İndekslerle Türkiye: Bilişim teknolojileri ve inovasyon
Bilgi, bilgiye sahip olma, bunu inovasyona ve teknolojiye dönüştürme günümüzde bilgi sistemleri ekosistemini ve ekonomisini oluşturmak isteyen toplumlar veya ülkeler için ön planda olan bir konudur. Artık, bilgi ve bilginin sahipliği ve kullanımı gelişmişlik düzeyinin de bir ölçüsüdür. Geçmişte, ülkelerin gelişmişlik düzeyi ürettiği çelik ve enerji miktarı ile ölçülürken, günümüzde üretilen bilgi miktarı ile bilgi ve iletişim teknolojileriyle işlenen, aktarılan, saklanan veya korunan bilgilerin boyutu ve bundan elde edilen değer ile ölçülmekte.
Bilişim teknolojilerini üretmeden, bunları yönetimde, üretimde ve denetimde kullanmadan, bu teknolojilerinden faydalanmadan, ülkelerin büyümesi, değişmesi ve en önemlisi gelişmesi mümkün değildir. Bunu anlayan, stratejilerini oluşturan, gereğini yerine getiren ve uygulayanların gelişmiş toplumlar olduğu bilinmektedir. Bunlar, bilgi toplumları olup bilgi ekonomilerini oluşturmuşlardır. Bilişim ve bilişim teknolojileri kültürüne sahip olan toplumlardır. Bu felsefeyi anlayan, hayata geçiren ve buna göre hareket eden kurumların, üniversitelerin, şirketlerin, sektörün veya daha genel anlamda toplumların veya ülkelerin hızla geliştiğini gösteren pek çok örnek vardır.
Pekala; “Ülkemiz bilişim toplumu mudur?”, “Ülkemizin bu konudaki yeri veya konumu neresidir?”, “Bu konuda neler yapılmaktadır veya yapılamamaktadır?”, “Bunun için göstergeler nelerdir?”, “Biz nerede hata yapıyoruz?” Bu konuyu ele alalım ve belirtilen sorulara cevaplar arayalım. Kısacası yapılanlara veya mevcut duruma bir ayna tutalım.
Literatürü veya bu konuda yayımlanan eserleri incelediğimizde; bunu yapanların, beklenen ilerlemeyi gerçekleştirenlerin veya bu hedefe ulaşanların temelde yaptıkları işlemler veya sahip oldukları değerler aşağıda maddeler halinde verilmiştir. Bunlar;
- Bilişim teknolojilerine (BT) sahiptir. BT altyapıları gelişmiştir. Bu altyapıların gelişmesini ve yaygınlaşmasını destekler.
- Bu teknolojileri üretirler ve/veya geliştirirler ve bunları günlük hayatlarında kullanırlar.
- Ulusal stratejileri ve politikaları vardır.
- Hizmetleri elektronik ortamlarda verdikleri ve uygulamaların sayısının arttırılmasına özen gösterdikleri,
- Ar-Ge’ye önem verirler, kaynak ayırırlar ve desteklerler.
- Çok sayıda ar-ge merkezleri vardır.
Bilim ve teknoloji geliştirirler ve üretirler, satarlar.
- Üniversite-sanayi işbirliklerinin üst düzeydedir, gelişmesini desteklerler.
- Yeterli uzman insan kaynağına sahiptirler.
- Kaynaklarını sürekli geliştirirler.
- Sahip olunan bilgi birikimi ve yetenekleri üst seviyeye çıkarmaya çalışırlar.
- Politika, strateji, mevzuatlarla bu çalışmaları desteklerler.
- Üniversitelerine özel önem verdikleri ve ulusal araştırma laboratuvarı ve merkezlerini açtıkları, bilim ve bilimsel çalışmaları destekledikleri, üretilen bilgi varlıklarının (makale, kitap, yayın, patent, marka, vb) yüksek oldukları, uluslararası bilimsel işbirlikleri yaptıkları, kritik alanlarda bilgi ve teknoloji üretmeye ağırlık verdikleri, ihtiyaç duyulan alanların gelişmelerini destekledikleri,
- Uluslararası işbirliğine önem verdikleri,
- Çok sayıda BT STK’larına sahip oldukları ve bilgi ekonomisinin ve ekosistemini oluşturdukları iyi bilinmektedir.
