İnternet nedir?
Buluş, bireysel bir eylem. Bir çalışma, bir düşünceler dizilimi sonunda buluş, bir kişinin aklına gelir ve buluşu o kişi yapar. Ancak, o kişinin o buluşu yapabilmesi için onu yönlendirecek ve tetikleyecek bir ortam gerekli.
İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD bir grup bilim insanını çölde bir üs’te görevlendirdi. Manhattan Projesi’nin ardında da ordunun tüm olanakları seferber edilmişti. Sonuçta 1900’lerin başında bir ABD subayı tarafından ana fikrinin patenti alınan atom bombası icat edildi. Burada temel unsur, nükleer enerjiye sahip atomların parçalanması, parçalanan atomlardan yayılan parçacıkların başka benzer atomlara çarparak onlarında parçalanmasına ve zincirleme tepkime ile tüm atomların parçalanmasına yol açmasıydı. Açığa çıkan parçacığın, çarpışmada bir parçalanmaya neden olacak enerjiyi kaybetmeden nükleer enerjiye sahip bir ikinci atoma rastlaması ise kilit nokta idi. Bunu sağlamak için nükleer özellikli atomları bir diğerine daha yakına getirmek, kısaca yabancı maddelerden arındırmak (zenginleştirmek) gerekiyordu. Günümüzde İran’ın yaptığı, tepki çeken de yalnızca bu.
Fikirlerin de, başka fikirlerin ortaya atılmasına neden olması için eskimeden, bayatlamadan, fikir üretebilecek beyinlere ulaşması gerek. Kendi haline bıraktığınızda “patent” olarak kalıyor. ABD’nin bilim adamlarını bir araya toplaması, bu “zenginleştirme”den başka bir şey değildi.
Arşimed “buldum, buldum” diye duyurduğu buluşunu tek başına bulmuştu. Atom bombası onlarca bilim insanının ve arkasında yer alan binlerle mühendis ve teknisyenin ortak aklı içinden çıktı. Bizi tip 0 medeniyetten tip 1 medeniyete taşıyacak (Bkz. 779. sayı) buluşların ise yüz binlerle beynin oluşturacağı ortak akıl içerisinden çıkması gerekiyor. Bu kadar insanı stadyuma bile toplasanız, fikirlerin yeni fikirler tetikleyeceği yere ulaşması düşük olasılık.
Yüz binlerce insanın fikirlerinin aynı noktadaymışçasına bir araya getirilmesi, ancak internet ile mümkün. O kadar sosyal site de, bence, ortak fikir platformlarının alıştırması.