i-Vier, IoT Çözümleriyle Pegasus’un Verimliliğini ve Prestijini Artırıyor
i-Vier, nesnelerin interneti etrafında kurguladığı çözümlerle Pegasus’ta ekipman ve personel verimliliğinin artmasına yardımcı oluyor. Dünyada ilk olan ve tamamen yerli imkanlarla sunduğu çözümlerle operasyonların daha verimli ve düzenli olmasına katkıda bulunarak, şirketin prestijini güçlendiriyor.
Bunlardan ilki Dijital Apron adını verdikleri proje. Bu projeyle apron bölgesinde bulunan bütün ekipmanların anlık olarak izlenip konum bilgisinin sürekli alınmasını sağladık. Hepimizin uçağa binerken kullandığı apron otobüslerinin, hazırda bekleyen ambulansların, merdivenlerin, uçak transfer ve yer hizmetleri araçlarının izlenmesi, tüm bunlardan konum dahil anlık bilgilerin alınması projenin bel kemiğini oluşturuyor. Projenin başlarında konum hassasiyeti konusunda sorunlar yaşadık. İlerleyen günlerde saha testleri sonrası yaptığımız iyileştirme çözümleri ile (Dgps teknolojisini kendi algoritmalarımız ile güçlendirdik) proje hedefini yakaladık.
Bunların içinde yakıt tüketimi, hız bilgisi gibi pek çok unsur var. Daha sonra bunlardan rapor üretiyoruz.” Toplanan veriler aynı zamanda çalışanların değerlendirilmesine ve onların performanslarına katkı sağlıyor. Özetle Pegasus, i-Vier’in kurguladığı Dijital Apron projesi sayesinde araçları izliyor, raporluyor, akıllandırıyor ve daha verimli çalışmalarına yardımcı oluyor. Örneğin sık bozulan veya arıza çıkarma eğiliminde olan araçlar tespit edilerek sorun çıkmadan önce gerekli önlemlerin alınması sağlanabiliyor. Anormali raporları oluşturuyoruz. Birden fazla datanın bir araya getirilmesi ile oluşturulan bu raporlar sayesinde farklı sonuçlar elde edebiliyoruz.
Örneğin müşteri memnuniyeti gibi. Araçların ani hızlanma, yavaşlama, ani dönüş gibi datalarını yorumlayarak uyarılar işletiyoruz, önleyici tedbir olarak kullandığımız bu özellik sayesinde otobüslerin içindeki yolcular daha güvenli ve memnun seyahat ediyorlar. Bunun için Pegasus’la önden bir keşif yaparak donanım ihtiyaçlarını beraber belirlemişler. “Sistem ilk bakışta basit bir araç takip projesi gibi görünse de, üzerine akıllı katmanlar yerleştirdik” diyor Kahyaoğlu. “Araçlara taktığımız donanımlar bizim tarafımızdan özel olarak üretildi. Böylece Pegasus’un hem teknoloji tedarikçisi, hem de uygulayıcısı konumuna geldik. Bu çerçevede gerçekleşecek diğer projeleri de olabilir ama hepsi bizim yapımıza entegre olacak, bizim kurduğumuz platformun etrafında yerleşecek. Bunu bizimle veya biz olmadan yapabilirler, kurduğumuz platform bu çözümü sağlayacak güce sahip.”
Araçların ve Personelin Hizmet Verimliliği Artıyor
İkinci projede cansız varlıkların yanı sıra canlı olanlar, yani bu cihazları kullanan ve bakımını yapan makinist, operatör ve teknik personel de projeye dahil edilmiş. Peki bu ne sağlayacak? “Örneğin personelin kendi sorumluluk alanı dışında olan yerlerde bulunmasının önüne geçiyoruz” diyor Kahyaoğlu. “Rutin görevlerini zamanında yerine getirip getirmediklerini, operasyon için gereken ekibin uygun şekilde toplanıp toplanmadığını görebiliyoruz. Apron içindeki uyulması gereken hız limiti ve izlenmesi gereken yollar gibi kurallara uyulup uyulmadığını denetliyoruz.