Ülkemizdeki durumu değerlendirdiğimizde ise 30 yıldır bilişim teknolojilerinin ve uygulamalarının geliştirilmesi konusuyla ilgileniyorum. Her hükümetin bu teknolojilerin gelişmesine destek verdiğini gördüm. Son yıllarda ise devlet yatırımları, verilen destekler, devlet teşvikleri, mevzuatlarda iyileştirmeler arttı. Bilişim teknolojileri ve Ar-Ge kültürünün geliştirilmesine devlet özel önem veriyor. Teşvik paketleri açıklıyor. Ar-Ge merkezleri sayıları artıyor. 2023 hedeflerine erişmek için çalışılıyor. Dünyanın en büyük 10 ekonomisi içerisinde olmanın, 500 milyar dolarlık ihracat yapmanın, kişi başı milli gelirin 25 bin dolara çıkarılmasının yolunun teknolojik üretimden geçtiğinin farkında olan hükümetler son dönemlerde buna yüksek destek veriyor. Özellikle son on yılda bunun önemi daha iyi anlaşıldığından BT desteklenen öncelikli alanların başında yer alıyor. Belirlenen hedefler gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Buna göre stratejiler ve politikalar geliştiriliyor, mevcutlar güncelleniyor. GSMH’dan argeye ayrılan payın oranı arttırılmaya ve bunun yüzde 2-6 arasında olması hedefleniyor. Ar-Ge merkezleri ve üniversite sayıları artıyor. Buna ilave olarak;
- Başbakanımız Binali Yıldırım, 2017 yılını “Bilişimde Gelişim Yılı” ilan etmiştir.
- BSTB, Ar-Ge merkezleri ve teknoparkların kurulması, sayılarının artması, küçük ve orta işletmelerin büyütülmesi, makina parkını yenilemeleri ve büyümeleri ekonomik olarak desteklemektedir.
- Kalkınma Bakanlığı, şirketlerin uluslararasılaşmasını arttırmak, uluslararası şirketlerle işbirliklerini geliştirmek, ürünlerini diğer ülkelere taşımak, tanıtmak ve satmak için farklı kategorilerde teşvikler vermektedir.
- TÜBİTAK gerek kamuda karşılaşılan sorunların giderilmesi gerekse sektörün ve üniversitelerin gelişmesini desteklemektedir. Özel ve kritik alanlarda çağrılar açmaktadır. Pek çok alanda Ar-Ge projelerini desteklemektedir. Üniversitelerde Teknoloji Transfer Ofisleri kurulması teşvik edilerek, üniversitelerde inovasyon kültürünün geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına destekler verilmektedir. Bu ofisler, proje yapma kültürünü geliştirmek ve proje sayılarını artırmak, sektör-üniversite ilişkilerini geliştirmek ve güçlendirmek, üniversitelerin sahip olduğu bilgi birikimini sektöre aktarmak, üretilen fikirlerin ve ürünlerin patentlenmesini sağlamak ve sayılarını çoğaltmak, sektörün problemlerini bilimsel yaklaşımlarla çözülmesini hızlandırmak için kurulmuşlardır. Ülkemizde bugün için 20’nin üzerinde üniversite bu kapsamda desteklenmektedir.
- Devletimiz, öğretim elemanlarının Ar-Ge’ye yönelmesini teşvik etmek, konuya olan ilgiyi artırmak için özel teşvik primi vermektedir. Bu kapsamda, yüksek performansa sahip olan öğretim elemanlarına (100 puana kadar), alınan puana karşılık olarak son iki yıldır teşvik primi verilmektedir.
- KOSGEB, üniversitelerden mezun olmuş ve yeni bir projesi olan girişimcilere, 100.000-300.000TL ye kadar karşılıksız maddi destek vererek, genç girişimcilerin şirketleşmeleri teşvik edilmektedir.
- MEB, kritik alanlarda ihtiyaç duyulan kalifiye eleman açığını karşılamak üzere, yurtdışına lisans ve lisansüstü seviyede uzun yıllardır burslu öğrenciler göndermektedir.
