İnsan kaynaklarını öğrenen teknolojiler şekillendirecek
Crossover Türkiye Ülke Müdürü Mine Dedekoca
Gelişen teknolojiyle birlikte öncelikle sosyal hayatımız, sonrasında da iş hayatımız büyük ölçüde değişim yaşadı. Artık her şeyi çok daha hızlı üretip, çok daha hızlı tüketiyoruz. Bu çevik ortamda bir şirketin fark yaratabilmesi için yaratıcılığa, esnekliğe ve dijital yatkınlığa önem vermesi gerekiyor. Crossover Türkiye Ülke Müdürü Mine Dedekoca’nın dikkat çektiği gibi, bu esnekliği sağlayan uygulamalardan biri de uzaktan çalışma imkanı. Tüm dünyada ve Türkiye’de uzaktan çalışma sistemleri hızla kabul görüyor ve bu yeni sistem hem şirketlere hem profesyonellere avantajlar sunuyor. “Son 10 yıla baktığımızda bu değişimin beklenenden çok daha hızlı gerçekleştiğini söyleyebiliriz” bilgisini veren Mine Dedekoca, “Bilen Teknolojiler” kavramını şu sözlerle değerlendirdi:
“Yapay zekanın birçok alanda kullanılmaya başlamasıyla birlikte iş hayatında da öğrenen teknolojilerden faydalanmaya başladık. Büyük veri şu anda elimizdeki en büyük değer. Öğrenen sistemler sayesinde çalışanın verimliliğini çok daha iyi analiz edebiliyoruz. Örneğin; Crossover olarak geliştirdiğimiz WorkSmart Pro programı sayesinde bir çalışanın gün içindeki verimli çalışma aralıklarını ölçümleyip, hedeflerine ulaşması için ne gibi aksiyonlar alması gerektiği konusunda hem yöneticisine hem kendine şeffaf bir değerlendirme sunuyoruz. İnsan kaynakları alanında öğrenen teknolojiler, doğru adayın doğru işe yerleştirilmesi konusunda da yaygın olarak kullanılmaya başlanacak. Beşeri önyargılardan ve göreceli kararlardan arındırılmış kararlar veren uygulamalar sayesinde, işe alım çok daha sağlıklı gerçekleşecek. Kültür uyumu çok daha doğru hesaplanacağı için ise çalışanın şirkette kalma süresine de olumlu bir etkisi olacak.”
İş hayatında dijital dönüşüm, sektör bağımsız olarak ilerliyor ve içinde bulunduğumuz global ortam, insanları teknolojiyle bir araya getirebiliyor. “Bir toplantı yapmak için fiziksel olarak bir araya gelinmesine gerek kalmıyor. İnternet aracılığıyla görüntülü ya da sesli iletişimle tüm faaliyetler sürdürülebiliyor” örneğini veren Mine Dedekoca, şöyle devam etti:
“Bu da şirketlere hem esneklik hem de kaynak verimliliği sağlıyor. Dijital dönüşüme zamanında yatırım yaparak süreçlerini adapte eden şirketler çok daha karlı ve verimli bir operasyona sahip olacakları için rekabette de önde olacaklar. Dijital dönüşümü gerçekleştirmek, şirketler adına gelecekte hayatta kalabilme mücadelesi anlamına da geliyor. Sadece teknolojik altyapı değil, insan kaynaklarından iş süreçlerine kadar kapsamlı bir değişimi ve yeni bir yapı oluşturmayı kapsıyor. Yeni neslin işgücü içindeki varlığı arttıkça, şirketlerin de İK politikalarında değişiklik yapması adeta zorunlu hale gelmiş durumda. Bu değişime ayak uyduramayan şirketler, hem yetenekli çalışan bulma hem mevcut çalışanını bünyesinde tutabilme konusunda zorlanacaklar.”