İş hayatı, inovasyonun da kaynağı
Nurus uluslararası tasarım ekosisteminde sürdürdüğü gelecek araştırmalarını, 90’ıncı yaşını kutladığı etkinlikler kapsamında düzenlediği bir panel ile tartışmaya açtı. Nurus’un Wyndham Grand Levent Hotel’de düzenlediği panelde Fraunhofer IAO Enstitüsü Direktörü Dr. Stefan Rief, Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay ve Harvard Business Review Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turan konuşmacı olarak yer aldı. ‘Değer Yaratan Çalışma Alanları/Workplace For Value’ başlığıyla düzenlenen panele, Almanya’nın önde gelen araştırma enstitüsü Fraunhofer IAO Enstitüsü’nün öncülüğünde süren Office 21 Projesi’nin Direktörü Dr. Stefan Rief konuşmacı olarak katıldı.
1949 yılında kurulan, Almanya’nın en büyük araştırma enstitüsü Fraunhofer IAO, sanayinin her alanında araştırmalar yapan bir teknoloji okulu. Bünyesinde 67 enstitü, 23 bin mühendis ve bilim insanı bulunan enstitü,10 yıldan uzun süredir küresel çalışma hayatı araştırması yürütüyor. Dünyanın farklı ülkelerinde, farklı zamanlarda bir şirketin ofisine giderek gözlemlerde bulunan paydaşlar, Office 21 Projesi’nde şu sorunlara çözüm arıyor: Geleceğin ofisleri nasıl olacak? Daha akıllı, iyi tasarlanmış çalışma alanları şirketlere, insanlara ve kültürlere nasıl değer katar? Esnek çalışma biçiminin şirket kazancına etkisi nasıl olur? Ortak çalışma biçimleri inovasyonu ve yaratıcılığı nasıl yönlendirir? Akıllı çalışma: ‘Yeni iş ve ofis konseptleri için başarı faktörleri neler? Ekonomi refah ve farklı jenerasyonlar iş kavramını nasıl yeniden şekillendiriyor? İşyeri tasarımının mekan ve teknoloji altyapılarına etkisi nasıl? Sonuçları 2018 itibarıyla kamuoyuna duyurulmaya başlanacak olan Office 21 Projesi’nde 24 ülkeden ve farklı sektörlerden şirketler yer alıyor. Araştırma bünyesindeki tek Türk markası ise Nurus.
Evden çalışmayı unutun!
Office 21 Projesi kapsamındaki araştırmalarda ortaya çıkan ön sonuçlar ışığında Rief, “Artık ana amaç üretim ve verim değil. Yüz yüze iletişim, video konferanstan daha etkili hale gelecek. Evden çalışma tarihe karışacak” tespitini yaptı. Rief şöyle devam etti:
“Araştırmada ‘2025 yılında nasıl çalışacağız’ sorusuna yanıt aradık, esnek, paylaşıma imkan tanıyan çalışma ortamlarının yaratıcılığa ve memnuniyete etkisini araştırdık. Oda sıcaklığının, kokunun yaratıcılığa etkisini, farklı nesil ve sosyokültürel özellikteki çalışanları; kurum kültürüne bağlılığa motive etmenin yollarını değerlendirdik. Teknolojinin ve dijitalleşmenin, çalışanların beklentilerine ne ölçüde yanıt verdiğini gözlemledik. Gördük ki; gelecek hiç de sandığımız gibi soğuk bir bilimkurgu filmine benzemeyecek. Artık ana amaç, üretim ve verim değil. Bunun yerini çalışanların memnuniyet aldı. Yüz yüze iletişimde yeni fikirler doğuyor. Yüz yüze iletişim artık video konferanslardan da home ofis’lerden de daha etkili hale geldi.”
Çalışanı tanıyan mobilya devri
Türkiye’nin en fazla farklı nesille bir arada çalıştığı ülkelerden biri olduğunu söyleyen Nurus Baş Tasarımcısı Renan Gökyay da Office 21 Projesi’nin, bu ‘çok kuşaklılığı’ avantaja çevirmek için önemli ipuçları içerdiğini vurguladı. Gökyay, beklentilerini şöyle dile getirdi:
“Gelecekte çalışma masalarının, koltukların çalışanları tanıyacağı, ısı ve ışık tercihlerini bileceği, odaların rezerve edileceği ofisler bizleri bekliyor. Dünya genelinde 10-12 bin kamu ve özel sektör çalışanı ile yapılan bu araştırma gösteriyor ki; çalışanlar yine de yeni çözüm ve fikirlerin doğması sürecinde, direkt, yüz yüze iletişimin gücüne inanıyor. Türkiye’nin avantajı genç nüfusu ve yeni jenerasyonlara sorumluluk vermesi. Dijitalleşmenin, teknolojik yeniliklerin ve internetin kucağında doğmuş bu nesli çalışma hayatında, alışkın oldukları özgürlük ortamına göre desteklemek, farklı çalışma şekillerine göre tasarım yapmak gerek.”