- TÜBİTAK, ülkemizde lisansüstü programlarda okuyan öğrencilere de iyi üniversitelerde araştırma yapmalarını sağlamak için burslar vermektedir. Doktora sonrası araştırmacılar da bu teşviklerden faydalanmaktadır. Öğretim elemanlarının yaptığı çalışmaları uluslararası konferanslarda sunmaları için ise teşvikler verilmektedir.
- YÖK, son dönemde üniversitelere de Ar-Ge çalışmalarına özel önem vermektedir. Pek çok yeni proje geliştirilmektedir. 100-2000 projesi bunlardan birisi olup 100 kritik alanda her yıl 2000 doktoralı araştırmacı yetiştirilmesi hedeflenmektedir. Ar-Ge merkezlerinde enstitüler açılmasının önü açılmıştır. Patent sahipliği, proje, ürün tasarımı ve geliştirme akademik atama yükseltmelerde dikkate alınmaktadır. Yurtiçi öğrenci ve öğretim elemanı değişim programlarını desteklemektedir. Mevlana programı ile uluslararası proje desteği vermektedir. Bu yıl ülke içinde de öğretim üyelerinin istediği bir üniversitede geçici sure çalışmasının önünü açmıştır. Aselsan gibi Ar-Ge yapan şirketlerin bünyelerinde enstitü açmasına ve kendi personeline lisansüstü çalışma yapmasının önünü açmıştır. Üniversiteler, Ar-Ge Üniversiteleri olarak ayrıştırılmaktadır.
- TPE, ülkemizde patent kültürünün geliştirilmesine yönelik destekler vermekte ve etkinlikler düzenlemektedir.
- Savunma Sanayi Müsteşarlığı farklı alanlarda kümelenmeye gitmektedir. Son dönemde Siber Güvenlik konusunda yapmaya başladığı kümelenme çalışması bunlardan birisidir.
- Ülkemizde BT alanında, bu alanı doğrudan veya dolaylı etkileyen veya destekleyen pek çok strateji ve eylem planı hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Bunlar; Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı (2016-2019), Ulusal e-Devlet Stratejisi ve Eylem Planı (2016-2019), Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı, Türkiye Yazılım Stratejisi ve Eylem Planı (2016-2019), Ulusal İstihdam Stratejisi (2014-2023), Organize Suçlarla Mücadele Ulusal Strateji Belgesi ve Eylem Planı, Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2015-2018), KOBİ Stratejisi ve Eylem Planı (2015-2018), Türkiye Kamu-Üniversite-Sanayi İşbirliği (KÜSİ) Stratejisi ve Eylem Planı, Türkiye Sanayi Stratejisi (2015-2018), Türkiye Girişimcilik Stratejisi ve Eylem Planı (2015-2018), Bölgesel Gelişme Ulusal Stratejisi (2014-2023) ve Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi olarak sıralanabilir.
Yukarıda belirtilen hususların tamamı bir ülkede yapılan çalışmaları değerlendirmek için yeterli olsa da bu yazımın başında da belirttiğim gibi bunu uluslararası kriterlere veya göstergelere göre de değerlendirilmesi gereklidir. Bu yazıda yapılacak olan değerlendirmeye uluslararası indeksler dikkate alınarak değerlendirmeler yapılacaktır.
Dikkate alınan indeksler
Ülkelerin BT açısından değerlendirilmesinde veya anlaşılmasında kullanılan indeksler; bağımsız/bağımlı kurumlar, organizasyonlar veya örgütler tarafından yıllık olarak hazırlanıp (yukarıda belirtilen göstergeleri doğrudan veya dolaylı olarak değerlendirmelerde kullanan) yayımlanmaktadır. Bu yazımızda, dünya indeksleri açısından ülkemizdeki inovasyon ve bilişim teknolojilerinin durumu değerlendirilecektir. Dikkate alınan indeksler aşağıda doğrudan veya dolaylı olarak ele alınmıştır. Bunlar;
- Dünya Ekonomik Forum’un hazırladığı 2016-2017 Küresel BT Rekabet İndeksi sıralamasında ülkemiz 4,39 ile bu yıl 55. sıradadır. Bu oranın bir önceki yılda 4,37 olduğunu ve sıralamada 51. sıradadır. Burada ilk üç ülke, sırasıyla, İsviçre, Singapur ve ABD’dir. Eğitim ve yetenek konusunda ise 3,95 puan ile ülkemiz 76. sıradadır. İş dinamikleri açısından ülkemiz, 4,62 puan ile sıralamada 72. dir. İnovasyon kapasitesi açısından 3,11 puan ile sıralamamız 58. dır.
