İş hayatı tepeden tırnağa değişiyor
İnternetten mobil telefona, hayatımızın son 30 yılı teknolojik anlamda önemli bir değişim yaşadı. Bu değişimin bireysel hayattaki etkileri, kaçınılmaz olarak iş hayatında da kendini gösteriyor.
Daha önce hiç olmadığı kadar hızlı bir dönüşüm artık açık bir gerçek ve bahsettiğimiz eski günlere kıyasla en önemli fark; kontrolün insanlarda olması. Yani teknolojinin insanlara değil, insanların teknolojiye uyum sağlamak gerektiğini bilmesi gereken bir dönemdeyiz. Böylece değişimin bilfiil itici gücü olan teknoloji doğal olarak insanların, kurumların, iş yapış biçimlerinin de yeniden tanımlanmasını sağlıyor.
Bugün içinde yerini aldığımız dijital dönüşüm ürkütücü bir bilimkurgu film değil. Bunun yerine, insanların güçlerini ve yetkinliklerini tam olarak kullanabilmesi için önemli bir fırsat. Böylece 'acaba bir sonraki yenilik ne olacak?' diye bekleyen insanların yerine, ihtiyaçlarına uygun olarak değişimi bilfiil hayata geçiren inanlar, bu felsefenin bir kural haline gelmesini de sağlıyor.
Rekabet kavramı yeniden tanımlanıyor
Örneğin; günümüzde iş hayatında yapay zeka kullanımı, daha güçlü iş performansı için önem taşıyor. Sofistike iletişim ve işbirliği teknolojileri kullanarak, yerelden küresele uzanan işleri yapabilmek de mümkün oluyor. Yeni fırsatlar için yapılan işbirlikleri tüm sektörlerde 'rekabet' kavramını yeniden tanımlarken, platform teknolojileri ile işbirlikleri de gelişiyor.
Kurumsal dijitalleşme olgusu işte bu yönüyle bir zamanlar imkansız sanılan adımları gerçek yapıyor. Çünkü önce bireyler, ardından her ölçekte şirket yapay zeka, IoT yetkinlikleri, büyük veri analitiği gibi konularda yetkinliğin, bunların sağladığı faydaların farkında. Öyle ki, sektörel bazda yenilikler kendini gösteriyor. Misal, tarım sektöründe yeni teknolojilerin kullanımı, artan nüfus paralelinde artacak gıda talebini de karşılamak adına önemli bir araç olarak tanımlanıyor.
Kazananlar ve kaybedenler belli oluyor
Teknolojik gelişim, iş dünyası kadar, bu dünyanın belirleyicisi bireyleri de etkisi altına alıyor. Kurumsal değişimlerde bu konuda yetkinliği ile öne çıkan bireyler liderlik yaparken, kurumsal teknoloji yetkinliğinin gelişmesi ile bu konuya uzak kalan bireyler de kendilerini geliştirme çabasına giriyor. Bu arada dijital devrim, sadece kişilere yeni araçlar vermekle kalmıyor. Kuantum işlem gücünün sınırsıza yakın olması ve algoritma bazında artan güç de farklı sektörlerde zorlu problemlerin üstesinden gelecek en temel güç. Robotlar ve yapay zekanın insanlarla ‘birlikte’ çalışacağı bu yeni dünyada hem bireyler hem sektörler yeniden tanımlanıyor. Bu sürekliliği olan, hızlı değişim şirketler arasında kazananları ve kaybedenleri de belirliyor doğal olarak.
İş süreçleri yeniden tanımlanıyor
Teknoloji; tarih boyunca hep insanlara güç verdi. Ama günümüzde teknoloji ve sağladığı bu gücü hepimiz çok daha farklı kullanıyoruz. Yani teknolojiyi sadece hayatımıza katmakla kalmıyor, git gide daha sofistike bir kimliğe kavuşan teknoloji karşısında biz de ona insani yetkinlikleri katıyoruz. Birkaç yıl öncesine kıyasla, gündelik hayatta kullandığımız teknolojiye ve bunun değişimine bir bakalım. Misal sürekli bağlantı halindeyiz ve interaktifiz, dokunmatik ekranlar ve gelişmiş teknoloji hayatımızın vazgeçilmezi. Hepsinden önemlisi, teknoloji de sürekli bizim istek ve ihtiyaçlarımıza uygun bir sıralamayı hayata geçirerek, ‘uyum sağlarken gelişen’ kanatta yerini alıyor.
