İnc(e)ledim, sık dokudum
Tarafından 19 Haziran 2024
0
1.4K Görüntülemeler
IDC’nin yayınladığı son rapora göre, 2023 yılının ilk çeyreğine kıyasla küresel akıllı telefon pazarına göre yüzde 7,8 oranında bir büyümeden bahsediliyor. Bu da 290 milyon adet akıllı telefon sayısına denk geliyor. Türkiye akıllı telefon pazarında da yine 2023’ün ilk çeyreğine göre yüzde 8,8 oranında bir büyüme var ki küresel ölçeğe kıyasla 1 puanlık farktan bahsediyoruz. Tabii değerlendirmenin bir de operatör tarafı var ve bunu da ciro bazlı ele aldığımızda, ufak da olsa bir kan kaybı yaşanıyor ancak zincir kanalda da bir artış göze çarpıyor. Bunu, akıllı telefon pazarının bir nevi toparlanma süreci olarak değerlendirebiliriz.
vivo Çin’de bir numaralı telefon markası olarak lanse ediliyor. Globalde ve özellikle Türkiye’de pazar payını pozitif yönde artırarak devam ediyor. Hindistan ve Endonezya’da da ayrıca pazar lideri konumunda yer alıyor. Globalde de 5 numaralı akıllı telefon üreticisi… Ben söylemiyorum, bunları vivo Pazarlama Müdürü Selin Dayıoğlu Kıran paylaşıyor.
Selin ile başka bir markadaki döneminden tanışıyoruz. O zaman iletişim danışmanı ve marka bağlamında işbirliklerimiz vardı. Bugün ise vivo markası için konuşurken ve farklı bir inceleme yazısı neden yazılmasın ki diye konu açıldığında, benimle hemen piyasaya 4-5 ay önce dahil olan vivo V30’u paylaştı. Giriş ve orta segment ürünlerle pazara giriş yapan vivo’yu ilk deneyimlediğimde çok net yazacağım, bana hiç de giriş seviyesi bir telefon gibi gelmedi. Hatta 26,999 TL’lik (KDV dahil) fiyatını düşünürsek, doğrudan orta segment diyelim ancak yazının ilerleyen kısımlarında üst ortada yer alması gerektiğini ve bu bağlamda satın alma yapmak isteyen son kullanıcıya neden yeterli geleceğini, vivo^’nun yaklaşımı ve felsefesi çerçevesinde de değineceğim zira v serisi ürünlerin kısa zamanda yakaladığı başarı da bunun bir kanıtı gibi ele alınabilir.
Aynı rapora göre, orta segment (18,000 – 36,000 TL) ürünlere olan talep tam 2 katına çıkmış. vivo’nun buradaki başarısı sadece yalnızca bu segmente olan taleple değerlendirilirse haksızlık olur zira yukarıda bahsettiğim yaklaşım, felsefe tam da burada devreye giriyor çünkü üst düzey özellikleri, bu fiyat aralığında orta segmente yerleştirme stratejisi vivo’nun kısa zamanda yakaladığı başarının da anahtarı olabilir.
Sadece satışçı değil, üretici de…
Türkiye, vivo’nun global ölçekte Avrupa’daki en en önemli pazarı diyor, Selin. Sonunda bir marka EMEA ve META dışında Türkiye’yi Avrupa pazarında net olarak konumlandırdı. 2020 yılında 20 milyon dolarlık yatırımla, Gebze’de yerel üretim tesisini kuruldu. Yıllık 5 milyon adet üretim kapasitesinden bahsediliyor. Burada y serisi ürünlerin üretimi yapılıyor. Hedef tabii ki yatırımları büyütmek her marka gibi ancak en önemli hedef yerel pazarda ilk 3 içerisinde yar almak. Tabii işin hem üreten hem de satan tarafında olunca, tüketicinin en başta dikkat ettiği kriterleri de tespit edip bunu hayata geçirmek kolay ancak bir o kadar zor oluyor. Zorluğu neresinde derseniz, alınan riskte…
Benim kullanınca özellikle dikkatimi çeken ve bunu da hissettiren, uzun ömürlü bir cihaz gibi görünmesinin yanında, öyle de olması. Bu sadece söylemde kalmayan, kasanın artı camın sağlamlığı (Schottcam kullanımı) ve vivo’nun sektörde ilk defa taahhüt ettiği 4 yıllık pil garantisi… Bu 2 noktanın oldukça fark yarattığını, hatta karar verme aşamasında öncü rol oynayacağını net olarak belirteyim. Nedenine gelince, tamamen duygusal çünkü orta segmentin üstüne çıkmak isteyen bazı tüketiciler, her ne kadar bunu yapmak istese de yapamıyorlar ya da kendilerini fazla zorluyorlar. Özellikle bu dönemde, benim için de geçerli, kendinizi zorlamanıza değecek harcamalar kullanıcı gözünde daha değerli. İngilizlerin meşhur bir sözü var derler; ucuz mal alacak kadar zengin değilim! Bu söz durumu özetlerken, üst seviye telefonlarda yer alan özelliklerin de v30’a entegre edilmesiyle aslında bir anlamda tüketiciye göz kırpıyor. Peki başka hangi özelliklerden bahsetmemiz gerekiyor? Yazının sonuna doğru da kişisel kullanımım neticesinde, olumsuz yanlarına da mutlaka değineceğim i.
