Her şeyin merkezi artık BT
Network’ün önemi, pandemi ile birlikte daha da arttı. Çünkü network olmadan insanlar yüz yüze işlerini halledebilirken, pandemiden sonra network, aynı elektrik-su gibi bir öneme kavuştu. İnternet ortamı ve network altyapısı, artık kesintisine tahammülün olamayacağı bir araç haline geldi. İnsanlar da her şeyi bu network dünyasının üzerine inşa etmeye başladılar. Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi Aruba’nın Ülke Müdürü Ersin Uyar’ın belirttiği gibi, günlük hayatımızda teknoloji, iletişim üzerine konuştuğumuz her şey bir network, veri merkezi üzerinde çalışıyor. Bilişim dünyası veri setlerinin, veri merkezlerinin üzerine bir dünya inşa ediyor. Ersin Uyar, eğer bu altyapılar verimli çalışmazsa üst yapıdaki hiçbir şeyin de çalışmaz hale geldiği gerçeğine dikkat çekti. Metaverse dünyası, internet alışverişleri, Twitter üzerinden gönderilen tweet’ler ve çok daha fazlası işte bu network altyapısı üzerinden çalışıyor. Dolayısıyla BT, her şeyin merkezi haline geldi. Eskiden şirketler sektörlerine göre ayrışırken, Ersin Uyar, önemli bir dönüşüme de işaret etti. Buna göre, günümüzde gıda, sağlık, inşaat sektörlerinden tüm şirketler birer BT şirketine dönüştüler. Çünkü yaptığı işi BT olmadan yapabilen, işlerini BT olmadan verimli hale getirebilen hiçbir şirket kalmadı. “Tüm şirketler ne kadar bu teknolojileri kullanırlarsa o kadar hayatta kalabiliyorlar. Bu yüzden dokunduğumuz noktalar iş dünyasının belirli bir bölgesine dokunan noktalar değil, tümüne dokunan noktalar” tespitini paylaşan Ersin Uyar, sorularımızı yanıtladı:
Bilişim altyapı işleyişinde öncelikler nasıl değişiyor?
Bir süre önce gerçekleştirdiğimiz Pensando-HPE Aruba iş birliğine baktığımızda, ortaya koyduğumuz çok önemli bir çözüm, iş yapış şekli, veri merkezi mimarisi var. Veri merkezlerinde iş yapış şekilleri ve güvenlik belliydi. Marka fark etmeksizin bir otomobil aldığınızda, hepsine standart olarak benzin ya da mazot konur, aracın dört tekerleği, motoru vardır. Biz ise HPE Aruba-Pensando lansmanı ile birlikte bizim de otomobil ürettiğimizi; ancak otomobilin bu sefer elektrikli olduğunu ilan ettik. Bu da, iş yapış şekillerinin, dünyanın değişmesi anlamına geliyor. Elektrikli otomobillerin ortaya çıkışıyla nasıl bir paradigma değişikliği gerçekleştiyse, aynı şekilde veri merkezlerinde de ciddi bir güvenlik ve hız dönüşümü ortaya koyduk. Veri merkezlerinde güvenlik sağlayabilmek için trafiğin çok verimli olmayan rotalardan gönderilerek kullanıcılara ve sunuculara ulaştırılması gerekiyordu. Aruba, ilk kez veri merkezindeki tüm sunucuların birbirleriyle konuşurken dahi bir yere gidip geri dönmesine gerek kalmadan da güvenlik denetiminden geçebilmelerine olanak tanıyan donanımı ve yazılımı bütünüyle ortaya koydu. Bu, sektördeki ilk ve tek çözüm ve veri merkezi mimarilerinde bir kırılma noktası.
Türkiye’de ve globalde servis sağlayıcılar Pensando’yu nasıl değerlendiriyor?
Kimisi bu işte lider, kimisi de takipçi olmak istiyor. HPE’nin ve Aruba’nın sadece Türkiye’de değil, dünya üzerinde çok kıymetli müşterileri ve referansları olduğu için buraya getireceğimiz her türlü ürün de servis sağlayıcılar ve kurumsal firmalar tarafından kabul görecektir. Bu bağlamda teknolojilerimizi referanslar çerçevesinde geliştireceğimizi düşünüyoruz. Sunduğumuz çözümlerle ve kendi kaynaklarımızla kesinti sürelerini minimize etmek, hatta sıfıra indirmek, hem de onlara gerçek manada yardımcı olmak en büyük temennimiz. HPE, veri merkezi konusunda çok yetkin, büyük bir isim. Biz de müşterilerimizi bu noktada ihtiyaçlarına yönelik çözümlerle buluşturuyoruz. Bugün hibrit çalışma ile bir yerlerden bir yerlere bağlanmak çok kolay hale geldi; ancak bunu çok güvenli bir şekilde yapmak, şirketin kaynaklarını korumak, atakların önüne geçecek platformları sağlamak, kurumların en büyük önceliklerinden de biri.
