İnsanların konforu için nesnelerin interneti
PureMind Advising Services Kurucusu ve Uzman Danışman Doruktan Türker
“2020 yılına gelindiğinde on milyarlarca cihaz birbirleriyle haberleşmek için internete bağlı olacak ve bunun için bizden izin almaya gereksinim duymayacak. Farkında mısınız bilmem? Bu cihazlar şimdiden nasıl yaşadığımızı değiştirmeye başladı. İlkel çağlarda taş ve tahtalar yontularak başlayan teknoloji gelişiminin temelindeki merak, heyecan ve amaç asırlar boyunca hiç değişmedi: İnsanın hayatını kolaylaştırmak ve konforunu artırmak.
Geldiğimiz noktada, bu uğurdaki en büyük ve güncel adımın nesnelerin interneti olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Burada sizlere bir kez daha nesnelerin internetinin ‘ne’ olduğunu anlatmayacağım. Muhtemelen bunu dinlemekten fazlasıyla bunalmış olabilirsiniz. Ancak hayatımızda ‘nasıl’ bir değişim yarattığına bazı örneklerle değinmek istiyorum.
Ev ve Ofis
Sütümüz bitince marketten otomatik olarak ısmarlayacak buzdolapları anlatılmaya başlayalı neredeyse 20 yıl oldu. Birçok ürün de CES’ten IFA’ya çeşitli fuar ve etkinliklerde büyük ve havalı lansmanlarla duyuruldu. Ancak halen herhangi bir marka bu konuda yaygın olarak satılan bir ürün piyasaya sürebilmiş değil.
Aydınlatma ya da ısıtma sistemlerimizi uzaktan kontrol edebildiğimiz, hatta alışkanlıklarımızı öğrenerek kendi kendine ona göre davranan ‘akıllı ev/ofis’ çözümleri de erişilebilir durumda. Peki bunlara evinde ya da ofisinde sahip kaç kişi tanıyorsunuz?
İşte çoğaltabileceğimiz tüm bu örnekler bize şu anda tam bir kırılma noktasından geçtiğimizi gösteriyor. Gelişen ‘nesnelerin interneti’ sayesinde akıllı ev ve ofisler için çözümler var ve her gün yenileri geliyor. Ancak insanların ihtiyacı henüz yeterli bir talep oluşturmuyor. Yakın gelecekse inanılmaz bir yaygınlaşma hızına ulaşılacağını vaat ediyor. Ben yumurtamı çırpılmış severim, sevgili mutfağım.
Şehirler
Şu anda dünya nüfusunun yarısından çoğu şehirlerde yaşıyor. 2050 yılına gelindiğinde bu oranın 3’te 2’yi bulacağı öngörülüyor. Bu da yaklaşık 2,5 milyar yeni şehirli insanın ev, iş ve ulaşım ihtiyaçlarının karşılanması gibi bir gerçekle yüz yüze bırakıyor yönetimleri. Bu senaryo, şu anda bile trafik, hava kirliliği, suç oranları, çöp gibi konularda çözüm üretme becerisini gösteremeyen belediyeler için bir kabusa dönüşüyor. Ancak ve sadece nesnelerin interneti ve M2M iletişim ile geliştirilen çözümler sayesinde şehirlerin yaşanılabilir ve yönetilebilir olduğu çok net bir şekilde görünüyor. Örneğin sadece trafik ışıklarına yerleştirilecek akıllı sensörler ve video kameralar sayesinde kırmızı ve yeşil ışıkların yoğunluk durumuna göre otomatik olarak çalışmasının trafik yoğunluğu ve hava kirliliğine yaratacağı faydanın yanı sıra, %17’lik bir yakıt tasarrufu sağlayabileceğinden bahsediliyor.