Diğer kısıma geçmeden, pil ömrü uzun ve şarjı da 1 günü rahatça çıkarıyor ancak kim bilir ne kadar zamanda doluyor da süresi böyle uzun kalıyor diyecek olanlara… 48 dakikada hızlı şarj oluyor! Hatta bana sorarsanız 48 dakikadan da az ancak şimdi markayı zan altında bırakmak istemem. Ya zaman hızlı geçiyor ya da gerçekten düşündüğüm gibi… 🙂
Herkeste star ışığı olmaz, olamaz
Bu laf nereden mi çıktı? Telefonun arkasında, lenslerin hemen altında bir alan var. Orada, Aura Light yazar. Sosyolojide aura kavramı, liderlik adı altında nüfuz ve karizma gibi kavramların yanında kullanılır. Yani bir liderde olması gereken özelliklerin yanında o kişinin aurası da önemlidir. Görünmeyen bir hale gibidir. Burada bir hale görüyoruz ve bu sizin ışıklar altında bir star gibi çıkmanızı sağlıyor mu? Onu deneyimleyip siz yanıt verin. Ben burada biraz tarafsız kalmak istiyorum ancak bunun sektörde bir ilk ve uzun yılların getirdiği bir Ar-Ge çalışmasının neticesi olduğunun da altını çizelim.
Teknik özelliklere ve oradan zayıf kısımlara geçmeden önce burası için son söz yazalım; liderlerde olması gereken özellikleri sıralarken karizma, nüfuz ve auradan bahsettik. Aurası tamam, karizması da fena değil zira masaya koyduğunuzda zarafeti kendini gösteriyor. Liderliğe gelirsek, daha gidecek çok yol olduğu kesin ama inovasyon bağlamında sektöre liderlik edebilecek potansiyele sahip.
Yetenekleri
– Performansa bağlı ısınma yok.
– 186 gram, birçok amiral gemisi olarak adlandırılan telefondan hafif demek.
– Ekranın mimarı kim veya kimler ise iyi iş çıkarmışlar.
– Kullandığım süre boyunca yazılım güncellemesi aldı, almaya da devam ediyor.
– Ellerinizi yıkarken bir anda telefon çaldı, açmanız gerekiyor, hiç tereddüt etmeyin çünkü eller ıslakken de telefonu kullanmaya devam edebilirsiniz.
– Fotoğraf çekmeyi ke-sin-lik-le sevdiriyor.
– Açıkçası kendi açımdan iş telefonu olarak da tanımlayabilirim çünkü bana tüm gün şarjı biter mi endişesi yaşatmadan, LinkedIn de dahil tüm etkileşim ve iletişim çalışmalarımı hızlıca halledebiliyorum.
Biraz da eleştiri…
– Kavisli kenarlar güzel ancak bazı reklamları kapatmak için ekrana gelen X işaretine birkaç kez basmak gerekebiliyor.
– Hızlı şarj olurken hafif bir ısınma oluyor, sorun edilecek kadar değil. Şarj sonrası normale dönüyor.
Pile çok değindik belki de ancak en çok çok önemli zira biz bile yorulduğumuzda pilimiz bitti deriz. 4 yılın sonunda 1600 şarj döngüsünün ardından pil kapasitesi yüzde 80’nin altına düşerse, ücretsiz pil değişimi yapılıyor. Zaman için gerekli enerjiyi bulmak adına, keşke insanlık adına da böyle bir kampanya olsa.