Yaklaşan uçağın hangi ihtiyaçları olduğunu ekiple paylaşıp planlamalarına yardımcı oluyoruz. İş ne zaman başladı, ne zaman bitti, hangi noktada iyileştirme olabilir takip ediyoruz. Tüm bu veriler detaylı bir verimlilik analizi yapmamıza, iyi çalışanları öne çıkarmamıza yardımcı oluyor. Amaç uçağın yerde kalma süresini en aza indirmek. Bu noktada yaşanacak olası aksaklıklar rötara yol açar, havayolunun prestijine zarar verir. Zamanında kalkan uçaklar, apronda transfer sırasında rahatsız edici manevralardan ve sert frenlerden kaçınan otobüs şoförleri müşteri memnuniyetine de yansıyor.” i-Vier, tüm bu hizmetleri 7/24 kesintisizlik esasına dayanarak sunuyor. Her şey Pegasus’un sunucuları üzerinde çalışıyor. Her cihaz saniye başına veri gönderiyor, toplanan milyonlarca kayıttan bir büyük veri havuzu oluşuyor. Yine yazılımından donanımına entegrasyonu i-Vier tarafından sağlanan ve 3 büyük antenle tüm havalimanını kapsama altına alan özel LoRa iletişim altyapısı sayesinde araçlar sinyal engelleyicilerin menziline de girse, uyduya da çıkamasa, 4G bağlantısı da kesilse yine de veri üretip gönderebiliyor.
Ölçemediğinizi Yönetemezsiniz
Kahyaoğlu, altından kalkmak zorunda oldukları işin bir hayli zor olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Havacılık zor bir alan, onun bir altı da apron. Saha hizmetleri inanılmaz zor. Gelişi bile sıkıntılı. Evrak sokamıyorsunuz, donanım sokamıyorsunuz, her şey izne tabi. Uluslararası otoritelerin koyduğu kurallara uymak zorundasınız. Bir şey çalışmıyor, bakmak için çatıya çıkacağız, mümkün değil çıkamazsınız. Onların dediği zamanda çıkmak zorundasınız.
Buralarda sağ olsun Pegasus bize çok destek oldu. Sahada bu iş nasıl yapılıyor karşılıklı öğrendik. Çünkü yaptığımız işin bir örneği yoktu. İhtiyaçlar ve talimatlar doğrultusunda yüzde 100 kendimiz yazdık. Karşılıklı iyi niyetle sıkıntılara beraber göğüs gerdik. Gerektiğinde teknolojimizi iyileştirdik, alternatif sunduk. Birlikte çalıştığımız bir yıl içerisinde başladığımız iki projenin ilk fazlarını bitirdik, ikinci fazlara başlayacağız. Personele dair projeyi iç ortamlara, yani yer hosteslerine ve müşteri karşılama ekiplerine de taşıyacağız. İzinlerini aldık, testlerini bitirdik.” Kahyaoğlu projenin Dijital Apron ayağının Sabiha Gökçen Havalimanı’nda, canlı ayağının ise Pegasus’un Türkiye’de hizmet verdiği tüm havalimanlarında uygulandığını söylüyor.
İzmir, Ankara, Trabzon, Kayseri, Ercan gibi havalimanlarında sistem kurulmuş, kartlar dağıtılmış. Cihazlar Bluetooth teknolojisini kullanıyor, kablosuz parmak izi teknolojisi gibi çalışıyor. Personel kartı üzerinde taşıdığı sürece giriş çıkış saatleri, görev yaptığı yerler görüntülenerek detaylı bir verimlilik analizi yapılabiliyor. Kartların üzerinde acil durumlar için kullanılabilecek bir yardım butonu da mevcut. “İzleyemediğiniz, ölçmediğiniz şeyi yönetemezsiniz, bu bizim mottomuz” diyor Kahyaoğlu. “Kurguladığımız sistem ciddi bir verimlilik artışı getiriyor.