- Dünya “İletişim Ağına Hazırolma İndeksi (Networked Readiness Index)” 2016 raporunda, 4,4 puan ile 48. sıradayız.
- “Küresel İnovasyon İndeksi (Global Innovation Index)” sıralamasında 128 ülke içerisinde, 39 puanla ülkemiz 42. sıradadır. 2015 yılında 58. sırada olan ülkemiz 2016 yılında 16 basamak yükselerek 39,03 puan almıştır. Ayrıca bu raporda yer alan “siyasi ortam” kategorisinde 88, “düzenleyici ortam” kategorisinde ise 96. sırada yer almaktadır. 2016 yılı Türkiye İnovasyon Etkinliğinde; 13. sıraya yükselerek iyi bir gelişme kaydetmiş olup, 7 ana gösterge dikkate alındığında;
- İnsan kaynağı ve araştırma alanında yükseköğretim kayıtlarında (16. sıra),
- İş gelişmişliği alanında ticaret-rekabet-pazar ölçeğinde (12. sıra),
- Bilgi ve teknoloji çıktılarında bilgisayar yazılım harcamalarının GSYH içindeki payında (9. sıra),
- Yenilikçi çıktılar alanında maddi olmayan varlıklar (5. sıra) ile yenilikçi mal ihracatının toplam ticarete oranında ise 14. Sıradadır.
- Yükseköğretim derecelendirme kuruluşu Times Higher Education’ın (THE) 2016-2017 Dünya Üniversiteleri Sıralamasında Türkiye'den 18 üniversite bu değerlendirmede yer almıştır. Araştırmada 1000 üniversitenin öğretim kalitesi, araştırma etkisi, uluslararası görünüm ve endüstri bağlantıları gibi kriterlere göre değerlendirilmiştir. Sıralamaların ülkemizde 251-1000 arasında olduğu görülmüştür. Bu aralıkta ilk sırayı Koç Üniversitesi alırken, Yıldız Teknik Üniversitesi 18. sıradadır.
- Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından yayımlanan “Küresel Siber Güvenlik Endeksi (Global Cybersecurity Index)” ve devletlerin siber saldırılara karşı hazırlıkları ve savunma kapasiteleri sıralamasında ülkemiz 2014 yılı sıralamasında genelde 7. sırada (detayda ise 23. sırada) iken 2017’de yayımlanan ve 164 ülkenin skorlandığı en güncel 2. raporda, ülkemiz 43. sıradadır. Singapur, siber saldırılara karşı en hazırlıklı ülke iken, ABD ikinci ülke, ve bunu takip eden ve ilk 11’e giren diğer ülkeler ise sırasıyla Malezya, Umman, Estonya, Mauritius, Australya, Gürcistan, Fransa, Kanada ve Rusya’dır. Ülkelerin sadece %38’inin siber saldırıya karşı gereken şekilde korunduğu, %12’sininde siber güvenlik stratejilerinin hazırlık aşamasında olduğu belirtilmiştir.
- “Küresel Açık Veri İndeksine” göre, Avustralya ve Tayvan 1. sırada ülkeler iken ülkemiz 15 alanda 46. sıradadır.
- “IPRI 2017 Küresel Mülkiyet Hakları İndeksi” sıralamasında, Doğu Avrupa ve Merkez Asya bölgesinde ülkemiz 11. sırada iken küresel bazda 4,9 puan ile 78. sıradadır.
