IDC Türkiye Finans Teknoloji Konferansı gerçekleşti
IDC “Finans Teknoloji Konferansı”nı İstanbul Wyndham Grand Levent’te gerçekleşti. Etkinlikte finans sektöründeki kıdemli karar vericilere yönelik, müşteri deneyimini güçlendiren sektördeki yenilikler ve stratejiler paylaşıldı.
Türkiye’deki yoğun rekabet ortamında finans kuruluşlarının teknolojideki son gelişmelerle gelen yenilikçi çözümler ile müşteri odaklı stratejilere odaklandığını belirten IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları sözlerine şunları ekledi:
“Çevrimiçi ve mobil dağıtım kanallarını akıllıca kullanan bankalar rakiplerine göre ciddi avantaj sağlıyor ve müşteri deneyimini güçlendiriyor. Bu kanallardaki devam eden yatırımlar çok önemli; fakat kurumlar bir yandan da bu çok sofistike kurulumların artan oranda karmaşıklaşan güvenlik boyutuna ciddi şekilde odaklanmaya da devam etmeli.”
IDC Türkiye Ülke Müdürü Nevin Çizmecioğulları’nın açılış konuşmasını yaptığı konferans programında deneyim paylaşımları, paneller, interaktif yuvarlak masa toplantıları, IDC Finans Sektörü ve Yatırım Araştırma Bölümü Direktörü Cyrus Daruwala’nın gerçekleştirdiği “Çoklu Kanal Deneyimi ile Müşteri Memnuniyeti” konulu bir workshop(çalıştay) yapıldı. Yapılan workshopta tedarikçilerin satış kadrolarının finans sektöründeki CxO ve iş birimlerinin yaşadığı zorluklara dikkat çekilerek; dönüşüm ihtiyaçlarına uygun olarak, sektörün ihtiyaçlarını doğru şekilde nasıl adresleyecekleri ve sektöre uygun kendi ürün portföyleri ile onlara nasıl yardımcı olabilecekleri hakkında bilgiler paylaşıldı.
KoçSistem, Intel, Citrix, Juniper Networks, CSC, Fortinet-RZK, A10 Newtorks, QlikView, Websense, Lexmark, Natek, Veeam, CyberArk, ITWay-Check Point, Prolink-Red Hat, Platin Bilişim, Veripark, Logitech, Logsign, Tesan, VMware gibi birçok üretici ve kanal tedarikçileri sponsor olduğu “Finans Teknoloji Konferansı” etkinliğinde, müşteri tercihlerini anlamlandırmak, yeni gelir kaynakları yaratmak, inovasyon süreci risklerini dengelemek gibi birçok konuya ışık tutuldu.
Ekonomide ‘dijtal bireysellik’ dönemi başlıyor
IDC Finans Teknoloji Konferansı’nın konuşmacıları arasında IDC Finans Sektörü ve Yatırım Araştırma Bölümü Genel Müdürü Cyrus Daruwala da yer aldı. Daruwala ile etkinlikten ve sektördeki genel durum üzerine konuştuk.
Etkinlikte verdiğiniz mesajlar konusunda bilgi verebilir misiniz?
IDC olarak Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz ilk Finans Teknoloji Zirvesi. Önemli bir değişim sürecinden geçen Türkiye’yi bu Zirve için doğru adres olarak gördük ve Zirve’yi gerçekletirmeye karar verdik. Yeni nesil iletişim araçları, e-ticaret ve benzeri yeni nesil teknolojiler, şirketleri ve kurumları kendi aralarında önemli bir rekabet ortamına sokarken, bu rekabet önemli bir inovasyon da yaratıyor. Etkinliğe katılan 400’e yakın katılımcı, Zirve’de birbirleriyle etkileşim kurarken, gerçekleştirilen paneller ve çalıştaylarla birçok konuda bilgi sahibi olma imkanı yakaladılar.
2016 yılı için beklentileriniz neler? Türkiye ve dünyadaki olası gelişmelerden bahsedebilir misiniz?
Konuyu ilk olarak Türkiye özelinde değerlendirecek olursam, Türkiye’nin henüz yolun yarısında olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’deki bankalar ve finans kurumları dünya genelinde tanınıyor olsalar da, küresel çapta hizmet veren önemli finans kurumlarının ve bankaların henüz gerisindeler. Özellikle teknolojik açıdan bankalar, müşteri deneyimi üzerine yeni yeni yoğunlaşmaya başladılar. Bu noktada müşterilerin de biraz ısrarcı olmaları gerekiyor. P2P ödeme metodu ve gerçek zamanlı veri analitiği gibi gelişmeler bankalar ve finans kurumları için henüz “şart” durumuna gelmedi.
Bu noktada müşterilerin de biraz bastırması gerekiyor. Müşteri-banka etkileşimiyle birlikte hali hazırdaki gelişim ivmesi çok daha hızlı bir şekilde gerçekleştirebilir. Bu sayede Orta Doğu ve Afrika gibi bölgelerden çok daha iyi durumda olan Türkiye, Almanya, İngiltere gibi ülkeleri bu konuda yakalayabilecektir.
Dünyadaki durumdan söz edersek, her bankanın birbirinden çok farklı stratejisi olduğunu görüyoruz. Sürekli kendisini ve sunduğu hizmetleri müşterileri için yetersiz gören ve özeleştiri yapmaktan çekinmeyen bu yapılar, kabuk değiştirme konusunda tereddüt etmiyorlar. Bu motivasyonun özellikle 2016 yılından itibaren önemli gelişmeler için önayak olacağını ifade edebilirim. 2017 yılında hayata geçmesini beklediğim bu değişimler “Nesnelerin İnterneti” konsepti ile gelişecek ve birçok sektör yeniden şekillenecek.
Nesnelerin İnterneti konusunu biraz açabilir miyiz? Özellikle iş dünyası üzerinde nasıl bir etki yaratacak?
İçerisinde bulunduğumuz süreçte kişiler kendi ekonomilerini yaratıyorlar. Önceleri kurumlar ve şirketler kişilere “segment” olarak bakmazken, Nesnelerin İnterneti ve 3 Boyutlu Baskı gibi teknolojiler ile beraber kişiler kendi kendilerinin “segment”leri haline geldi.
Nesnelerin İnterneti ile birlikte daha önce kişiler, kurumlar ve şirketler onlarca evrak ve belgenin içerisinde kaybolurken, bir iş sürecinin tamamlanması çok uzun sürebiliyordu. Nesnelerin İnterneti ile birlikte bu durum değişirken, birçok konuda çok daha kaliteli veri analizi yapılabilir hale geldi. Bu durum da müşteri-kurum arasındaki ilişki çok daha kaliteli hale getirirken, kurumlar ve şirketler tarafından sunulan hizmetler “kişiye özel” bir hal almaya başladı.
Dijital bireysel ekonomi olarak adlandırabileceğimiz bu süreçte Türkiye’nin önemli bir avantajı var. Ülkedeki genç nüfusun, genel nüfusa oranı oldukça yüksek ve bu durum iş gücüne dönüştüğünde birçok alanda önemli değişimleri görebileceğimizi ifade edebilirim.