Her türlü felaketi dikkate almalı
Felaket kurtarma yapılarında şirketlerin önceliklerinin genelde ‘deprem’ odaklı olması Emobil Bilişim’e göre büyük bir eksiklik. Çünkü hesaba katılması gereken daha çok risk var. Felaket kurtarma yapılarında şirketlerin önceliklerinin genelde ‘deprem’ odaklı olması Emobil Bilişim’e göre büyük bir eksiklik. Çünkü hesaba katılması gereken daha çok risk var.
Emobil Bilişim; veri depolama ve yedekleme, sanallaştırma, iş sürekliliği ve felaket kurtarma ile güvenlik alanlarında çalışmaları, belli marka ve ürünlere odaklı olarak yürütüyor. Sürekli yeni eğilimleri takip ettiklerini ve istikrarlı bir büyüme sergilediklerini söyleyen Emobil Bilişim Genel Müdürü Erhan Çevik, “Geçen yılın Temmuz ayına kıyasla, yüzde 60-65 oranında büyüme söz konusu” dedi. Çevik, kendileri için en önemli yapının da Demo Merkezi olduğunun altını çizdi. Yaklaşık 6 yıldır kurulu olan bu merkezde, Çevik’in verdiği bilgiye göre, değeri 200 bin doları bulan, ciddi bir cihaz birikimi var. Bu kapsamda farklı markalardan depolama ürünleri, güvenlik uygulamaları, yedekleme cihazları gibi zengin ürün yelpazesi yer alıyor. Tüm bu ürünleri müşterilerinde kullandıklarını belirten Çevik, Demo Merkezi’nin önemini şöyle anlattı:
“Bir ürünün özelliklerini müşteriye anlatırsınız. Ama bazı noktalarda müşterinin ihtiyaçlarını çözmediğini görürsünüz. Sonuçta her ilaç, her hastaya iyi gelmeyebiliyor. Hedefimiz; müşteri gelsin, ürünü ve teknolojiyi görsün, hatta isterse senaryo gerçekleştirelim. Örneğin bir bankada böyle bir çalışma gerçekleştirdik. Bu ürünler, önceliğimiz olan dört başlığı kapsıyor. Biz de, uygulanabilen senaryoları müşterimize sunup, çözümlerimizi gösterebiliyoruz.”
Başarılı örnekler
Emobil’in bu başlıklardaki çözümlerinin sayısı giderek artıyor. 50’nin üzerinde sanallaştırma projesini üstlendiklerini, KOBİ ölçeğinde 500’e yakın şirketle çalışma yaptıklarını söyleyen Çevik, “İlk işe başladığımızda sanallaştırma tarafında dört şirket vardı. Şimdi ise 50’nin üstünde şirket var ve bu işe bir adım önce başlamanın avantajlarını, özellikle Demo Merkezi ile yaşıyoruz” dedi.
Demo Merkezi, hep hareketli. Müşterinin sunucusuna bir şey olması halinde, bakım anlaşması kapsamında anında yeni bir sunucu konumlandırabildiklerini belirten Çevik, böylece onların iş sürekliliğini sağladıklarını vurguladı. Bundan 1-1,5 yıl önce bir müşterilerinin veri merkezinde çıkan yangını örnek gösteren Çevik, “Akşam çıkan yangında sabah itibariyle Demo Merkezi’ndeki tüm ürünleri, yüklenmiş vaziyette müşteriye bıraktık. Yani ertesi gün sistemleri çalışıyordu. Bunu da, müşterilerimize hep örnek olarak anlatırız” dedi.
Benzer bir durum, bir süre önce Emobil’in de başına geldi. Demo Merkezi’nde çıkan bir yangın, kısa zamanda söndürüldü. “Ama cihazlarımızdan zarar görenler oldu” açıklamasını yapan Çevik, şöyle devam etti: “İşin güzel tarafı, yangının tüm şirkete yayılmadan söndürülmesiydi. Yarım gün içinde tüm verileri yedeklerinden geri döndürdük ve şirketi ayağa kaldırdık.”
Çevik’in eleştirisi; şirketlerin felaket kurtarma yapısına ağırlıklı olarak ‘depreme karşı önlem’ gözüyle bakması. Oysa ‘felaket’ başlığı altında, yangın gibi önlenebilir risklere karşı önlemler de öncelik olmalı. Yine de, şirketlerin felaket kurtarma yapılarına ilgisi artıyor. Çevik’e göre şirketlerin kulaklarına gelenler, bu yapıların maliyetlerinin düşmesi, telekom altyapılarının güçlenmesi ve felaket kurtarma yapılarının kurulmasının artık daha kolay olması, bu ilgi artışını da beraberinde getiriyor.
Erhan Çevik’e göre, felaket yönetimi konusunda şirketleri doğru yönlendirebilmek, daha geniş kapsamlı bakabilmek gerek. “Eksik gördüğüm bir şeyi söylerim. Çünkü bilirim ki, o eksik daha sonra başını ağrıtacak” açıklamasını yapan Çevik şöyle devam etti:
“Birincisi; internet çıkışınız varsa, internet güvenliği ile ilgili her şey bizim onayladığımız şekilde olmak zorunda. İkincisi antivirüs, üçüncüsü yedekleme çözümünüz olmak zorunda. Müşteri size bu bilgileri vermezse, 1 hafta sonra başına gelecek bir sorun karşısında siz sorumlu tutulursunuz. Biz de, örneğin bunları yapmayan hiçbir şirketle bakım anlaşması imzalamıyoruz. Aksi halde, bize ait olmayan birçok sorun bize dönebilir. O yüzden prensipleri en baştan, çok net çiziyoruz. Yurtdışında ise her şey, olması gerektiği gibi, sürece dayalı. Son yıllarda yaptığımız en önemli şey kendi raporlamamızı oluşturmamız oldu. Yıllık vizyonumuz, hangi üründe hangi dağıtıcıyla çalışacağımız gibi detaylarımız bellidir. Bunun altyapısı da ciddi dokümantasyon. Şirket kendi hikayesini yazabilmeli. Ama bunu yapamayan çok bütünleştirici var. Oysa farkındalık önemli.”