- “Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü (WIPO)” 2015 yılı istatistikleri temel alındığında; ülkemizde alınan patent sayısının 7.287, tescilli marka sayısı 130.839, endüstriyel tasarım sayısının ise 12.827 olduğu görülmektedir (WIPO’un web sitesinden bugün için güncel bir sorgu yapıldığında bu değerlerin en güncel veriler olduğunu belirtmek isterim.). 2014 yılında dünyada 2.680.900 patent başvurusu yapıldığı, bunun 5097 ülkemizden yapıldığı raporlanmıştır. Bu patent başvuru sayısı ile ülkemiz 25. sıradadır. 928.177 başvuru ile Çin’in ilk sırada olduğunu belirtmekte fayda vardır. Patent müracaatı sıralamasında ülkemizdeki ilk 10 kurum ise; Arçelik, Aselsan, Tofaş, Sanovel, Ford, Kordsa, Otokar, Türkcell Teknoloji, I Kağıt, Koç Üniversitesi olarak verilmektedir. Bilişim teknolojileri alanında alınan patent sayısının oranının ise çok düşük olduğunu belirtmekte fayda vardır. Ülkeler incelendiğinde; ABD’de her iki makaleden birisi patente dönüşürken, Japonya da 4 makaleden birisi, Güney Kore’de 5 makaleden birisi, ülkemizde de 1000 makaleden birisi patente dönüşmektedir. Ülkemizde patent sahip olma oranı 1/100.000’dir.
- “2017 Küresel Rekabetçilik Endeksi (World Competitiveness Index)” raporunda, ülkemiz 4,39 puan ile 55. sıradadır. Geçen yıl 51. sırada olduğumuzu belirtelim.
- 2017 İş Yapma Kolaylığı Endeksi (Doing Business Index) raporunda, Avrupa ve Merkez Asyadaki ülkeler sıralamasında ülkemiz 69 sıradadır. Bir işe başlanması sıralamasında 20., elektrik alma sıralamasında 8., bir yapı izni alma konusunda 14., bir mülk elde etme konusunda 13., kredi alma sıralamasında 21., vergi ödeme konusunda 14., sınırlar arası ticaret sıralamasında ise 18. sıradadır.
- 2016 İnsani Gelişim Endeksi (The Human Development Index) raporuna göre ülkemiz, 0,767 puanla 71. sıradadır.
- Her üç yılda bir yapılan ve 15 yaşındaki 540 bin öğrencinin katıldığı OECD PISA testinde, ülkemiz 72 ülke arasında 50. sıradadır. Türkiye'deki öğrenciler bilim, matematik ve kitap okumada OECD ortalamasının 0,3 dilim altındadır. Bilim sıralamasında, Singapur, Japonya ve Estonya ilk üç sıradadır. 35 OECD ülkesi arasında, ülkemiz en alt sıralardadır. OECD ülkelerinde eğitim gören öğrencilerin %7,7'si bilim konusunda testte en yüksek sonuçları alırken, ülkemizde bu oran yüzde 0,3 seviyesindedir.
- “OECD 2017 Eğitim Harcamalarının Milli Gelire Oranı” karşılaştırmasında eğitime para harcayan ülkeler içerisinde ülkemizin harcama oranı 4,9 iken İngiltere’de bu oran 6,6, ABD’de 6,2 ve Almanya’da ise 4,6’dır. Ülke oranının OECD ortalamasına yakın bir değerde olduğunu belirtmekte fayda vardır.
Doğrudan olmasa da dolaylı olarak konuyla ilgili olabilecek diğer indekslerde yayımlanan raporlar, indeksler ve oranlar aşağıda verilmiştir.
- “2017 Ekonomik Özgürlük İndeksi” sıralamasında ülkemiz, 65,2 puanla 60. sıradadır. Geçen yıla göre 3,1 artış sağlanmıştır. Son on yıldır bu oranın dünya ortalamalarının üzerinde olduğunu belirtmekte fayda vardır.
- “Freedom House Dünya Özgürlük Anketi 2017 (Freedom In World)” raporunda skorumuz 100 üzerinden 38 olarak verilmiştir. Politik haklarda 4/7 iken, halkın özgürlüğü sıralamasında 5/7 olarak verilmektedir. Bu raporda, ayrıca basın özgürlüğü olmadığı, kısmi özgürlük olduğu raporlanmaktadır.
- “Dünya Ülke İçi Güvenlik ve Polis İndeksi (World Internal Security and Police Index) 2016” raporunda, 0,6145 puan ile 60. sıradayız. 4 farklı konu dikkate alınarak yapılan değerlendirmelerde, kapasite, işlemler, çıktılar ve yasal çerçeve gibi dört unsur temel alınarak belirlenmiştir.
