, herkes sosyallikten uzaklaşsın istiyor. Dikkatli olmamız lazım. Kültürel değerleri bu salgın geçene kadar erteledik ama asla kaybetmeyelim.
Yazdım…