Hızlı olan kazanıyor
AvivaSA İş Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan’a göre, artan değişim hızına uyum için teknolojik boyutu iyi tasarlamak öncelik olmalı.
Pandemi tüm sektörleri etkiledi; ancak genel resme bakıldığında çoğunlukla olumlu etkiledi. Bu yorumu yapan AvivaSA İş Teknolojileri Genel Müdür Yardımcısı Fahri Arkan’a göre, sigorta sektörü de bu tip sıkıntılı günler için var. “Bire bir pandemiyi adresleyen bir iş yapmıyor, hayat ve emeklilik sigortacılığı yapıyoruz. Ancak sigortacılık yıllardır matematiksel analizlerin yapıldığı bir yer olduğu için bu noktalara biraz daha hazır durumda” bilgisini paylaşan Fahri Arkan, BThaber gazetesi editörü Handan Aybars’ın “30’with CxO” dijital etkinliğinin konuğu oldu. Dell’in etkinlik sponsoru olduğu toplantıda sigorta sektörünün teknolojik yapısını değerlendiren Fahri Arkan’a göre, telekom sektörü ve bankalar çok önceden teknolojiye doğru yatırımları yapmış durumdalar. Sigortacılık sektörü ise son 6-7 yılda otomasyondan dijitalleşmeye geçişte teknolojiye yatırıma ağırlık verdi. “Biz de çok iyi yapısal, sistemsel teknoloji yatırımları yaptık. O yatırımlar, müşteriye faydası olması açısından yapıldı. Pandemi ise bu yatırımların meyvelerini toplarken üzerine geldi” saptamasını paylaşan Fahri Arkan’a göre, iş teknolojileri de bu yüzden var:
AvivaSA iş teknolojileri geliştirmede hangi önceliklerle ilerliyor? Kurumsal ihtiyaçlar, müşteri beklentileri, düzenleyici talepleri bu rotada nasıl bir konuma sahip?
Burada bir regülasyon var ve değişiyor. Pandemi koşulları var ve değişiyor. Emeklilik sigortacılığında fonda lider, büyük bir şirket. Hayatta da önemli bir yere gitmek isteyen, bankasürans ile çok sıkı çalışan bir şirket. Böylece çok müşteri odaklı. Bir de günlük operasyon var. Bu odakların hepsine değinmek gerekiyor. Ayrıca teknolojinin kendisi de bir ihtiyaç alanı. Teknoloji sizden devamlı bir şey istiyor. Hayatta kalabilmek için bunların tümünün yapılması gerekiyor. Sigorta sektörü, gelişen bir sektör. Ticari anlamda da rafa ürünleri koyması, ürünleri geliştirmesi gerekiyor. Pandemi ve regülasyon gerçekleri var. Son olarak Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SDDK) kuruldu. Emeklilik Gözetim Merkezi (EGM) ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) şeklinde iki yapı vardı. Üçü bize çok daha doğru bir şekilde regülasyonları getiriyorlar. Tüm bunlara odaklanmak gerekiyor.
Türkiye’de sigorta sektörünün, sigorta şirketlerinin küreseldeki ölçeğe kavuşması için neler gerektiğini düşünüyorsunuz?
Küresel bazda sigortacılık, bankacılıktan önce doğuyor aslında. Çünkü insanlar öncelikle kendilerini korumak istiyor. Balıkçılık işiyle uğraşan aileler var ve herhangi olumsuz bir durumda geride kalanlar için para biriktiriyor, o parayı bir yere kaydediyorlar. İşini kaybedene o birikim verilerek ‘sigortacılık’ başlıyor ve öyle bir rakam birikiyor ki, banka kuruluyor. Sigortacılık ve bankacılığın ilişkisi bu şekilde. Ticari, bireysel, regülatif kısımların üçünde de gelişmemiz gerekiyor. Finansal okuryazarlıkta olduğu gibi burada da gelişmemiz gerekiyor. Yurtdışında bir şirket açıldığında ilk yapılan iş, şirketteki tüm risklerini sigortalamaktır. Bizde ise önce para kazanıp sonrasında sigorta, vergi gibi noktaları düşünmek geliyor. Bakışımız tamamen farklı. Bunun değişmesi süreç meselesi. Kurumların her şeylerini ciddi bir şekilde sigortalatmaları lazım. Siber ataktan günlük hayattaki işlerine dek riskleri sıfırlamaları gerekiyor. Yurtdışında finansal dünya bu şekilde dönüyor. İkinci boyutta, bireysel emeklilik çok önemli. Bizim yaptığımız işlerden biri de bireysel emeklilik. Bireyin para biriktirebilme ya da emekli olduğunda gelir elde edilebilmesi işin bir boyutu. Paranın devlet tarafından çok iyi bir şekilde yönetilebileceğine de inanırım. Örneğin; İngiltere’de çok ciddi miktarda bireysel emeklilik fonu borsada dönüyor. Borsalarının yüzde 70-80’i oradan sübvanse oluyor. Ciddi bir güven zincirinin oluşması, bireyin sisteme güvenmesi, sistemin de bireyi beslemesi lazım.
