İLETİŞİMİ GERÇEK ANLAMDA ANLAMAMIZ ŞART
Milyarlarca cihazın veri toplaması ve paylaşması anlamına gelen IoT'nin bircok avantaji bulunuyor, fakat iş makinelerin veri toplamasına gelince, mahremiyet (privacy) ve güvenlik önemli bir mesele oluyor. 2016 yılında Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olan fütürist, stajyer avukat ve Genç Fütüristler üyesi Oğuz Kartöz, halen İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Anabilim dalında yüksek lisans eğitimine devam ediyor. “Sanal Mülkiyet” ve “İnternette ifade özgürlüğü” alanlarında çalışmaları bulunan Oğuz Kartöz, 2012 yılında Genç Fütüristler Derneği’nin üyesi olarak “Gelecek Günü”, “Fütürist Elçi” ve “Happy Talks” projelerinin kurucu ekipleri ve düzenleme komitesi üyeleri arasında yer almıştı. Gelecek trendlerinin ve teknolojik gelişmelerin sosyal ve hukuksal yönleriyle ilgilendiğini vurgulayan Oğuz Kartöz ile dosyamız odağında görüşme imkanımız oldu. “IoT ekosistemini anlayabilmek için temel bileşenlerini bilinmeli” diyerek sözlerine başlayan Oğuz Kartöz’ün de belirttiği gibi, yakın gelecekte kullandığımız her aletin çeşitli yöntemler ile birbiriyle iletişim kurduğunu düşünelim.
İK sürekli yakın takipte olursa…
Evinize geldiniz, kapıyı telefonunuzda veya üzerinizdeki giyilebilir cihazınızda yüklü anahtar aplikasyonunuz ile açtınız. Aralık ayında olduğunuz düşünülürse, akıllı eviniz, sıcaklığı ideal seviyeye siz ona komut vermeden çıkarmıştı. Günlük ihtiyaçlarınızı bilen buzdolabınız, sizin eve gelme zamanınıza denk gelecek şekilde sipariş verdi ve vakit kaybedeceğiniz bir işiniz daha hayatınızdan çıkmış oldu. “IoT dünyasının en basit örneklerinden birisini resmetmeye çalıştım” diyen Oğuz Kartöz’ün de dikkat çektiği gibi, hayatımızı kolaylaştıran bu hizmetlerin karşılığı olarak, verilerimizi işlemek için bizden izin bekleyen makineler ve şirketlere karşı müşterilerin güvenebilmesi için iş yapma anlayışında değişiklik yapmamız gerekiyor. “Gelecekteki akıllı evimizde kullanacağımız buluta bağlı bir sistemin güvenliği sağlanamazsa, hırsızların işi oldukça kolay olacak” gerçeğini paylaşan Oğuz Kartöz’ün verdiği bilgiye göre, çalışanlarının bedenlerine yerleştirilen çipler vasıtasıyla takibinin sağlandığı sistemler bazı girişimler tarafından denenmeye başlandı. Ofise giriş sırasında güvenlik kontrolü, şirket içerisinde ortak kullanım alanında bulunan fotokopi veya kahve için kullanılan makineler çipleri algılayan sensörler ile kullanılıyor. “Çiplerin 24 saat boyunca çalışanının lokasyon verisini toplaması sonucunda kişinin hangi inanca sahip olduğu, siyasi görüşü gibi bilgilere ulaşılması mahremiyet açısından sorunlu” hatırlatmasını yapan Oğuz Kartöz, potansiyele karşılık risklere şu sözlerle devam ediyor:
Yasa koyucular net adımlar atıyor
“Fabrikalarda envanter sayımı gibi birçok amaç için kullanılan sensörler, rakip firmaların bilgi çalmasına izin vermeyecek önlemler altında çalışmalı. Şirket çalışanlarının günlük kaç kalem iş yaptıklarının ölçülmesi, molalarının uzunluğu yakın gelecekte çok net bir şekilde ölçülecek. Performans değerlendirmeleri, iş verimliliği alanlarında haklı nedenler ve işten çıkarmaları daha net bir şekilde ispat etmeye imkan sağlayacak. Netice itibariyle, iş hayatında çalışanların ve müşterilerin ve diğer veri kaynaklarının ürettikleri verileri işleyerek kurumsal hayata hizmet sağlayacak olan IoT markalarının, topladıkları verilerinin güvenliğini sağlama hususunda daha hassas olmaları gerekecek. Avrupa’da ve ülkemizde yasa koyucular bu yeni alanların düzenlenmesi hususunda çok net adımlar atıyor. Veri koruma kurulları yaptıkları denetimler neticesinde, düzenlemelere aykırı işlemler nedeniyle yüklü cezalar kesme yetkileriyle donatılmakta.”
Her çalışanın bilgilendirilmeye ihtiyacı var
Kişisel verileri korumakta gereken özeni göstermeyen ve yükümlülüklerini ihmal eden şirketleri kamuya ilan eden bu kurulların önceliklerini şirketler de ciddiye almalı. “Yönetim, risk ve uyum sağlama adına sadece teknik altyapıyı geliştirmek ve hukuki önlemler almak yeterli olmayacak” uyarısını yapan Oğuz Kartöz, eklemeden geçmiyor: “IoT ve M2M ile ilgili alanlarda faaliyet gösteren veya bu alanlardan destek alan her çalışan mahremiyet, veri güvenliği konularında bilinçlenmeye ihtiyaç duymakta. 2020 yılında 24 milyar cihazın internete bağlı olacağı tahmin ediliyor. Bu cihazların ürettiği verilerin güvenliğinin sağlanması ve sadece toplandıkları amaç doğrultusunda şirketler tarafından işlenebilmesini kontrol edecek denetim fonksiyonuna sahip yapay zekalar, bireylerin temel insan haklarını korumak için hayatımıza girecek hizmetlerden sadece birisi.”