İnovasyon, doğaya yenildi
Ana yelken direği 40 metre yükseğe çıkan süper katamaran Artemis alabora olunca, 36 yaşındaki olimpiyattan altın madalyalı Andrew Simpson altında kaldı ve öldü.
Dünyanın en eski (1851’den beri) yat yarışı olan Amerika Kupası’nı (America’s Cup) bu yıl kimin alacağı konuşulurken, bu kaza, San Fransisco Körfezi’ndeki deneme sürüşlerinde yaşandı. 4 Temmuz-30 Ağustos arasında aynı körfezde katamaranlar arasında eleme yarışları yapılacak. Burada finale kalan, 2010 Yılı’nın galibi tekneyle yarışacak. Kaza geçiren tekne İsveç takımınındı.
2010’daki yarışı, Oracle’ın sahibi Lawrence Ellison’ın süper katamaranı USA-17 kazanmıştı. Kurallara göre, yarışı kazanan, bir sonraki yarışın kurallarını da koyuyor. Ellison’ın aşırı (!) yenilikçi koşulları yüzünden bu yılki yarışa sadece 4 takım giriyor.
USA-17, karbon fiberden yapılmıştı. Sabit olmayan, sürekli yeri değişebilen oynak direği 67 metreydi yani Boğaziçi Köprüsü’nün denizden yüksekliği kadardı. Rüzgardan azami yararlanmayı sağlayan yelkeni yine karbon fiberli polyesterdi. İnce uzun üç gövdeli (trimaran) tekne, uygun rüzgarda tek gövdesi üzerine kalkıp 35 mille uçuyordu. Yelkenlere ve tekneye takılı 250 bilgisayar duyargası vardı.
Ellison, bu acaip “şey”le o yarışı kazandı. 2013 koşullarını ilan etti: Direk yüksekliği 40 metre olacak. Ve diğer başka bir sürü ayrıntı…
Ama Ellison’ın bu yılki teknesi, daha deneme sürüşleri öncesinde, geçen Ekim’de aynı körfezde alabora oldu. Kimse ölmedi. Sadece 10 milyon dolarlık hasar oluştu. San Fransisco Körfezi’ndeki rüzgar yönlerini ve derin akıntıları iyi hesaplamadan bu işe kalkıştıkları anlaşılıyor. Şehirde hava günlük güneşlikken, körfezi aniden sis içinde kalan, ters rüzgarların estiği tuhaf bir coğrafyadır orası. Tekne ne kadar süper yenilikçi de olsa, neticede son sözü daima doğa söylüyor.
Ve zaten America’s Cup, gerçek bir tekne yarışından ziyade, süper trilyonerlerin inovasyon yarışı ve gövde gösterisi aracı. Bunu, teknolojiye dökülen milyonlarca dolar sağlıyor.
Örneğin, Ellison’ın teknesinde gövde 22 metre uzunlukta, ama sadece bir metre kadar genişlikte. Teknede kullanılan camyünü halatların içine döşeli fiber optik hattan geçen ışık, halatın gerilme-gevşeme oranına göre bilgisayara bilgi iletiyor. Buna göre, yelkenin eğimi ona uygun hale gelince, tekne tek gövdesi üzerine kalkıp uçuyor. Airbus 380 kanadından daha büyük yelkeni sayesinde.
Bakalım, önümüzdeki haftalarda San Fransisco’dan daha neler duyacağız bu konuda?