“İnternette bilgi diyeti yapın”
Penguen Dergisi’nden özellikle hayvan, uzaylı ve yeniçeri karikatürleriyle tanıdığımız Selçuk Erdem ile teknolojinin hayatımızdaki yeri ve sosyal ağlar üzerine konuştuk.
Yasemin Saygı
Profesyonel karikatüristlik hayatına 1990 yılında Limon Dergisi ile başlayan ve Penguen Dergisi’nin kurucularından biri olan Selçuk Erdem, henüz 18 yaşındayken profesyonel olan nadir karikatüristlerden biri. Sohbetimizin başında internetin henüz olmadığı dönemlerde çizmeye başladığını hatırlatan Selçuk Erdem, teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte hayatındaki değişiklikleri şöyle anlatıyor:
“Çizmeye başladığım dönemlerde okuyucularımız bize mektup yazarak ulaşıyordu. Teknoloji ile birlikte etkileşim, önce e-posta ve sonrasında da Twitter, Facebook gibi sosyal mecralar üzerinden gerçekleşmeye başladı. Okuyucularımızın bizimle iletişim kurmaları bizi çok mutlu ediyor fakat bu etkileşimin hayatımıza ayrıca bir yoğunluk kattığı da bir gerçek. Bir çizer olarak, teknoloji ile uzaktan çalışmak oldukça kolay bir hale geldi. Şu an hâlihazırda bazı çizerlerimiz evlerinde çalışıyorlar.”
“İnternette bilgi diyeti yapıyorum”
Bir çizer olarak teknolojiye uyum sağlayan Erdem, yaklaşık beş yıldır karikatürlerini doğrudan Cintiq tablet üzerinde çiziyor. Teknolojinin uzaktan çalışma imkânı vermesinin biraz da işten kaytarmaya sebep olduğunu belirten Erdem, günlük hayatında kullandığı akıllı telefon dışında dizüstü bilgisayarını da genelde yanında taşıdığını söylüyor. Sosyal medyaya olan ilgilisini merak ettiğimiz Erdem, konuyla ilgili şunları söylüyor:
“ Twitter kullanıyorum fakat sosyal medyaya çok mesai harcadığımı söyleyemem. Twitter’da takip ettiğimiz bazı teknoloji siteleri var. Çok da fazla vakit kaybetmeden, başlık okuma seviyesinde takip ediyorum teknolojiyi. Aslında teknoloji takip etmeyi seviyorum ama bilgi akışında biraz seçici olmamız gerektiğini düşünüyorum. Aksi takdirde, Twitter’ın başından kalkamayız. Şu an internet diyeti yapıyorum diyelim. Nadiren de olsa sosyal medyada bir şeyler yazıyorum, genelde karikatürlerimi paylaşıyorum.”
Karikatüristler sosyal medyada ilgi görüyor
Twitter’da iki milyona yakın takipçisi bulunan Erdem, bu durumun dünya çapında pek rastlanmadığına dikkat çekiyor:
“Türkiye’de yurt dışındaki karikatüristlere göre sosyal medya takipçi sayısı açısından farklı bir durum söz konusu. Türkiye’de karikatürist olarak milyonları geçen takipçilerimiz var. Yurt dışında ünlü karikatüristlerin hiçbirinin bu oranda bir takipçi sayısı yok. Türkiye bu açıdan sosyal medya alışkanlıklarında aslında diğer ülkelere göre biraz farklılaşıyor. Ülkemizde karikatür, diğer ülkelere göre daha fazla seviliyor.”
Penguen’in yeni sayısı çıkmadan bazı karikatürleri Twitter’da paylaştığını söyleyen Selçuk Erdem’e bu paylaşımların derginin tirajını kötü etkileyip etkilemediğini soruyoruz:
“Biz bu konuları çok da düşünmeden paylaşıyoruz aslında karikatürlerimizi. Dünyada internetin yaygınlaşması nedeniyle basılı yayınların tirajında zaten bir düşüş yaşanıyor. Yayıncılardan aldığımız bilgilere göre, Penguen bu dönüşüme en iyi direnen dergi. Bizim de tirajımız düşüyor fakat oran olarak en az düşüşü yaşayan biziz. Bizim okuyucuyla daha özel ve farklı bir ilişkimiz var. Diğer alanlardaki dergilere nazaran sadakatimiz daha yüksek” diyor.