Ekip yönetiminde öncelikleriniz neler oluyor? Nasıl bir stratejiniz var?
Ekipte önceliğim kişinin uzmanlığı değil, kişiliğidir. Kişinin uzmanlığı sonradan gelen bir konu. Kişilik, benim için daha önemli. Aynı düşünce yapısına sahip aynı insanlarla aynı işe bakmak bir opsiyonsa, onu seçmem. Rengi isterim. BT dünyasında çok fazla kadın yok. Ancak benim şu an içerisinde bulunduğum ekipte yüzde 39 civarında kadın var. Bu yüksek bir rakam. Renklilik, birçok şeyde uyum sağlıyor. Kişilik benim için çok önemli. 12 yıldır C seviyesinde bir yöneticiyim ve 12 yıldır bir BT adayının son görüşmesini ben yaparım. Şimdiye tek teknik bir şey sormadım. İnsanlar uzmanlığı öğrenebiliyor, geliştirebiliyor; ama kişilik konusu çok önemli. Bir tarifim de yok. Bu kişiliklerin birbirine uyum sağlaması önemli. Teknoloji dünyasındaki kişiler daha çok analitik düşünceye sahiptirler. Analitik olarak düşündüğümüzde beğenmediğimiz şeyleri görmezden gelebiliyoruz. O zaman da iletişim bozuluyor. Ekip işinde en önemli şey, iletişim. İçinde bulunduğum ekiplerin bu kapsamda hem iş birimini anlayan hem kendilerini ifade edebilen durumda olmasını isterim.
Bu yaklaşım bir yönüyle DevOps kavramını da beraberinde getiriyor
Bu tarz bir yakınsama sadece DevOps’ta değil, tüm sektörlerde var. Şirketlerin birbirlerini, iş yapışlarını anlamaları lazım. Son 6-8 yılın en önemli metotlarından biri, ‘agile’, yani çevik yapı. Ondan önce daha farklı metotlar vardı. Agile ise daha hızlı sonuçlar alabilmek için daha çok inisiyatifi ekiplere vermeyi amaçlıyor. İşi yapanların aynı dili konuşup birbirlerini anlaması gerekiyor. Günlük ve anlık değişimleri hayata alabilmek, bu süreci de en iyi şekilde yönetebilmek benim DevOps’tan anladığım. Biz de o yüzden burada kendimizi çok fazla geliştirmeye çalışıyoruz.
Kalıyorsa, boş vakitlerinizde neler yapıyorsunuz?
Hayatımda hiçbir zaman “boş vakit” diye bir şey kategorize edemedim. Örneğin; ben kitabı dolu vaktimde okuyorum. Ya da çocuklarımla geçirdiğim zamanı boş vakit olarak düşünemedim. Boş zamanlarımda spor yaptığımı söylesem yanlış olur. Ancak pandemi öncesinde bir yere giderken arabayı hep uzağa koyup 15-20 dakika yürümeyi tercih etmişimdir. Bugün de katıldığım herhangi bir toplantıda kişilerden izin isteyip kulaklığımı alarak yolda yürüyerek konuşuyorum. Buna ‘boş vakit’ denilip denilmediğini bilmiyorum. Tarım ise benim ilgi alanım. Ancak küçük ölçekli bir tarım değil kastım. Onlarca dönümde verimliliğin nasıl sağlanacağı, toprak analizinin nasıl yapılacağı gibi noktalarda birkaç denemem de olmuştu, bu yüzden kendimi o alanda iyi olarak görüyorum.
2021 için nasıl bir gündeminiz var?
Bu yıl, geçen yılın ertelenen işlerini bitirme yılı. Geçen sene hiçbir şeyin gecikmemesi için çalışan bir şirketin yöneticisi olarak söylüyorum. Bizim seviyemizdeki insanlar daima önündeki 4-5 yılı planlayarak giderler; ancak geçen yıl bu planların hiçbirisini yapmadık, hepsini ileriye ittik. Gelişen dünyaya öncesinde saydığım beş noktanın beşinde de neler yapabileceğimizi doğru adreslemeye çalışıyoruz. Hızlı olan kazanıyor. Her 2-3 yılda bir teknolojinin, sektörlerin, insanların değişim hızı değişiyor, kat be kat artıyor. Ona adapte olmak gerekiyor. O adaptasyonu da bildiğim iş olan teknoloji ile yapacağım. Müşteriler, insanlar değişti, daha da değişecekler. Buna adapte olmamız lazım. Ama bugünü tekrarlayarak adapte olamayacağımız kesin. Teknoloji boyutunu iyi tasarlamaya çalışıyoruz. Veri kısmında yapılacaklar var. Analitik veri, güvenlik çok önemli konular. Bulut yapısına ülkemizde nasıl, ne zaman izin verileceğinin yanı sıra iyi bir jenerasyon yakaladık. Ona göre hizmetler değişecek. Bulutun pek çok parametresi var. Her şeyin içerisine yapay zekayı katabilir durumdasınız. Bunlar, şu anda odaklandığımız yerler.