Humanist’te hedef büyük-orta ölçekli kurumlarda da yaygınlaşmak
Humanist ile İK süreçlerinden bilgi sistemleri yararlanabilir. _x000D_
Humanist, uçtan uca çalışan, tamamen bütünleşik bir İnsan Kaynakları Yönetim Sistemi program paketi. 1990’da ilk fikirleri ortaya çıkmış bu yazılım, o günden bugüne Türkiye’de sektörlerinin lider şirketlerinde birçok uygulama deneyimi yaşamış. Müşterilerinin kısa zamanlarda, kapsamlı ve derinlemesine ayrıntıları olan İK süreçlerini bilgi sistemlerinde üst düzeyde yararlanabilir hale getirebildiklerini anlatan Bilin Yazılım ve Bilişim Danışmanlığı Genel Müdürü Dr. Zafer İnkaya, bunu yaparken deneyimli danışmanlarının kurumların ellerindeki eski bilgileri de bu yapıya dönüştürmede yardımcı olduklarına, müşterilerinin yıllardır bu sistemi kullanıyormuş gibi istatistik bilgi ve raporlara kavuşabildiklerine değindi. Humanist ile hızla değişen yasal raporlama gerekliliklerine kolayca uyum sağlanabilirken, diğer yandan küresel ölçeklerde bilgi teknolojilerinden yararlanabilen stratejik insan kaynakları süreçlerine ve uygulamalarına erişilebiliniyor.
“Uluslararası arenaya çıkarken temkinli olacağız”
Uzmanlık ve deneyimlerini daha da yaygınlaştırmayı hedeflediklerini açıklayan İnkaya, şunları söyledi:
“Büyük kurumlardaki yaygınlaşmamızı büyük-orta ölçekli kurumlara da taşımayı hedefliyoruz. Bunu yaparken, insan kaynakları konusunda değerli birikimleri olan danışman şirketlerle iş ortaklıkları oluşturmaya başladık. Ayrıca, bu yazılımı güvenlik, işletim sistemi, veritabanı, altyapı lisanslama ve bakım maliyetleri kendi sistemleri üzerinde yüklenmek yerine; bizim bakım ve altyapı lisanslama maliyetlerini de üstlenerek oluşturduğumuz güvenli merkezi bir ortamdan kira ile kullanmak isteyen daha küçük ölçekli şirketlere de ulaştırabilmek için altyapı hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Yazılımımızı çok ciddi bir altyapı değişikliği ile, veriler de dahil olmak üzere, aynı anda seçebileceğiniz 5 farklı lisan ile kullanılabilecek bir hale getirdik. Uluslararası boyutlardaki müşterilerimizde bu altyapı çok ciddi kabul gördü ve hemen kullanılmaya başlandı. Artık bundan sonrası da uluslararası arenaya çıkmak olacaktır tabii. Ama o noktada temkinli gitmeye özen gösteriyoruz.”
“Aslında yapılabilecek çok şey var, hepsi de kolayca yapılabilir”
İnkaya’ya göre, Türk yazılım sektörünün ciddi bir potansiyeli var. Ama bu potansiyel şimdiye kadar hiç kullanılmadı. Paylaşımcı olmayan, hep bana anlayışı ile güdülenmiş ve yaratmak yerine hazıra konma düsturuna dayalı kültürümüz olması bu sektörde de gelişmenin önünde engel. Devletin stratejik olarak önemli olduğunu belirlediği sektörlere anlamlı yatırımlar yapması gerekiyor. Devlet desteği, ancak teknoparklar ya da devlet bürokrasisi içine sıkışmış hibe krediler gibi kısır çözümler içinde kalıyor. Teknopark kanununu düzgün olarak uygulamaya çalışan yazılım şirketleri gelir avantajı elde etmiyorlar. Teşvik kredilerinden birini almaya kalksanız, projeyi gerçekten yapıp bitirmekten çok, işin bürokrasisi ve raporlaması için mesai harcamanız gerekiyor. Yerinde Ar-Ge yasası ancak 50 ve üzeri yazılımcı kadrosu olan yazılım şirketleri için geçerli. Türkiye’deyse yazılım şirketlerinin yüzde 95’inden fazlasının toplam çalışan sayıları bu sayının altında. İnkaya ”Aslında yapılabilecek çok şey var. Hepsi de kolayca yapılabilir. Yeter ki, yetkisi olan birileri gerekli yönlendirmeleri yapmaya başlasın” diyor.