İklim değişikliği sorununun çözümü Ar-Ge temelli gerçekleştirilmeli
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) koordinasyonunda 5-7 Ekim tarihlerinde düzenlenen ‘3. Uluslararası Afet ve Dirençlilik Kongresi’nin ‘Afet Yönetiminde Ar-Ge’ başlıklı oturumuna katıldı.
‘Afet Yönetiminde Ar-Ge ve TÜBİTAK: Birlikte Geliştirme ve Birlikte Başarma’ başlıklı bir sunum yapan Prof. Dr. Mandal, “İklim değişikliği ve dirençlilik gibi konular göz önünde bulundurulduğunda bu oturumun çok büyük bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Söz konusu konuların, bilim temelli Ar-Ge faaliyetleri olmadan çözülebilmesi mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu. “Küresel alanda gelecek 10 yıl içinde iklim değişikliği sorunuyla daha çok yüzleşeceğiz. Buna karşı ciddi bir hazırlık içerisindeyiz” ifadesini kullanan Mandal, aşırı sıcak, sağanak yağış, yangın, kuraklık, denizlerde oksijen azalması gibi sorunların çözümüne yönelik çalışmaların Ar-Ge temelli gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çekti. Mandal, “Gerekli önlemler alınmazsa küresel sıcaklık 4 derece kadar artabilir. Bu konuya gereken önemi vermediğimiz takdirde gelecekte bu yaz yaşadığımız çevre sorunlarının daha olumsuz hallerini yaşayabiliriz. Bu yıl dünya genelinde yaşanan çevre felaketleri bizler için önemli bir mesajdı” şeklinde konuştu.
Disiplinler arası çalışma prensibiyle çözüme ulaşılabilir
“Ar-Ge tabanlı çözüme yürekten inanıyoruz” diyen Mandal, “Pandemi döneminde risk içeren konulara ne kadar hazır olduğumuzu gördük. İklim değişikliği ve afet odaklı süreçlerde pandemi döneminde elde ettiğimiz kazanımlardan yararlanabiliriz. 2030’a doğru yaşanacak sorunlara yönelik çözümlere; geleneksel bilimsel çalışmalarla değil; daha yenilikçi, kapsayıcı ve sosyal ve beşeri bilimlerin birlikte katkı sağladığı disiplinler arası çalışma prensibiyle ulaşabiliriz. Bu kapsamdaki yaklaşımımız, küresel boyutta bilgi üreten üniversitelerle bu bilgiyi kullanan kamu ve özel sektörün ilişkisinin çift yönlü olması gerektiğidir. Sorunlara yönelik çözümlerin sadece teknoloji tabanlı olmaması gerektiğini savunuyoruz. Teknoloji önemli bir araç olsa da konular karmaşıklaştıkça çözümler toplumsal bilimlerin de dahil olduğu sistematik bakış açısıyla ele alınmalı. Ayrıca yönetimsel açıdan da kurumlar kendi görevlerinin yanında birlikte iş yapmalı, birlikte öğrenmeli ve birlikte çözüm üretmeli. TÜBİTAK olarak sadece çözüm üreten değil politika belirleyen; bu doğrultuda gerekli programları düzenleyen bir kurum olmaya ve 2018 yılından bu yana bu dönüşümü gerçekleştirmeye çalışıyoruz” açıklamasını yaptı. TÜBİTAK’ın platformlara verdiği desteklerin yanı sıra proje desteklerinin de devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Mandal, iklim değişikliğiyle ilgili projelerin ek puan alabildiğini hatırlattı ve şu noktalara dikkat çekti: “Başvuru yapılan ve kabul edilen projeler arasında iklim değişikliği odaklı süreçlerde önemli kazanım ve çözüm oluşturacak projelerimiz bulunuyor. Bu kapsamda 2021 yılının ilk yarısında desteklenen 351 projeden 90 tanesi iklim değişikliği meselesini kapsadığı için ek puan aldı. Bu projelerin hızlı bir şekilde değer üreterek etki yaratması gerekiyor.” TÜBİTAK olarak proje desteklerinde, burs programlarında, insan kaynağı yetiştirmede, düzenlenen yarışma, fuar ve şenlik gibi faaliyetlerde iklim değişikliği ile mücadeleyi ön planda tutmaya çalıştıklarını kaydeden Mandal, “Bütüncül bakış açısıyla hareket ederek sadece destek vermek değil bu süreci yönetmek de istiyoruz” dedi.