- “2017 Dünya Mutluluk İndeksi” sıralamasında 2014-2016 yılları arasında yapılan araştırma sonucuna göre ülkemiz 5,5 puanla 69. sıradadır.
- “Dünya Global Terörizm İndeksi 2016” sıralamasında, 6,7 puan ile ülkemiz 14. sıradadır.
- “Açık Bütçe İnisiyatifi – Bütçe Açıklığı Endeksi (Open Budget Index) 2017” sıralamasında ülkemiz 44 puanla 58. sıradadır. Bu sıralamada grup içi değerlendirmede ise ülke sıralamamızın “yetersiz” grupta verildiğini belirtmekte fayda vardır.
- “Yolsuzluk Algı Endeksi (Corruption Perception Index) 2016” raporunda ülkemiz, 176 ülke arasında 41 puanla 75. sıradadır.
- Dünya Bankası “2016 Global Lojistik Performans İndeksi” sıralamasında ülkemiz, 3,42 puan ile 34. sıradadır.
Sonuç olarak;
Ülkemizin bilişim ve bilişim teknolojileri düzeyini değerlendirmede gerek istatistikler ve gerekse indekslerde verilen sıralamalar dikkate alındığında;
- Ülkemizin bilişim teknolojileri düzeyinin, hedeflenen veya beklenilen seviyede olmadığı veya hedeflere ulaşmada başarılı olamadığımız ortadadır.
- Ülkemizin bilişim teknolojileri alanında ar-ge ve inovasyon faaliyetlerinin daha da geliştirilmesi ve planlanan hedeflere ulaşılabilmesi için gündemde olan stratejiler ve politikalar zaman zaman gözden geçirilmesi, hedeflenen çıktıların yapılıp yapılmadığı denetlenmesi veya sorgulanması, eksikliklerin giderilmesi gereklidir. Hemen hemen her stratejide bulunduğu gibi ihtiyaç duyulacak olan kaliteli insan kaynağının lisans ve lisansüstü seviyelerde yetiştirilmesi ve ar-ge ortamlarının çoğaltılması, ihtiyaç duyulan altyapıların oluşturulması, yaygınlaştırılması veya mevcutların iyileştirilmesi, bunların sürdürülebilir yapılar haline getirilmesi, ihtiyaç duyulabilecek alanlarda bilgi birikiminin oluşturulması, yüksek bilgi birikimi gerektiren alanlara yönelik uzman eksikliğinin giderilmesine yönelik yatırımlar yapılması ve bilgi birikiminin artırılması, Ar-Ge kültürü oluşturmada başlangıç seviyelerinden artık üst seviyelere çıkılması, ulusal ve uluslararası işbirliklerinin artırılması, altyapı desteğinden yatırım ve krediye kadar daha bir çok adımda iyileştirmeler yapılması gerekmektedir.
- Ülkelerin gelişimi ancak ve ancak fikirlerin teknolojiye veya inovasyona dönüşebileceği ortamların oluşturulması ve yaşatılmasıyla gerçekleşebilir. Bunun için; bilginin üretimine daha çok önem verilmesi ve bu ortamların yaygınlaştırılması, bilgi birikiminin artırılması, yeni fikirlerin üretilmesi, üretilen fikirlerin hayata geçirilmesi, bunun ürün ve hizmetlere dönüştürülmesi gereklidir. Bu ortamları oluşturan ve yaygınlaştıran ülkeler, yukarıda belirtilen indekslerde üst sıralarda yer almaktadırlar. Bunun yaygınlaştırılması için daha farklı çözümler üretilmesine ihtiyaç vardır. Teşvikler odaklı (SİHA üretimi buna iyi bir örnektir.) verilmeli ve ülkede ihtiyaç duyulacak alanlarda yapılmalıdır.
- Ülkeler incelendiğinde, büyüme ve gelişmenin ortak hedefler belirleyerek ve bunları hayata geçirerek yapıldığı görülmektedir. Sektör-üniversite- kurum işbirlikleri arttırılmalıdır veya iyileştirmeler yapılmalıdır. “ortak hedef belirlenmeli ve gerçekleştirilmeli” ve bu konuda yeni çalışmalar yapılmalıdır.
- İyi örneklerimizin sayısı arttırılmalı ve iyi örnekler paylaşılmalıdır.