“140 karakterlik bir karikatür yok”
Teknoloji ve sosyal medyadan kaçmanın imkânsız olduğunu, fakat internetin olmadığı dönemlerde de karikatüristlik yaptığını hatırlatan Selçuk Erdem, “Bizim kuşak internet öncesinde de bu işi teknoloji gibi bir beslenme alanı olmadan da çalışabiliyordu. Bugün teknoloji varken de çalışabiliyoruz. Dolayısıyla ‘teknoloji olmasa da olur’ diyebiliyoruz” derken sosyal medyadaki hızlı bilgi tüketimini Nasrettin Hoca fıkralarıyla karşılaştırıyor:
“Nasrettin Hoca fıkraları vardır ya; İpek Yolu’nda her bölgede farklı kahramanlarla anlatılır. Bu fıkraların İpek Yolu’nu tamamlaması belki 100 yıl sürüyordu. Her bölgedeki insanlar bazı şeyler ekleyip, çıkarıyorlardı. Fakat şu an Twitter’da yapılan bir espri dakikalar içinde milyonlarca kişi tarafından okunup hızlıca tüketiliyor. Biz kendimizi aslında mizahçı değil de çizer olarak tanımladığımız için bu durum aslında bizi çok da etkilemiyor, yazarlar düşünsün. 140 karakterlik bir karikatür yok. Karikatür dün nasıl bir disiplin gerektiriyorsa, bugün de aynı disiplin ve özenle çizilmesi gerekiyor.”
Sosyal medyanın Gezi Direnişi başta olmak üzere toplumsal olaylarda bir haberleşme aracı olarak kullanılmasının ardından bir tehdit olarak görülmeye başlaması ve oldukça katı düzenlemeler getirilmesi hakkındaki düşünceleri sorduğumuz Erdem, sosyal medya kullanımına getirilen düzenlemeleri pek çok ülkede ve pek çok zaman diliminde okunmasını öncelemek amacıyla yakılan kitaplara benzetiyor.
“Şu an yapılan baskı, okunmasını istenmeyen kitapların yakılmasına benziyor, ama o dönemlerde sakladığınız kitapları kurtarıyordunuz. Şu an site kapatmak ise daha da vahim bir durum. Şu an tek bir kararla herkesin elindeki kitapların tamamını bir anda yok edebiliyorsunuz. Bu durum, kısa vadede oldukça vahim, ama uzun vadede internette özgürlüğü kısıtlamanın gerçekten mümkün olduğunu düşünmüyorum” diyen Erdem, şunları sözlerine ekliyor:
“Bu baskıların sonucu olarak biz kısa vadede cefa çekmiş oluyoruz ancak bilgiye ulaşmamızı engellemek yerine aslında sadece zorlaştırmış, yolumuzu uzatmış oluyorlar. Yoksa tamamen engellemek mümkün değil.”
“Yetenekli gençler farklı kanallara yönelebiliyor”
Teknolojinin karikatürist ya da yazar olmak isteyen yeni nesildeki etkisini yorumlayan Erdem, “Karikatür sabır ve disiplin isteyen bir iş. Ustalaşana kadar da yıllar geçmesi gerekiyor. Bugünün yeni neslinde biraz sabırsızlık olduğunu gözlemliyorum. Bugün medyada da ne iş yaptığını bilmediğimiz biri bir gün içinde ünlü olabiliyorsa, karikatürist olmak isteyenin de neden olmak istediğini aslında biraz iyi anlamak gerekiyor. Çizmeyi gerçekten çok seviyor ve tutkuyla bağlı olduğu için mi yapmak istiyor yoksa yalnızca ünlü olmak için mi karikatürist olmak istiyor. Ünlü olmak için karikatürist olmak isteyenler tabii çok kolay eleniyorlar. Bir defa gelip sonrasında çabalamaya devam etmiyorlar” diyor. Erdem, ifade imkânlarının da artmasıyla yeteneği olan gençlerin farklı kanallara yönelebileceğini söylerken sözlerine şöyle devam ediyor:
“Sadece mizah dergisi ile sınırlı kalmak zorunda değilsiniz. Bir blog kurup blogda da karikatürlerini yayınlayabilirler. Ayrıca bugün animasyon yetenekleri de çok arttı. İnternetin hayatımıza girdiği ilk dönemlerde dahi Flash kullananlar çok başarılı işler yaptılar. Bugün 3D ile iş yapmak bile oldukça kolay bir hale gelmeye başladı. Günümüzde bu yetenekler farklı kanallara da gidebilirler.”
“Lütfen Android-iOS kavgası yapmayın”
Bir çizer olarak, okuyucularımıza teknoloji kullanımı ile ilgili vermek istediği mesajları sorduğumuz Selçuk Erdem, öncelikle hem kendine hem de okuyucularımıza internetteki bilgi akışında biraz seçici olmayı öneriyor. “Karşımızda kontrol edemediğimiz bir bilgi akışı var ve biz karşımıza gelen her şeyi abur cubur gibi yiyoruz. İnternette biraz seçici olarak ‘bilgi diyeti’ yapmalıyız” diyor ve sözlerine son günlerde pek çok ortamda karşılaştığımız mobil işletim sistemleri üzerinden yapılan tartışmalara değinerek son veriyor:
“Lütfen Android-iOS tartışması yapmayın. Zaten bir yıl içinde teknoloji baştan aşağıya değişiyor neredeyse. Şu ölümlü dünyada herkes istediğini kullansın.”