Network algısı da değişiyor, değil mi?
Evet, artık network’ü sadece bir hardware olarak düşünmek doğru değil. Network’ün içerisine kablolu bağlantıyı, kablosuz bağlantıyı, güvenliği, bulutu, IoT sensörünü koyduk. Bu kadar bileşeni içeren böylesi bir platformda çok farklı hususları konuşmaya başladık. Bir network, yazılım altyapısı çok kıymetli; fakat öte yandan kurumları neyin mutlu edeceği sorusu bizim için çok kritikti. Her bir iş segmentinin kendine has iş dinamikleri var. AI ve ML’i herkes konuşuyor. Çünkü bu teknolojilerden veriye erişim, erişilen verilerden beslenerek gelişmek kurumlara da önemli fayda sağlayan hususlar. Sistemlerin birbirleriyle konuşma, birbirlerine entegre olmalarının temelinde artık verinin kendisi olacak. Verinin son derece kıymetli hale geldiği bir ortamda veriyi anlamlandırmak daha da önemli oldu. Verilerin kenar katmanında, edge’de toplanması, yorumlanması ve dağıtılması hususunda Aruba olarak önemli bir fark yarattık. Veri analitiği konusunda daha yapılacak çok şey var. Burada biz üreticilere, iş ortaklarımıza, ekosisteme çok iş düşüyor. Dijital dönüşümünü henüz tamamlamamış, hala bulut konusunun önemine varmamış kurumları da yukarı çekmemiz lazım.
Hizmet Olarak Ağ (Network as a Service-NaaS) nasıl bir potansiyele sahip?
Aruba olarak kendi ekosistemimizi kuruyoruz. Bunu sadece büyük veri merkezi ya da büyük kurumlarda altyapı hizmeti sağlayanlara ek olarak değil, kendi ekosistemimizde de bu tür yönetilebilir hizmetler vermeye çalışıyoruz. Müşterilerimizden de aylık abonelik bazında hizmet talepleri geliyor. Hem HPE, hem de Aruba olarak; kurduğumuz ekosistem içerisinde kurumların tüm BT network’lerini bir entegratöre emanet etmelerini, dış kaynak şeklinde hizmet almalarını, kendi iş sürekliliklerinin devam etmesini, kendi network’leri ile ilgili rapor almalarını, ML öğrenmesinin de katkısıyla tek bir ekran üzerinden her şeyi görüp yorumlayarak bunun onlara bir hizmet olarak sunulmasını istiyoruz. Bu sunumun da HPE’nin finansal servis sağlayıcılarını da hizmete dahil ederek aylık bazda kredilendirilmesini istiyoruz. Böylece insanları hem finansal iklimden korumak, hem tek seferde büyük bir yatırım ortaya koymalarının önüne geçip uzun bir döneme yayılmış küçük ödemeler yaparak finansal tablolarını daha iyi yönetmelerine yardım etmek, hem de kaynaklarını aksayan başka iş süreçleri varsa oralara ayırmalarını sağlamak istiyoruz. Türkiye’de bu hizmet modelini sunduğumuz iş ortaklarımız, bulut ya da kendi şebekeleri üzerinden bu hizmeti alan pek çok müşterimiz var. Bu noktada ağ altyapısının yönetimini ‘hizmet’ olarak sunmamızın etkisini görüyoruz.
Bu noktada güvenlik nasıl konumlanıyor?