Üretim
Sanayi devrimi ile birlikte fabrikalarla ‘toplu’ hale gelen üretim, nesnelerin interneti sayesinde kendi ikinci devrimini yaşıyor. Burada sadece yoğunlukla bahsedilen üretimin robotikleşmesi/otomatikleşmesinden bahsetmiyorum. Özellikle üretim/tüketim dengesinin sadece akıllı cihazların birbirleri ile haberleşmesi sayesinde anlık takip edilmeye başlanacağı bir dönemde, ‘toplu’ üretimden ‘ihtiyaç kadar üretim’ modeline geçilecek. Çok uzak bir gelecekten bahsetmediğimiz bu gelişim, sadece üretim adetlerini değil fabrika ve üretim makinesi tasarımlarını da değiştirecek. Üretim bugüne kadar ‘toplu’ yapılabilmesi için merkezileşmişken, akıllı üretim sayesinde daha küçük üretim merkezleri ile bölgeselleşecek. Bunun nakliyeden hammadde stoğuna kadar sonsuz tasarruf ve fayda etkisini görmeye başlamamız hiç de uzak değil.
Taşıtlar
Otonom ya da daha sokakta bilinen adıyla sürücüsüz taşıtlar, nesnelerin internetinin olmadığı bir dünyada var olamazdı. Konunun insansız hava taşıtları ya da uzun yol nakliye kamyonları/TIR’ları üzerindeki etkilerini bir kenara bırakıp, sadece otomobile ve otomobil sanayine olan etkilerine kısaca bir göz atalım. Her ne kadar otomobiline sevgilisi gibi davranan şoför dostlarımız bu konudan çok hoşlanmasa da, önümüzdeki 15 yıl içinde ‘insanlar tarafından sürülebilir’ otomobil satışı kalmayacak ya da çok küçük bir ‘niche’ dilimi oluşturacak gibi gözüküyor. Otonom otomobiller, otomobile bireysel sahip olma ihtiyacını da ortadan kaldıracak ve özellikle şehir merkezlerinde ‘pod’ kod adıyla bugün tarif edilen paylaşılır otomobiller dolaşmaya başlayacak. Muhtemelen sizin konfor beklentinize göre sınıfını seçeceğiniz bir ‘pod’ ailesine aylık sabit bir abonelik bedeli ödeyeceksiniz. İhtiyacınız olduğunda çağıracağınız ‘pod’ GPS’ten konumunuzu bulup gelip sizi alacak. Aslında bugün Uber ya da bitaksi’den farklı bir durum yok. Asıl etki ise otopark ve trafik gibi konularda olacak. Elektrikle ve güneş enerjisiyle çalışan pod’lar için enerji tüketimi çok daha düşük olacağından, en çabuk ve trafiksiz yol seçimi çok daha kolay olacak. Bu da ana arterlerdeki yoğunluğu azaltacak. Sizi gideceğiniz yere bırakan pod’unuz, tüm şehirdeki merkezi otopark noktalarından gelen sinyallerle kendisine en yakın boş otoparkı bulacak, yerini ayırtacak ve bir sonraki çağrıya kadar gidip orada bekleyecek. Dolayısıyla otopark için binaların altında ya da her sokakta ekstra alanlar yaratmaya gerek kalmayacak.
Ulaşım
Toplu taşıma ve ulaşım güvenliği konusunda nesnelerin interneti ile ortaya çıkmaya başlayan çözümler gerçekten göz kamaştırıcı. Örneğin, her ne kadar yeni teknolojiye geçişte yavaşlığıyla tanınsa da, hava taşımacılığı ve uçak sanayi nesnelerin internetinden en yoğun fayda sağlamaya başlayan ve yakın gelecekte de sağlayacak olan sektörlerden birisi olarak duruyor. Uçakların hemen hemen her noktasına yerleştirilen sensörler, olası arızaları daha gerçekleşmeden bildirmeye başladılar bile. Bu durum, özellikle metal yorgunluğu, yıpranma ya da bozulma gibi nedenlerle oluşabilen uçak kazaları riskini minimize etmek anlamına geliyor. Ayrıca havalimanlarındaki sinyalizasyon sistemlerinin uçaklarla entegre hale gelmesi ve kule görevlisi ve pilota gerek kalmaksızın kendi aralarında haberleşmesi, insan hatası kaynaklı iniş/kalkış esnasında yaşanabilecek problemleri neredeyse tamamen ortadan kaldırırken, havalimanlarındaki trafiğin de daha efektif bir şekilde yönetilmesini sağlayacaklar. Her ne kadar gelecek zaman kullanmış olsam da dünyadaki çeşitli havalimanlarında bu teknolojiler kullanılmaya başlanmış durumda.
