Her şey temiz ve çevreci teknoloji için…
Avrupa Birliği İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü tarafından organize edilen, dünyanın en geniş katılımlı çevreci fikir yarışması ClimateLaunchpad 2016’nın katılımcı ülkeleri arasında bu yıl Türkiye de yerini aldı.
Avrupa Birliği tarafından fonlanan, Avrupa Birliği İnovasyon ve Teknoloji Enstitüsü tarafından organize edilen ve küresel bazda 2015 yılından bu yana düzenlenen ClimateLaunchpad Yarışması, üçüncü yılında kapılarını Türkiye’yi temsil edecek iş fikri başvurularına açtı. 10 Ağustos’taki Türkiye finalinin ardından dünya finali ise 7 Ekim’de
Estonya’nın başkenti Talin kentinde yapılacak. EY Türkiye İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik Hizmetleri Lideri Zeynep Okuyan, “ClimateLaunchPad; henüz fikir halinde ama potansiyeli yüksek olan projelere, hayata geçebilmeleri için bilgi ve finansman desteği sunuyor” dedi. EY’nin bu yarışmadaki katkısı ise katılımcı ekiplere, kurumsal iş dünyası hakkında fikirler vererek ürünlerini pazarın ihtiyacına göre güncellemelerine imkan sağlamak. Bu sayede üretilecek temiz teknoloji ürün veya hizmetinin pazardaki açıklara, problem veya eksiklere en doğru biçimde yanıt vermesi sağlanabilecek. “Bu arada, birçok ülkede yapılan bu yarışma, Türkiye’de ilk defa düzenlendi” bilgisini veren Zeynep Okuyan, sorularımızı yanıtladı:
ClimateLaunchPad yarışması hakkında bilgi verir misiniz?
ClimateLaunchPad yarışması, Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında düzenleniyor. Yarışmaya Türkiye henüz bu sene katılmış olmasına rağmen, 30 ülkenin katılım sağladığı yarışmada gelen başvuru sayısıyla ilk 5' e girmeyi başarmış durumda. Bu güçlü başlangıcın Türkiye’de programın bilinirliği arttıktan sonra ileriki yıllarda da katlanarak devam edeceğini söyleyebiliriz.
EY bu yarışmada nasıl bir görev üstleniyor? Nasıl bir rehberlik süreci izleniyor?
EY, etkinliğin ana sponsorlarından biri olarak eğitim programında yarışmacı gruplar ile bilgi birikimi ve iş dünyasındaki güncel deneyimlerini paylaşıyor. Ayrıca ülke finalistlerinin belirleneceği final gününde EY, ‘Sorumlu Ortak’ seviyesinde katılım göstererek jüri üyeliği rolü ile programı destekliyor. ClimateLaunchPad yarışması, EY için normal iş akışının ve faaliyet alanı olan büyük kurumsal firmaların desteklenmesine ek olarak, yeni girişimlerin fikirlerinin desteklenmesi ve iklim değişikliğiyle mücadeleye küçük ve orta ölçekli işletmelerin de dahil edilmesi için önemli bir platform.
Bilişim ve iletişim teknolojilerindeki gelişimde çevresel öncelikler de artık ön planda. Bu eğilimi ve Türkiye’ye yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen sene Eylül ayında Birleşmiş Milletler Konferansı çıktılarının küresel olarak benimsenmesi ve Aralık ayında Paris'te uzlaşıya varılan İklim Değişikliği Anlaşması’nı takiben, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konusunda küresel bir ajanda ortaya kondu. Önümüzdeki yıllarda hem ulusal ölçekte hem de özel şirketler ve diğer paydaşlar, belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni (SKH) destekleyecek ve küresel ısınmayı 2°C sınırının altında tutma hedefine katkı sağlayacak şekilde iş planlarını, yatırım ve faaliyetlerini şekillendirecek. Türkiye kalkınma planında 2023 yılına kadar enerjinin yüzde 30’unun yenilenebilir kaynaklardan sağlanması planlanıyor. Ülkemizin güneş, rüzgar ve akarsu potansiyeli düşünüldüğü zaman, planlanan kömür santralleri yerine, yenilenebilir kaynaklara yoğunlaşmak, düşük emisyonlu ve temiz teknoloji ile büyüme yolunda en doğru strateji olacak. Türkiye’de ise bu yatırım potansiyeli halihazırda var.
BT başlığında çevreci üretim ve geliştirmelerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Bu çabaların Türkiye'deki geleceğine yönelik beklentiniz ne?
Küresel olarak uzlaşıya varılan anlaşmaların en önemli sonuçlarından biri, ilgili alanların finansmanı ile ilgili oluyor. Bu bağlamda, bilişim teknolojileri altında çevreci üretim ile araştırma ve geliştirmeler için ayrılan kaynakların artması sonucunda bu alanın genişleyeceğini söyleyebiliriz. İş dünyasında sürdürülebilirliğin önemi ve etkisi her geçen gün artıyor ve bu trend ülkemizde de aynı şekilde seyrediyor. Türkiye’de faaliyet gösteren firmalar, sürdürülebilirlik alanında bölge coğrafyasındaki diğer ülke firmaları ile karşılaştırılarak ele alındığında, başarılı ve konuyu erken benimsemiş bir noktada bulunuyor diyebiliriz.
‘Çevreci BT’ başlığında farkındalığın artması için özel sektörün ve kamunun ne gibi adımları atması gerek?
Gelişmiş ülkeler, pek çok konuda olduğu gibi, bilişim teknolojileri konusunda da gelişmekte olan ülkelerin önünde ilerliyor. Türkiye de bu sıralamaya paralel olarak yerini alıyor. Ülkemizde TÜBİTAK gibi farklı farklı kuruluşların desteği ile ilginç ve yaratıcı projeler oluşabilmekte, fakat tabi ki bunların sayıları artabilir. Farkındalığın artırılması konusuna gelince; kaynak artırımı ile ilgili yarışma programlarının sayısının artması daha fazla kişinin bu alana ilgisini uyandıracak. Bunun, oluşan fikir birliği sayesinde daha iyi projelerin doğmasına imkan sağlayacağına inanıyoruz.