İş ekibi ve BT birimi aynı dili konuşuyor
Analitik ve iş zekâsını bir refleks olarak model çatısı altında buluşturan Pegasystems, Pega 7 ile iş ve BT birimi ilişkilerini gerçek anlamda sadeleştiriyor, bunu ‘bilişimde bir sonraki büyük adım’ olarak tanımlıyor.
Dünyanın önde gelen şirketleri, özellikle finans, telekom ve sağlık kuruluşları ile çalışmalar yürüten Pegasystems, kurumsal bilişimde hem BT ve iş birimlerini bir araya getiriyor hem de karar süreçlerinde hız sağlıyor. Türkiye’nin bu konudaki potansiyelini, bir banka ile yaptıkları çalışma ile örnekleyen, satranç ustası Pegasystems kurucusu ve CEO’su Alan N. Trefler, 30 yıl önce kurduğu şirketin kendisi için inanılmaz bir deneyim olduğu kanısında. Türkiye ekonomisine ve gücüne inandığını vurgulayan Trefler’a göre, buradaki kurumlar BT’ye yatırım yapmaya çok istekli. “Türkiye pazarında çalıştığımız büyük bir banka var. Bankanın bazı birim yöneticileri Boston merkezimizi ziyaret etti ve kendi dönüşümlerini anlattılar” bilgisini veren Trefler, hem bu dönüşümü hem de küresel gelişimi anlattı:
Nasıl bir dönüşümden bahsediyoruz?
Otomasyondan çok daha fazlası, zekâ var bu çalışmalarda. Kurumların uçtan uca ihtiyacı olan şey net: Bir kanaldan diğerine, yani konu banka olduğunda şube, çağrı merkezi, ATM arasındaki tüm deneyim sistem tarafından net ve standart halde olmalı. Sistem tüm kanallarda rehberliği alabilmeli. Sistem ve banka çalışanı doğal bir koordinasyon içinde ilerlemeli. Uyum ve her birinin en iyi yeteneklerini kullanması önemli. Satrançta en usta isimlerden biriyle, Garri Kasparov ile oynama şansına sahip olmuştum 20 yıl önce. O, IBM Deep Blue bilgisayarına nasıl kaybettiğini de anlattı. İlk maçı o almıştı. İkinci maçı Deep Blue kazandı ve sonra IBM, üçüncü maçı oynamayı reddetti. Yani skor 1-1. Bunun sonucunda Kasparov, satranç ve bilgisayarlarla daha çok ilgilenmeye başladı. Bu konuda yazdığı makale, iyi bir satranç oyuncusunun nasıl bilgisayarla ekip olabileceği ve bunların, tek başına iyi bir satranç oyuncusunu yenebileceği üzerine.
Bu nasıl olabilir?
İnsanlar ve akıllı otomasyon, her biri bütünsel bir fayda getirir. Bilgisayar hızı, insan ise anlık karar alma becerisini sunar. Her biri de hizmet ettiğimiz sektörlere aynı faydayı getirir. Bu da analitik ve zekâyı buluşturup, bilgisayarın yapmaya haiz olduğu işi yapması adına bir vizyon demek. Herkesin hedefi müşteri, ancak bu bahsettiğim bakış açısıyla sihirli sonuçlar elde edersiniz. Dönüşüm vizyonuna sahip olmanız burada asıl belirleyici unsur.
Bu vizyon nasıl bir yapıyı içeriyor?
Bu, yeni tüketici neslini ve beklentilerini anlamakla ilgili. Onlar iş dünyasının eski yöntemlerle yürüttüğü yapıya tolerans göstermez. Bu kitlenin sadakati sadece kendisine. Bir şeylerin onlara sunulmasına alışık bu kitle, doğru zamanda doğru sunumu yapmayan şirketlere kızıyor. Eskiden tüketici, böyle şirketleri yok sayardı. Ama bugün bu şirketlerin işleri eleştiriliyor, şirketler saldırıya uğruyor. Sonuçta çerezler (cookie’ler) kim olduğunuzu biliyor. Ama neden sizin ihtiyacınızı anlama zekâsını gösterecek kadar akıllı değiller? İnsanın hafızası, zekâ ve karar verme yetisi var. Bu size yapmanız gereken doğru şeyi söylüyor. Bundan sonra ihtiyacınız olan, yapmanız gerekeni yapmanızı sağlayan unsur, yani süreç. Burada büyük veri işe yaramaz. Doğru zamanda doğru yanıtı verebilmek, bunu gerçek zamanlı yapmak asıl önemli konu.
Yani kimsenin gecikme şansı yok.