Sağlık
Sağlık, nesnelerin internetinin etkilerini en muhteşem şekilde hissetmeye başlayan ve insanların hayatına direkt olarak dokunmasını sağlayacak endüstri olacak. Sürekli takip altında olması gereken kronik rahatsızlığa sahip hastaların vücuda yerleştirilen ya da vücutta taşınan çeşitli tipteki cihazlarla sürekli takip edilmesi, bir risk oluşması durumunda hem hastanın hem de en yakındaki müdahale edebilecek sağlık biriminin alarma geçirilmesi bir gelecek senaryosu değil. Bugünden bahsediyorum. Robotik kollarla uzaktan yapılacak müdahaleler, küçük sensörler sayesinde mesafe tanımadan gerçekleştirilecek tahliller, röntgenler, vücudunuzu sürekli tepeden tırnağa analiz edip, kimyasal dengenize ve ihtiyacınıza özel olarak hazırlanması gereken ilacın bilgisini mahallenizdeki eczanenize ileten kişisel sağlık asistanlarınız bugün prototipleri ve küçük uygulama alanları var olan, yakın gelecekte son derece standart olarak görülecek birkaç örnek sadece. Hem hastaneler hem ilaç sanayi hem de doktorluk mesleği nesnelerin interneti ile birlikte yeniden tanımlanıyor.
Enerji
Nesnelerin interneti öncesinde enerji üretimi ile ilgili en büyük problem, tüketilen enerji ihtiyacının anlık olarak takip edilemiyor ve ölçülemiyor olmasıydı. Bunun neticesinde, santrallerde ya boşa harcanan fazla enerji üretiliyordu ya da üretilen enerji ihtiyacı karşılamaya yetmiyordu. Şimdi, yeni grid tasarımlar, her enerji tüketim noktasına yerleştirilen akıllı sensörler neticesinde enerji tüketimi anlık olarak ölçülebilir hale geldi. Her ne kadar bu teknolojiler henüz yeterli yaygınlığa kavuşmamış olsalar bile, buradalar. Bu sayede aynı ürün üretimindeki gibi enerji üretimi de akıllı analizlerle oluşacak talebin tahmini neticesinde planlanır hale gelecek ve hatta, büyük enerji üretim tesislerinin sayısı azalırken, daha lokal, anlık olarak kapatılıp tekrar çalıştırılması daha ekonomik olan ve rüzgar ve su gibi enerji kaynaklarını kullanan daha kompakt enerji üretim tesislerinin sayısı artacak.
Sonuçta
Yukarıda, sadece etkisi şu anda hissedilmeye başlamış olan bazı alanlarda nesnelerin internetinin kullanımını hatırlatma amaçlı bazı örnek ve yaklaşımlardan bahsettim. Bunların yanı sıra eğitimden tarıma, uzay çalışmalarından madenciliğe aklınıza gelecek her alan nesnelerin interneti ve makineler arası iletişim teknolojileri sayesinde yeniden tanımlanacak.
Distopik senaryolarla risklerini ayrıca değerlendirebileceğimiz heyecan verici bir dönemin henüz başındayız. Ancak artık gelecekten bahsetmiyoruz. Yapay zeka, akıllı sensörler, dijital asistanlar, robotik, otomasyon ve çok daha fazlası. Hoşunuza gitsin ya da gitmesin nesnelerin interneti avucunuzun içinde ve etrafınızdaki cihazlar arkanızdan sizi çekiştirmeye başladı bile.
24 Ağustos’ta burada bahsettiklerim ve daha ötesine dair sohbet etmek için hepinizi Dijital Ekosistem: IoT ve M2M Teknoloji Platformu’na bekliyoruz.”