İnternetin dertleri artıyor
Bu yıl, internet’in “işlemeye başlamasının” 50’inci yılı, Web’in “icadının” 30’uncu yılıydı. İki yıldönümü de “Neredeydik? Nereden nereye geldik? Nereye gidiyoruz?” sorularına cevap aramakla geçti. Cevaplar, “Bardağın yarısı dolu, yarısı boş” şeklindeydi: İyimserlikle karamsarlık bir arada… Elbette, internetsiz bir yaşam (elektriksiz bir yaşam gibi) artık asla mümkün değil. Üstelik 5G ve IPv6 ile birlikte bu yaşam, bugüne kadarki hacminden pek çok daha hızlanıp karmaşıklaşacak. Öncekilere benzemeyecek bu “yepyeni” yaşam tarzına uygun teknolojiyi ve buna uygun politikaları geliştiremeyenler, “üssel” (exponential) bir hızla geride kalacaklar. Gelişme ile gelişememe arasındaki açıklık, 20’inci yüzyıldakine kıyasla çok çok daha hızla büyüyecek. Bunun farkında olmayan, sadece süslü laflarla bu “süreci” yöneteceğini zannedenler çok. Dördüncü Sanayi Devrimi henüz başlıyor. Ve daha “neler neler” olacak.
Böyle bir kritik tarihsel dönemeçte, Web’in mucidi Tim Berners-Lee, “İnternetin daha namuslu, daha sahici, daha yararlı ve verimli” kullanılması için 9 maddelik bir ilkeler dizisi önerdi. Başlıklar halinde özetle:
İnternete herkes bağlanabilmeli.
İnternet hep kesintisiz olmalı.
Kullanıcının özel yaşamı ve kişisel verilerine saygı gösterilmeli, korunmalı.
İnternet herkes yararlanabileceği ucuzlukta olmalı.
Online güven tesis edilmeli.
İnsanlığın en halis özelliklerini destekleyen teknolojiler geliştirilmeli.
İnsanlar Web üzerinde yaratıcılıklarını ve işbirliklerini geliştirebilmeli.
Toplumsal uzlaşmaya ve insani değerlere saygılı güçlü toplumsal birliktelikler oluşturulmalı.
Ve herkes Web’i korumak, “kurtarmak” için mücadele etmeli ki interneti 1990’lar ve 2000’lerin ilk-dönemindeki (2005’te YouTube, 2007’de Facebook küreselleşene, Twitter ve iPhone/Android/App’ler çıkana kadar) gibi “açık” ve tekelleşmemiş haline “geri döndürmek” mümkün olsun (https://contractfortheweb.org/).
Bu saf ve iyi niyetli “Web Sözleşmesi” önerilerine evet diyenler arasında kimler kimler var: Microsoft, Google, Facebook’tan sivil toplum kuruluşlarına, Sınır Tanımaz Gazeteciler’den Almanya, Fransa ve hatta Ghana hükümetlerine kadar 160 kurum. (Ama, Amazon ve Twitter yok). Çıkarları birbirinin zıddı bu kadar alaca bulaca kurum bir arada nasıl olacak? Örneğin, GAFA temsilcileri ile internet özgürlüğünün ilk ciddi temsilcisi Elektronik Cephe Vakfı (EFF)? Tekelleşme ve kişisel verilerin korunması için tavır alalım derken, Google ve Facebook’un “iş modelleri” ne olacak? “Web’i kurtaralım” derken, bunu esasen hükümetlerin yasal/hukuki düzenlemeyle yapması gerekmiyor mu?
GAFA’yı “bölelim, parçalara ayıralım” önerileri sadece birkaç Amerikalı politikacıdan geliyor. Şimdilik bu konuda tek somut eylem, Avrupa Birliği’nin “henüz” çalışmaya başlayacak yeni yönetiminde şekillenecek gibi? Evvelki haftalarda bu sayfada, yeni Avrupa Birliği Komisyonu’nda Dijital Avrupa ve rekabetten sorumlu AB Bakanı (commissioner) Danimarkalı Margrethe Vestager’in göreve başladığı haberi yer aldı. AB uygulamasında “görülmemiş” bir kararla, bu bakan, evvelki AB Komisyonu’ndaki görevini yeni Komisyon’da da sürdürecek. Böylece GAFA’yla “mücadele” konusunda AB’nin kararlı tutumunda bir üslup/tavır değişikliği olmayacak.
Ama, Trump’ın azline ve 2020 Seçimi’ne kilitlenmiş ABD Kongresi’nde, Facebook’un “Ben haberci/gazeteci değilim, teknoloji şirketiyim” demesine fırsat veren 23 yıllık iletişim yasasını değiştirme yönünde hareket yok. 1996’da Kongre’nin kabul ettiği yasanın (Communications Decency Act) 230 sayılı bölümdeki şu cümle: “Etkileşimli bilgisayar hizmeti sunan veya bunu kullanan kişi, enformasyon içeriği sağlayan başka bir kaynağın yayıncısı veya sözcüsü değildir.” [Bu, hukuki bir çeviri değil]
Buna göre tıpkı telefon gibi, internet hizmeti veren şirketler de sadece bir dağıtım kanalı. Bu kanaldan “ne” geçtiği onları ilgilendirmez. Övgü de geçebilir, sövgü de… Zaten bu yasal tanım nedeniyle Facebook, herkesin gözünün içine baka baka, “Ben haberi yayınlarım, bunun yalan/sahte olduğuna-olmadığına okur karar versin, ben vermem” diyebiliyor. Ve Facebook, yalan/sahte haberle kaynıyor.
Amerikan yasası değişirse Facebook da “iş modelini” değiştirmek zorunda kalacak. Nitekim Twitter, kendiliğinden, “paralı siyasi reklam” yayınlamamaya karar verdi bile. Google da bazı sınırlamalar getirdi.