Evet ve bizim teknolojimiz bunu sağlıyor, analitik ve iş zekâsını bir refleks olarak buluşturuyor. Dünyanın önde gelen şirketleri, özellikle finans, telekom ve sağlık sektörü ile bu başlıkta çalışıyoruz. Örneğin sağlık sektöründe odaklandığımız iki temel konu var. Birincisi sağlık yönetimi, yani hasta bireyleri nasıl bir sürecin içine alıyorsunuz ve daha sonra yeni hastalık sorunlarının önüne nasıl geçiyorsunuz. Birçok ülkede bu başlıkta çözümümüzü kullanıyorlar. Bu yapı, onların kamu harcamalarının azalmasını sağlıyor. Yani gerçek zamanlı kararlarla kişilerin gitmeleri gereken zamanda doktoru görmesini sağlar, kişinin doğru zamanda doğru ilacı almasını sağlarsanız, bu herkes için fayda demek.
Bunun arka planında yatan unsur sistem, değil mi?
Kesinlikle. Doğru sistemleriniz varsa müşteri için en doğru olanı sağlar, anlık hizmeti sunarsınız. Kişiselleştirme burada önem kazanıyor ve uygulama bunu destekliyor. ‘Kişiselleştir ama sonrasını kağıt işi ile hallet’, bu devirde olmaz. Olması gereken; uçtan uca elektronik ve her adımda sistemin sunduğu bilgilerle ilerlemek. Ancak bu şekilde her şeyi tekilleştirirsiniz.
Bu gelişimde çözümünüz Pega 7’yi farklı kılan özellikleri neler?
Pega 7; iş ve BT birimi ilişkilerini gerçek anlamda sadeleştiriyor. Bu, bizce bir sonraki büyük adım. Yazılımlar hep çok güçlü. Ama artık iş birimlerindeki tüm çalışanlar için onu daha kullanışlı ve erişilebilir kılmamız gerek. Pega 7 işte bunu başarıyor. En önemli özelliği, BT biriminin veri ile bütünleşmesinde iş yapan insanlara yardım etmesi, iş ekibi ve BT biriminin bir araya gelmesi, süreçleri bir model olarak birlikte izlemeleri, karar çerçevesini oluşturmaları. Bugün BT biriminden talebi olan ofis kullanıcısı, uzun bir talep yazısı yazıyor. Bunu BT birimine gönderiyor, o bunu bilgisayar diline çeviriyor, yani gerçekten ‘istenen şey’e değil. Herkes farklı bir dil konuşuyor. Biz ise Pega 7 ile bilişimi, talep eden kitleye daha yakın bir hale getiriyoruz. Bir müşterinin hayat döngüsünü çok daha net ve kendileri oluşturabiliyor, süreçlerini ve karar alma kurallarını belirliyorlar, her şey organize hale geliyor ve herkes aynı dili konuşuyor. Bu tarz ‘model odaklı mimari’ umarım yaygınlık kazanır. Böylece yazılım, modelin gücünü garanti eder. Bu bakış açısıyla yazılım geliştirmenin sonucunda iş hayatındaki insanlar yaratım sürecinde daha güçlü konumlanır.
Bu, kurumsal BT kullanımında da değişim demek.
Evet, bugün bilgisayar sistemlerini değiştirmek zor bir iş. Bunların iş ihtiyaçları ile nasıl bağ kurduğunu bilmiyoruz. Ama merkezde tek bir model olduğu zaman, bilgisayar sistemi de kolayca değişir. Zaten bu nedenle kurumsal mottomuz ‘Build for change’. Çünkü bize göre önemli olan, sistemleri hızlı biçimde inşa etmek ve bu süreçte iş birimi ve BT’nin birlikte çalışması. Çeviklik ve müşterilerin sürekli değişen beklentilerine uyum sağlayarak bu çevikliği ayakta tutmak önemli. Bugün tahmin etmediğiniz, aklınızda olmayan değişiklikler, yarın gereklilik olabilir ve bunu bilerek çevik yapı kurgulamalısınız. ‘Build for change’ bu nedenle önemli bir konsept. Bu konuda kitap yazdım, ‘Build for Change’ isminde. Sonuçta bilgisayar yazılımları, imalat sektörünün iş yapış şeklini tamamen değiştirdi. Bilgisayar destekli üretim geleneksel yapıdan, el yardımıyla iş yapmaktan tamamen farklı. Bilgisayar yazılımının kendisi, diğer tüm programlar elle yazılıyor, satır satır kodlar birbirini izliyor. Pega’nın yaptığı ise analitik ve veriyi süreç katmanına getirmek. Bunu da öyle bir sistemde yapıyoruz ki, iş ve BT grupları da bir araya geliyor. Bu da uçtan uca verim demek.