House of Human Koçluk Şirketi Kurucusu Murat Avcı: “Dijital dönüşümün gelişiminde kültürü dikkate almak gerek”
House of Human danışmanlık şirketinin kurucusuyum. Yaklaşık 12 yıldır faaliyet gösteren şirket. Büyük kurumların insan ve kültürel dönüşümü ile ilgili yönetici ve liderlik becerileri kazanmaları ile ilgili desteklerde bulunuyoruz. Stratejik partnerlik yapıyoruz. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bazı kuvvetlerinin dijital dönüşümünün kültürel entegrasyonunu yapıyoruz. Bu uzun soluklu, 6 yıllık bir faaliyet olacak.
Hiç kimse zafere, yenilgisini bilenden daha yakın değildir demişler. Ben de epeyce kaybettikten sonra bu yenilginin sebebini araştırıp yeni bir düzen kurmaya çalıştım kendi şirketimde. Sizinle dijital dönüşümde kültürel entegrasyon konusunu paylaşacağım. Avrupa Birliği’nin (AB) çalışmaları var ve vatandaşlarını dijital dönüşüme hazırlamak için bir çerçeve hazırladı. 5 tane ana başlık var. Dijital okur yazarlık, dijital içerik, dijital iletişim, dijital güvenlik ki bugünkü konumuz ve dijital problem çözme. Yani çocuklarını bu 5 ana başlık üzerinde hayata hazırlıyor. Kullanıcı ikna olmadığı takdirde çok hızlı ilerleyemiyorsunuz. İşte bu noktadan hareketle bu işin içine yapay zeka destekli dünya, siber güvenlik gibi dijital dönüşüm konularının içerisine mutlaka kültürel entegrasyon eklemek gerekiyor.
Boston Consulting Grup bir araştırma yapmış 40 tane kurum üzerinde. Bu kurumların dijital dönüşümünde kültürü dikkate alarak aynı zamanda kültürel çalışmaları da yapanlarla yapmayanlar arasındaki farkı gözlemlemiş. Dijital dönüşümde kültürü dikkate alıp, o kültürel entegrasyonu da dahil edenler bu dönüşümde daha sürdürülebilir, hatta onların tabiriyle ‘çığır açan değişimler’ yaratmayı başarmışlar.
İnsan olmadan hiçbir şey olmuyor. Balyoz ve Ergenekon davalarını hepiniz hatırlarsınız. Silahlı kuvvetlerin içindeki bilgilerin nasıl çöp gibi sağdan sola aktarıldığına birebir şahit olmuşsunuzdur. Burada siber güvenlik eksiği mi vardı, acaba sizlerin şifreleme, kontrol merkezi mi güvensizdi? Bu sefer içeri virüs girmedi, içeri insan girdi. Böylece bir bakmışsınız, güvenerek emanet ettiğiniz anahtar başkasının eline geçmiş. O yüzden insan ve dijital dönüşümle, kültürel entegrasyon önemli. Deniz Kuvvetleri mensubuyum, eski adıyla yöneylem araştırmacıyım. Gemi komutanlığı yaptım. 10 yıl silahlı kuvvetlerin bahriyesinde, gemilerde çalıştım. 7 yıl da insan kaynakları departmanlarında görev yaptım. Yaşlanınca karaya çıkıyorsunuz. Dolayısıyla orada ne olup bittiğini gayet yakından gözlemleyebildim.
O kadar emniyetliydi ki her şey, o kadar dışarı sızmazdı ki mümkün değildi ki ama bir baktık mümkünmüş. Araya insan girmiş. İnsanın da kafasında virüs olabiliyor. Bu noktadan hareketle ben yapay zeka dünyasıyla siber güvenlik dünyasını tam bir VUCA dünyası olduğunu düşünüyorum. Yani volatility, unctainty, complexity, ambiguity kelimelerinin baş harflerinden oluşuyor. Yani kaygan zeminde karmaşık ve belirsiz ve anlamlandırılamayan durumlar. Aslında siber güvenlik de yapay zeka da bence çok uzun yıllar bu VUCA dünyasının içerisinde bir yerlerde dolaşıyor, dolaşmaya devam edecek.
Yapay zeka herkes için inanılmaz muğlak bir durum. Siber güvenlik hala herkes için ‘herhalde yapıyordur bu’ denen bir durum.
Biz dijital göçmenleriz. Dijital yerli değiliz. Bill Gates’in ilk bilgisayarı 14 yaşında kendisine verilmiş. Yani 1969 senesi, benim doğduğum tarih. Benim evime ilk televizyon 1974-75’te geldi. Adam 14 yaşında bilgisayarla tanışmış. Steve Jobs, Wozniak’la bir bilgisayar kulübünde tanışmış 1970’lerin başında. Böyle bir kültür böyle bir hareket varken, bizim ülkeye baktığımızda çok daha geriden gelen bir durum var. Bugün ürettiklerinizin kıymeti gelecek nesillerde kendisini bulacak, belki sizler de dijital VUCA evreninin isimsiz kahramanları olarak bir yerlerde dijital izlerinizi bırakacaksınız.
Bilişim dünyası ile insan kaynakları dünyasının etkileşimi çok önem arz ediyor. Yapılmak istenenlerin vizyonun aktarılması için onların aynı sizin bilgisayarlarda yaptığınız kodlamalar gibi insana uyarlanması, insan tarafından anlamlandırılacak bir koda dönüşmesi gerekiyor. Bu da insan kaynakları ve metaforla ancak gerçekleşebilir. O yüzden bilişimle insan kaynaklarının çok daha etkileşimli bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum.
Yapay zekanın eğitilmesi sizin uzmanlık alanınız, hiç oralara girmiyorum. Hikayeler böyle yarım kalacaksa ruh ve bedeni birleştirmemiz lazım. Sizin yaptığınız kıymetli işleri kullanıcılarla uygulayıcılara bir şekilde bir araya getirmemiz lazım. İmkansızı düşün, mümkünden vazgeçme. Mükemmel için iyiden fedakarlık etmemek lazım. Sizin işiniz mükemmellik biliyorum. Ama insan o kadar da çabuk adapte olmuyor. Bilgi, anlama, uygulama, analiz, sentez, değerlendirme öğrenmenin basamaklarıdır. Ama kısıtlı bilgiyle bir anlatıcının çok değeri var. Anlamasını sağlarsanız o anlatıcı sayesinde sonra uygulamaya geçirirsiniz. AB’nin çalıştığı nokta bu. Gençlere, çocuklara bu çerçeveyi bu yüzden sunuyor. Sonra uygulatırsınız sonra da ona sorgulatırsınız. Onu sorgulama da çok kıymetli. Kendini değerlendirecek bir sistem de kurmak lazım. Yeni bir senteze, yeni bir birleştirmeye varacak böylece. Yol uzun, yol meşakkatli. Siz onun en değerli parçalarısınız. Ama insan kaynakları etkileşimi de konulursa, işiniz biraz daha kolaylaşır.”