Ne olup bittiğini bayraklarla, uyarılarla ortaya koyabiliyoruz. İnsan kaynakları da bu işe dahil olarak personelin gelişimine katkıda bulunuyor. Daha önce tüm bu veriler elle toplanıyordu. Bunların hepsi ortadan kalktı. Personel zamanı daha verimli kullanmaya başladı. Bakım hizmetlerinin daha düzenli hale gelmesiyle araçların kullanım ömrü uzadı. Yer hizmetleri yüzünden yaşanan beklemeler azaldı. Tüm bunlar operasyonel verimlilik ve karşılık anlamına geliyor.”
Öğrenen Yapılarla Otomasyon Devreye Girecek
Elde veri biriktikçe iş belirlenen kurallar çerçevesinde otomasyona doğru ilerleyecek. “Platformu öğrenilebilen sistemler haline getireceğiz” diyor Kahyaoğlu. “Gereksiz aydınlatmalar açık bırakıyor, bunlar sık rastlanabilir şeyler ama örneğin kışın gece soğuk olduğu için içi sıcak olsun diye araçların 10 saat boyunca rölantide tutulduğunu belirledik. Bunlar hep işletmeye zarar, bunların kurallarını oluşturuyoruz. Başka hava yollarında dış hatlar yolcusunun iç hatlar kapısına bırakılması ve yolcuların pasaportsuz ülkeye girmesi gibi şeyler yaşanmış. Böyle anormal durumların önceden belirlenmesi için çalışıyoruz.
Biz sahayı iyi bildiğimiz için bu tür aykırılıkların önüne teknolojiyle geçebiliriz, rutinin dışına çıkan uygulamaları tespit edebiliriz. Büyük veri bize bu imkanı sunuyor, kurumun alışkanlıklarını ve kurallarını öğrenmemize zemin hazırlıyor. İşletme bize derse ki bu işin süresi 7,5 dakika, bunun süresi 3,5 dakika, her ikisini ayırabilecek ve arkasına kural başlatabilecek durumdayız. İş değişebilir, süre uzayabilir, bütün bu esnekliğe sahibiz. Bugün adını koyduğumuz bir kural yarın değişirse kendileri de bizden bağımsız olarak esnetebilirler. Bunlar ilerleyen fazlarda olacak.”
Pegasus’un Dijital Geleceğini Daha da Parlak Hale Getiriyoruz
Kahyaoğlu, projenin Pegasus’a büyük prestij kazandırdığının altını çiziyor. “Bu ve benzeri projelerin yurt dışında tanıtımını yaptığınızda ışıklar size dönüyor” diyor Kahyaoğlu. “Bunlar Pegasus’un dijital havayolu olma hayalini, vizyonunu destekleyen projeler. Bu işe başladıktan sonra gördüm ki Fransa’da Lufthansa’nın uyguladığı benzer bir proje var, ama dünyada bunu bu şekliyle ilk başlatan biziz. Bağlı bir dünyada bu çözümlerin her sektör için değer ortaya koyduğunu gösteriyoruz. Havacılık gibi zamanla yarıştığınız bir alanda bu çok daha önemli.
Bu havacılık sektöründe hayata geçirilen bir Endüstri 4.0 projesidir. Zamanı paraya döndürmelerine yardımcı oluyoruz. Slot başına ödenen miktarı azaltıyoruz. Uçakların zamanında kalkmasına, personelde verimliliğin ön plana çıkmasına olanak sağlıyoruz. Şunu kabul etmemiz lazım ki dünya dijitalleşiyor. Bu gibi projeler dijitalleşen dünyada rekabet avantajı yaratıyor. Büyük fotoğrafı görüp eksiklerini gidermelerini sağlıyoruz.
İş süreçlerini bu şekilde iyileştiriyorlar, şirketin geleceğini daha parlak hale getiriyorlar.”Operasyon Çözümleri Müdürü Acar Gürsoy da Dijital Apron IoT projesini Apron alanında yapılacak diğer tüm projeler için bir alt yapı projesi olarak değerlendiriyor. Sahada uçakların inişinden kalkışına kadar olan zaman içinde hizmetlerin zamanında alınması ve izlenmesini sağlayacak turnaround management ve optimizasyon projelerinin bu alt yapı üzerinde yükselmeye başladığı bilgisini paylaştı.