Hillary ve Donald show
ABD 2016 Başkanlık Seçimi için şimdilik önde görünen iki aday adayının, internette düşünce ve ifade özgürlüğüne dair sözleri, bu konularda fikir üreten kesimlerde alayla karşılandı.
Demokrat Parti’nin “gerçek” aday adayı olacağı anlaşılan Hillary Clinton, Brookings Enstitüsü’ndeki konuşmasında terörle mücadele için Facebook, Twitter, YouTube gibi kanalların, “iyi ve kötü niyetli mesajları” ayıklaması çağrısı yapınca, hemen bunun imkansızlığı ve gereksizliğine dair yorumlara yol açtı. Ama daha yoğun eleştiri, Hillary’nin internette düşünce ve ifade özgürlüğünden söz ederken “Şimdi tabii, bu konuda malum şikayetleri duyacaksınız, işte ifade özgürlüğü falan filan…” diye küçümser bir ifade kullanması tepki topladı.
ABD Anayasası’nın, anayasadan da ünlü Birinci Maddesi’nde “basın özgürdür sansürlenemez” anlamına gelen fıkrası, ABD’de her türlü kamusal ve özel yayıncılıkla iletişimin neden ve nasıl bu kadar serbest olduğunun da kanıtıdır. Buna rağmen, hem de “özgürlükçü” Demokrat Parti’den bir başkan aday adayının, bu konuyu “falan fıstık” türü hafife almaya nasıl cesaret ettiği haklı bir hayret ve öfke uyandırdı. Hillary, konuşmasında devamla şöyle diyor: “Eğer teröre karşı gerçek bir savaş içindeysek, terörün finansmanını yok etmek istiyorsak, yabancı savaşçıların orada savaşmasını önlemek istiyorsak, o zaman işte onların iletişim kanallarını kapatmamız gerekir.”
Hillary’nin sözlerine hemen eleştiriler yükseldi: İletişim kanallarını kapatmak? İyi de bu kanalları herkes kullanıyor. O Hillary ki, 21 Ocak 2010’da Amerikan Basın Müzesi’ndeki konuşmasında şöyle demişti: “Bugün size şu an konuşurken çeşitli hükümetlerin sansürcüleri, sözlerimi tarihin kayıtlardan silmek için canla başla çalışıyor. Bugün İnternet, bölünme değil birleşmeyi simgeliyor. Ama iletişim ağları dünya çapında yayılsa dahi sanal duvarlar da inadına yükselmeye devam ediyor. Bazı ülkeler elektronik sınırlar koyarak, halkını dünyanın ağlarından yararlandırmıyor. Arama motorlarından sözcükleri, isimleri, cümleleri çıkartıyor. Böylece, halkın barışçıl bir şekilde siyasal faaliyete katılma hakkını çiğniyor. Bu davranışlar İnsan Hakları’na aykırıdır.”
Eh, elbette her ülkenin “dün dündür, bugün bugündür” diye düşünen politikacıları var. Hillary’nin ardından, üyesi olduğu Cumhuriyetçi Parti’de bile tepki gören Donald Trump da şakıdı:
“İnternet yüzünden çok sayıda kayıp veriyoruz. Bir şeyler yapmalıyız. Gidip, Bill Gates ve başkalarıyla konuşmalıyız ki gerçekte neler olduğunu anlasınlar. Onlarla belki interneti bir şekilde kapatma konusunda konuşmalıyız. Hemen birileri, “Ama ifade özgürlüğü!” diye söylenecektir. Bunları söyleyenler sersemdir. Memlekette çok sayıda sersem var, çok…”