- TÜBİTAK tarafından yapılan “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi” 2016 yılı sıralamasında 95,3 puanla Sabancı Üniversitesi yılın birincisi, 85,80 puanla ODTÜ yılın ikincisi ve 82,63 puanla Bilkent Üniversitesi ise yılın üçüncüsüdür. Bu üniversitelerin takip ettiği politikalar, stratejiler veya yaklaşımlar temel alınmalı ve bunlar diğer üniversitelere de yaygınlaştırılmalıdır.
- TÜİK raporlarına göre yüksek teknoloji içeren ürün ihracat oranımız %2,2 civarındadır. TÜİK Dış Ticaret Verileri Mayıs 2017 raporuna göre, BT alanında yüksek teknoloji içeren ürün ihracatı %3,1 seviyesinden bu yıl %5,9’a yükselmiştir. En yüksek ürün ihracatına sahip olan Çin'in bu oranı %27’dir. Türkiye'nin 2023 hedeflerinden birinin de 500 milyar dolarlık ihracatın yüzde 20'sini ileri teknoloji ürünlerinden sağlamak olduğu dikkate alınırsa, bunun için hedef yükseltilmesine ihtiyaç olduğu ortadadır. Bunun için mevcut durum değerlendirmesi yapılmalı ve bu oranları artırmak için kapsamlı çalışmalar geliştirilmelidir.
- Ülkemizde bu konuda insan kaynağı yetiştiren üniversitelere baktığımızda, hemen hemen her üniversitede bilişim teknolojileri konularında programlar ve bölümler açılmıştır. Ülkemizde bu alanda insan kaynağı yetiştirilmesi için neredeyse 40 yıldır çalışılmaktadır. 100’ün üzerinde Bilgisayar Mühendisliği Bölümü, Yazılım Mühendisliği, Bilişim Sistemleri Mühendisliği, Bilgisayar Bilimleri gibi mühendislik bölümleri vardır. Toplam mezun sayıları 100.000’e yaklaşmıştır. Elektrik, Elektronik, Haberleşme, Elektrik-Elektronik Mühendisliği gibi bölümlerimizin sayısı ise bilgisayar bölümlerine yakındır. Birde farklı alanlarda çalışanların, bilişim teknolojileri alanına ilgi duyduklarını ve çalıştıkları bilinmektedir. Buna rağmen bu alanda hala kalifiye personel sorunu devam etmektedir. Bunun sebebi ise mezunların yetkinlikleri ve yeterliliklerde karşılaşılan problemlerdir. Üniversiteler, yeni çözümler ve iyileştirmeler konusunda çalışmalar yapmalıdır.
- Bugün sektörün gelişmesine devlet büyük destek verse de bunun yeterli olmayacağı ortadadır. Girişimcilerin, artık her şeyi devletten beklemek yerine yeni çözüm önerileri geliştirmesi, sektörün veya girişimcilerin üzerindeki uyuşukluğu atması beklenmektedir.
- Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulup sıçrama yapması ve 500 milyar dolarlık ihracata ulaşmasının yolu yüksek katma değerli ürünlerden geçiyor. Aslında bunu bilmeyen yoktur. Ama bir gerçek var oda yapılan bu kadar çalışmaya, verilen desteğe, oluşturulan politika ve stratejilere rağmen hedeflerde şaşmalar vardır. Bunun üzerinde detaylı çalışılmalı, belirlenen veya karşılaşılan problemlere yeni çözümler geliştirilmelidir.
- Ülkemizde bilişim teknolojilerinin geliştirilmesi konusunda pek çok çalışma yapılmıştır. Raporlar hazırlanmış ve yayımlanmıştır. Güney Kore modeli gibi pek çok örnek incelenmiştir. Kıyaslamalar yapılmıştır. Göstergelere bakıldığında ise istenilen nokta olmadığımız ortadadır. OECD rakamlarına göre Güney Kore’nin, 598 milyar dolarlık ihracatının yüzde 30'unu yüksek teknoloji ürünlerindendir ve son 25 yılda geldiği nokta ortadadır. Bu ve buna benzer örneklerin daha gerçekçi olarak analiz edilmesi ve ülkeye aktarılmasına ihtiyaç vardır.