Her şeyin network’ten başlamasından dolayı güvenlik konusu bizim için her zaman kritik. Pandemi döneminde kullanıcıların uzaktan çalışmasıyla birlikte güvenliğin önemi daha da arttı. Security as a Service uygulamaları da bu işin içinde artık. Aruba, uç cihaz her ne olursa olsun, onun güvenli bir şekilde internete bağlanması demek. Bugünkü müşterilerimizin yüzde 80’i temelinde güvenlik olmasından kaynaklı olarak Aruba’yı tercih ettiler. Biz bugün, uç noktalardaki güvenlik konusunu doğrudan veri merkezinin içerisinde koyuyoruz ve fark yaratıyoruz. Aruba olarak güvenliği hiçbir zaman ek bir ürün, özellik, lisans olarak konumlandırmadık. Kullanıcılar network’ün içerisinde ek bir firewall’a geçmeye gerek kalmadan kablodan ya da switch üzerinden geçerken güvenliğin tüm imkanlarından faydalanıyorlar. Pensando iş birliğiyle kampüs network’lerimizdeki herkesi koruduğumuz sistemi, ilk kez veri merkezleri dünyası ile de buluşturmuş olduk. Ürünlerin ayırt edilmesinin yanı sıra verinin, kimlik bilgilerinin güvenliğini de göz ardı etmememiz lazım. Verilerin gizliliğine odaklanan bir platformdan bahsediyoruz. Ürünlerin güvenliğini sağlamak önemli; ama kullanıcılara ait olan bilgilerin de güvenliği büyük önem arz ediyor ve biz bu noktada da fark yarattığımızı düşünüyoruz. Kullanıcıların KVKK, GDPR kapsamında saklaması gereken bilgileri doğru bir şekilde korunması adına böyle bir ihtiyaç oluyor. IoT cihazlarından kaynaklanan bir atak olmaması, dışarıdan sızan bir yazılımın lokal network’e yayılmaması adına access point’lerin içerisine entegre edilmiş Aruba güvenlik çözümleriyle içerideki kritik bilgilerinizin korunması mümkün hale geliyor. HPE-Pensando iş birliği ile lokal network’lerdeki uzmanlığımızı artık ilk kez veri merkezlerine de taşıyoruz.
2022’deki önceliklerinizde stratejileriniz neler?
Yine iki haneli büyümeyi öngörüyoruz. Ekonomik anlamda sorunlar yaşayan firmalar için ‘as a service’ modelinin had safhada talep gördüğünü ifade edebilirim. Bu modelin Türkiye’de daha fazla ilgi göreceğini düşünerek planlamalarımızı buna göre yapıyoruz. SD-WAN da çok kritik bir konum aldı. SD-WAN konusunda hem kaynak yatırımlarımıza, hem de projelerin sonuçlanması adına arkadaşlarımızın çabalarını artırmaya devam edeceğiz. Bu noktada stratejimiz; dijitalleşme sürecinde hızlı yol alan firmalara otomasyonu, basitliği kabul ettirmek, onlara yardımcı olmak. ‘As a Service’i, “Network Rönesansı” olarak adlandırıyorlar. Network Rönesans’ını bir şekilde alıp burayı daha yukarı nasıl taşıyacağımız önemli. İnsanların hayatını kolaylaştırmak, amaç. Dijital dönüşümün insanla başladığını söylüyoruz. Bu noktada BT işleten kişilerin temas noktalarını azaltmak ve sürtünmesiz hale getirmek, önümüzdeki dönem stratejilerimizden biri olacak.
Yönetilen hizmetler, ‘as a service’ olarak satılan başlıklara da Aruba’nın çok hazır olduğunu belirtmek isterim. As a Service olarak satılan ya da kiralama yöntemiyle sunulan servislerin, ürünlerin iş modellerinin doğru olmasına rağmen, teknik altyapılarının yeterli olmadığını görebiliyoruz. Aruba’nın altyapısı ise multi-talent denilen yapılarla bulut bilişim üzerinde tek çatı altında servis iş ortaklarımızın son kullanıcılarına ulaşacağı, kullanıcıların sadece kendileri görebilecekleri şekilde network’e bağlanabilmelerini mümkün kılıyor. As a Service mantığımızı tüm bölge, ülke çapına yaymak çok kolay. Bu noktada işin içerisinde SD-WAN, switch, ölçek fark etmeksizin Wi-Fi teknolojileri var. Piyasaya baktığımızda üreticilerin belirli alanlara odaklandıklarını görüyoruz. Ancak Aruba olarak özellikle bulut çözümümüzün SD-WAN, switch, Wi-Fi’ın tüm pazar ve kullanım süreçlerine uyması ve tüm bu teknolojilerin tek çatı altında aynı ekrandan yönetilmesi inanılmaz bir lüks. Piyasa zaten böyle bir çözüm arıyordu. Aruba da pazara ilk kez böyle bir çözüm sunuyor. 5G teknolojilerinin, 5G altyapılarının ve 5G ile uyumlu cihazların da artacağını düşünürsek 5G’ye adapte olabilen, 5G’nin adapte olabildiği Wi-Fi teknolojilerine de yatırım devam edecek. Hiçbir teknoloji, birbirinin alternatifi değil. Hem Wi-Fi, hem de 5G teknolojisinin olması lazım. Ancak günün sonunda ikisinin de entegre olmasının gerekliliğinden ötürü birbirini tamamlayıcı durumdalar. Dolayısıyla 5G’nin olduğu her yerde potansiyel olarak Wi-Fi 6 ya da belki Wi-Fi 7’nin olacağını gözlemliyoruz. Ayrıca, 5G gibi teknolojileri süreçlere entegre etme konusunda çok aktif olarak yer alacağız.