İNTERNET YOKSULUYUZ
Dün öğle saatlerinde Boston’daki bir dostumuzla dijital ortamdan görüşme yapacaktık. Belirlenen zamanın biraz geçmesine rağmen dostumu göremeyince kendisine mevcut tüm kanallardan ulaşmaya çalıştım. Anlattığına göre bağlanmak amacıyla bilgisayarının başına oturduğu dakikalarda bir fırtına çıkmış ve bulunduğu bölgede internet kopmuş. Gelmesi de yaklaşık 3 saat sürecekmiş. Neyse ki akşam saatlerinde başarıyla yaptık toplantımızı.
Bu gelişme moralimi düzeltti dersem çok insan şaşırabilir. Ülkemizde olmadık zamanlarda yaşanan internet kesintisinin benzeri, Boston’da nedeni mantıklı da olsa gerçekleşince içime su serpildi. Demek ki orada da olabiliyor diye sevindim. Ne garip değil mi? Görüşmemiz bile zor oldu ama Boston’daki kesinti bendeki internet yoksulluğu duygusunu hafifletti.
Neden böyle düşündüğümü kısaca anlatmaya çalışayım. Teknoloji araştırma şirketi Cable’a göre Türkiye’nin internet hızı dünyada 102. sırada. 207 ülke için yapılan araştırmada dünya ortalama internet hızının yüzde 20 civarında arttığını tespit etti. Bizdeki artış yüzde 7.5. İnternet hızının yüksek olduğu ülkelerin çoğu Avrupa’da. Bizdeki gelişme 2017 yılında 3.96Mbps, 2018’de 4.90Mbps ve 2019’da 5.27Mbps. Bu artışın yeterli olmadığı çok açık, çünkü 2017 yerimiz 83 iken 2018’de 91, 2019’da da 102. sıraya düşmüşüz.
Durumu daha iyi kavramak için şöyle örnek vereyim; bu ortalama hızlarla 6GB boyutundaki bir film dünya listesinde birinci olan Tayvan’da 9.5 dakikada, bizde 2.5 saate yakın sürede iniyor. Sevinebiliriz, bu süre araştırma sonuncusu Yemen’de 36 saat. Araştırmada Tayvan ortalama 85Mbps ile birinci durumda, arkasından Singapur geliyor. ABD 15, İngiltere 33. sırayı alıyor.
Dünya mobil internet hızı ortalama 35Mbps download 11Mbps upload 42ms latency, kabloluda rakamlar sırasıyla 85, 44 ve 22ms latency. Hemen evde bir test yaptım. Mobil 7.19 dowload, 9.64 upload, kabloluda bu rakamlar 14Mps download, 0.61 upload çıktı.
Bu hızların Ağustos karşılıkları Güney Kore’de 113Mbps mobilden, Singapur’da 218Mbps kabloludan. Ülkemizde mobil 36.54Mbps, kablolu 27.95Mbps. Bu sonuçlarla ülkemiz mobilde 48, sabitte 101. sırada. Önemli not, her geçen zamanda bizim hız ortalamamız dünya listesinde sürekli aşağılara iniyor.
Tayvan ve Singapur gibi Uzakdoğu ülkeleri ile aramızdaki hız uçurumunu varın siz hesap edin. Bu satırları okuyanlar çok iyi bilirler ki, daha iyi modem, booster, çoklu kanal kullanımı, yalıtım vs gibi önlemler evlerde ve işyerlerinde bu düşük hız ortalamalarından daha iyi faydalanmanız içindir. Youtube, Netflix kullanmamanız da yine sadece aynı faydayı doğurur. Sizin alacağınız bu önlemlerle internetin kaynağı hızlanmaz, siz sadece size sunulan bu hızı en iyi şekilde kullanabilirsiniz.
İnternetin hızlanması için gereken fiber kablodur. Ben bundan 15 yıl önce filan ülkemizdeki fiber uzunluğunun ve internet hızının bayağı iyi olduğunu hatırlar gibiyim. O yıllardan sonra ne oldu da bu kadar diplere düştük? Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurul Başkanı Sayın Ömer Abdullah Karagözoğlu imzalı 2019 yılı Elektronik ve Haberleşme sektörüne ilişkin il bazında yıllık istatistik raporunda cevabı bulunur gibi.
Raporda 2013 ülke nüfusu 76.7 milyon, 2018 nüfusu 83 milyon olarak belirtilmiş. Yani %8 gibi bir artış var. Fiber kablo uzunluklarına bakalım, 2013 yılında 60.8 bin km, 2018 yılında ise 109 bin km. Artış %65 üzerinde. Buraya kadar çok mantıklı gözüküyor değil mi? Evet ama bu abone sayısı artışına bakınca pek öyle olmuyor. Sadece geniş bant abone sayısına bakalım, 5 büyük şehirde 2013 yılında 15.8 milyon, 2018 yılında ise 34 milyon, 2 katından fazla. Yani abone sayısı 2 katını aşmış, internet kullanımı artmış, sosyal medya, Netflix, Youtube gibi internet kaynaklarını yiyen uygulamalar kat be kat artmış ama fiber kablo uzunluğumuz sadece %65 uzamış. Hesap ortada.
Benim hem kamudaki hem de ilgili özel sektördeki bu konularda yetkili ve sorumlu insanları kısmen tanıma şansım oldu. Hepsi ülkesini seven ve akıllı düzgün insanlar. Basit şu soru: Peki o zaman bu değerli kişiler neden yeteri kadar fiber kablo döşemediler?
Belki öncelikler sırası, belki ekonomik nedenler, belki de tespit etmeye bilgimin yetmediği durumlar. Bu kısmına bir şey demem mümkün değil. FAKAT 2023 yılını bilişim ülkesi olmayı hedeflemiş ülkemizin, bilişimin üretim ve ekonominin her alanına bu kadar işlemiş olmasına rağmen, bu yatırımları yapmamasını kabul edemiyorum.
Yazdım…