iPxx
Şirketi kurup bugünlere getiren Steve Jobs’un ölümü ile gündemin ilk sıralarına oturdu Apple. Bu şirketi teknoloji lideri yapan neydi, göz atılması gereken bir olay. Belki buradan kendimize göre sonuçlar çıkartırız, hani dünya çapında olmasa bile, kendimizi veya şirketlerimizi öne çıkartacak ipuçları yakalarız.
Apple’ı Apple yapan, insan-makine arayüzü konusunda herkesin kabullendiği “standart”ları yıkması. McIntosh’ta, standart ölçüdeki harf genişliğini, her harf için değişik genişliklere getiren yaklaşım, bilgisayar çıktısını matbaa baskısı düzeyine yükseltti. iPhone, iPad gibi ürünlerde ise, bilgisayarlara kumanda etmekte kullandığımız, klavye, fare gibi eklentileri ortadan kaldırdı ve dosyalama mantığını değiştirdi. Böylece, kullanımı daha kolay ürünler sundu.
Geleneksel “yenilikçilik” süreçlerinde, iyi bir ürün ortaya koymak için “müşterinin isteklerini dikkate almak” gerektiği anlatılır. Soruyorum, Apple’ı Apple yapan devrimci unsurlar, hangi kullanıcıların dile getirdiği isteklerinden yola çıkarak varılmış sonuçlardır? Burada Steve Jobs’un yaptığı, kullanıcıların rahatsız oldukları fakat tahammül ettikleri noktaları görüp, onlara çözüm getirmek oldu.
Bunu yaparken, yenilikleri, ortamın teknolojik koşulları ile birlikte değerlendirmek gerekli. “Dokunmatik ekran” (touch screen) olmasaydı iPad ve iPhone’da kullanılan dosya yönetim sistemi ortaya çıkabilir miydi? Ya da iletişim omurgasında ve erişim şebekesinde ha bire ikiye katlanan iletişim hızları olmasaydı bu yeniliklerin ne kıymeti olacaktı ki?
Kuşkusuz, sürecin olmazsa olmaz parçası, iş ortamının, bu tür yenilikleri ticari başarıya götüren mekanizmaları da sunması. 1994-95 yıllarında, birlikte çalıştığım değerli iş arkadaşlarımla, şu fare ve klavyeden kurtulmak için kullanıcının gözbebeklerini izleyen bir sistem düşünmüştük de ne oldu? Ya da 816. sayıda sizlerle paylaştığım, dokunmatik bile olmayan, beden dili sözcükleri ile kumandayı gerçekleştirip çalışır durumda toplumla buluşturduk ta bir “showroom” dışına neden taşamıyor?