- OECD, bir ürünün yüksek teknoloji ürünü olarak kabul edilmesi için o ürünün imalatında kullanılan ar-ge yatırımlarının yoğunluğuna bağlı olduğunu belirtmektedir. OECD ülkelerinde ar-ge’ye ayrılan ortalama GSMH %3 iken ülkemizde bu oran %2 çıkarılmaya çalışılmaktadır. Gelişmiş ülkelerde bu oran %6'lar civarındadır. Bu konuya daha çok önem verilerek ayrılan pay arttırılmalıdır. Hükümetin son yıllarda verdiği destekler yeterli olmasa da ülke gerçekleri dikkate alındığında takdir edilecek seviyededir. Desteklenen ar-ge merkezleri sayısı ile yüksek teknolojiye yatırım yapan firmaların sayısı giderek artmaktadır. Ülkemiz, kendi helikopterini, uçağını, arabasını, telefonunu, ilaçlarını, savunma yazılımlarını üretme çabasındadır. Buna rağmen, yüksek teknoloji üretme konusunda ülkemizde atılması gereken daha çok adım olduğu ortadadır. Bu konulara daha çok ağırlık verilmeli, verilen destekler ise kararlı şekilde sürdürülmelidir.
- İleri teknolojileri üretmek, inovasyon kültürünü artırmak ve yaygınlaştırmak ve yapılan çalışmaları ile yatırımları desteklemek için TÜBİTAK ve BSTB başta olmak üzere farklı kurumların verdiği teşvikler artmaktadır. Bunların çoğunun hayata geçirilemediği düşünülmektedir. Mesela, BSTB desteklediği ar-ge merkezlerinde yapılan proje sayısının bugün için 15.000 civarında olduğu ve bu projelerden üretilecek fikir ve ürünlere patent ve faydalı model almak için yapılan müracaatların sayısının 1100 civarında olduğu bilinmektedir. Ar-ge merkezlerinden daha çok çıktı üretmeleri, yapılan projelerden daha çok patent veya faydalı model almaları beklenmektedir. Bunun iyileştirilmesi için;
- Faaliyet gösteren merkezler, Ar-Ge yapma konusunda daha samimi olmalı, kaynakları verimli kullanmalı, ar-ge konusunda üniversiteler ile daha yakın çalışmalar yapmalıdır.
- İlgili bakanlık, Ar-Ge merkezlerini denetlemekte ve bu merkezler ile ilgili olarak kapatma dahil gerekenleri yapmaya çalışsa da bu teşvikleri iyi kullanmayan, bunu inovasyona ve üretime dönüştüremeyen şirketlerin ar-ge merkezi açma belgelerini gerekirse iptal etmelidir. Gerçekten Ar-Ge yapan şirketlere yapılacak destekler ise artırılmalıdır.
- Üniversiteler ise; Ar-Ge’ye daha çok yatırım yapmalı, Ar-Ge üreten merkezler kurmalı veya kurulmuş olan ar-ge merkezleri ile işbirliğini artırmalıdır.
- Ar-Ge merkezlerin daha aktif olarak çalışabilmesi için sürdürülebilir yapılar oluşturmalıdır.
- Ar-Ge merkezlerine verilen destekler kadar üniversitelere de destekler verilmeli veya verilen destekler artırılmalıdır. Üniversitelerde Ar-Ge merkezleri kurulmalı, araştırma yapan üniversite mantığına geçiş gibi adılar atılmaya devam edilmeli, lisansüstü tezler endüstri bağlantılı yapılmalı, öğrenciler kurulan merkezlerde ve yapılan projelerde çalıştırılmalıdır. İhtiyaca göre, üniversitelerde sektör ar-ge merkezlerinin de kullanabileceği ortak Ar-Ge merkezleri kurulmalıdır. Mevcutlarının ise kapasiteleri arttırılmalıdır. Ar-Ge merkezlerinin ihtiyaç duyacağı kalifiye eleman yetiştirilmesine de önem verilmelidir. Ar-Ge mantığını anlayan ve projelerde görev alan öğrencilerin daha çok yetiştirilmesine önem verilmelidir.
- Dünyada Ar-Ge yapan, ürün geliştiren ve bunları pazarlayan şirketlere baktığımızda, b