İki bilgin. Bir yıldız
Danimarkalı Tycho Brahe, bilginliğine önem veren krallar sayesinde uzayı anlamaya çalışırken (1570-1600), İstanbul’da bir başka bilgin de, uzayı anlamaya çalışıyordu. Takiyüddin Mehmet bin Maruf (1525-1585) bu amaçla, Üçüncü Murad döneminde İstanbul’da bir rasathane açma izni aldı. Beyoğlu’nun altında, o günkü Fransız Elçiliği yakınında Tycho’nunkine benzer bir gözlemevini 1577’de kurdu.
Tycho ile aralarında fark vardı: Tycho, uzayın neden “öyle” davrandığını anlamaya uğraşıyordu. Taki ise sadece zamanı günde beş kez iyi ölçmek istiyordu. Padişaha da müneccimlik yapacaktı.
Tycho ve Taki, 11 Eylül 1577’den itibaren bir ay süreyle bir kuyruklu yıldız gördüler. Tycho –o günün koşullarında- olabilecek en bilimsel gözlemi yapmaya uğraştı. Taki, yıldızın çizimlerini yaptırdı. Ama ulemaya göre yıldız, uğursuzluktu. Ertesi yıl İstanbul’da veba salgını başladı! İran’la savaş başarılı gitmedi. Rasathane aleyhinde dedikodu arttı. Taki’nin koruyucusu, ünlü sadrazam Sokullu öldürüldü. Sonuçta şeyhülislam şu fetvayı verdi: “Rasattan uğursuz hükümler çıkarmaya ve göklerin esrar perdesini küstahça bilmeye ve bu işin tehlike ve sonuçlarına cürete niyet edilmiştir.”
Babası da bir kuyruklu yıldız geçişinden sonra ölen vesveseli padişah, 21 Ocak 1580’de rasathaneyi yıktırdı.
Profesör Süheyl Ünver, “İstanbul Rasathanesi” (Türk Tarih Kurumu, 1969) kitabında olayı baştan sona anlatır. Hoca, “İlimler tarihimiz için yüz kızartıcı bir şekilde tahrib edilerek kapatılır” der.
Tycho Brahe ise 1601’de ölüverir. Ama çırağı Kepler, onu aşar ve uzayın nasıl çalıştığını daha iyi anlatır. Bilim, “oralarda” ihtiyatla ilerlemeye devam eder. Osmanlı’da tamamen durur. Böylece teknoloji de durur. Sonucu biliyoruz.