İnsan hayatında önemli değişimleri beraberinde getiren teknolojik gelişim, doğal olarak iş hayatında da etkisini göstermekte gecikmiyor. Hem iş süreçleri hem müşteri hem de çalışan ilişkileri başta olmak üzere birçok alanda iş süreçleri de yeniden tanımlanıyor. Hayatımızı ve iş süreçlerini teknoloji belirlemekle kalmıyor, biz bireyleri de sürücü koltuğunda konumlandırıyor. Böylece bireysel ve kurumsal hayatı, beraberinde ekonomiyi ve sektörleri yeniden tanımlayan ve ihtiyaçlara gerçek anlamda yanıt olan bir gelişim söz konusu oluyor.
Şirketler ve çalışanları güçlü bir ekip olmalı
Bu gelişim; şirketler, sektörler, rakipler arasında verimli işbirliklerine de kapı açıyor. ‘Dijital’ başlığında faaliyet gösteren birçok şirketin bu konudaki adımları herkesin malumu. Küresel ve bireysel ölçütlerde verimli işbirlikleri de böylece hayat buluyor. Dijital çağ, insan ilişkilerinde değişimi gerekli kılarken, teknoloji de şirketlerin çalışanlarını motive etmesi le verimli hale geliyor. Ama bunu yapmak demek, şirketlerin de iş modellerini, iç ve dış müşterileri ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi demek. Çalışanları bu süreçte harekete geçirmek için teknolojinin onların işlerini nasıl hafifletebileceğini göstermek, bu yolda bazı adımlar atabilmek de mümkün:
– Teknolojiyi ‘insanlara uygun’ bir hale getirmek: Çalışanların uzak durmayı tercih ettiği teknolojik yeniliklerden ziyade, onlarla birlikte çalışıp verim sağlayan teknoloji vurgusuna önem verin.
– Kurumsal hedefler ve bireysel hedeflerin buluşması: Yeni teknolojileri kurumsal olarak benimsemek söz konusu olduğunda şirketler, çalışanlarının ve müşterilerinin hedeflerini aynı onlar gibi benimseyebilmeli.
– İş ve teknolojide 'önce insan' yaklaşımı: Çalışanlar veya müşteriler için olması hiç fark etmez, bu iki tarafın ihtiyaçlarını karşılamak öncelik olmalı. Şirketler bu yolda teknolojiyi kullanırken, artık önemli bir yeniliği de göz önüne almak gerek: Teknoloji sadece 'kullanım' için yok, insanlarla etkileşim kurarak süreçlerde iş paylaşımı yaparak, insanlar için insanlarla birlikte çözümler ortaya koymak artık bir realite.
Yönetimsel yeniliklere ayak uydurmak gerek
Accenture'ın ‘2017 Technology Vision’ araştırması, insanlar için teknoloji konseptinde yönetim sistemlerinin ve yöneticilerin nasıl değiştiğini şöyle anlatıyor:
1) Yapay zeka artık en yeni kullanıcı arayüzü.
2) Ekosistemin gücü belirleyici.
3) İstihdam kaynaklarının yeniden keşfi söz konusu.
4) Teknoloji başlığında insanlar için tasarım ön planda.
5) Yeni dijital endüstrileri şekillendirip, kuralları belirlemek şart.
Değişim, fırsatlarını da yaratıyor
Robotik, yapay zeka, makine öğrenimi gibi kavramlar otomasyonu, kurumsal çevikliği ve iş sürekliliğini yeniden tanımlıyor. Dijitalleşmenin yarattığı bu kurumsal değişim önemli detaylara sahip:
– Çalışmaların otomasyonu iş performansını geliştirebilir, azalan hatalara karşılık, kalite ve hız artışı sağlanır. Ayrıca önceki ekonomik devrimlerde de görüldüğü gibi, otomasyon ekonomik büyümeye ve ekonomik beklentilere de olumlu yansır.
– Otomasyon; istihdam piyasasında önemli sorunları beraberinde getirebilecek, teknolojik gelişim birçok işin tarih olması veya istihdam ihtiyacında azalmayı ortaya koyabilecek. Sektör bazında düzenli iş aktivitelerindeki bu değişim, doğal olarak fırsatlar da sunacak.
– Teknik, ekonomik ve sosyal faktörler otomasyonun hızını ve kapsamını da belirleyecek. Teknik gelişim süreçlerinin hızı kesilmezken, teknolojinin maliyeti, istihdam kaynağı ile bu teknolojinin rekabeti gibi unsurlara da dikkat etmek gerekiyor.
– Otomasyon sonucunda işsiz kalanlar farklı iş fırsatlarına odaklanacak. İstihdam kaynağındaki değişim hızı ise ülkeler ve sektörler bazında öne çıkanları belirleyecek.
– İş dünyası için otomasyonun avantajları açıkça ortada. Ama kanun koyucular için benzer bir açıklıktan bahsetmek zor. Bu nedenle kanun koyucular, ülkelerinin ekonomilerinin gelişimi için önem taşıyan otomasyon ve dijitalleşmeyi sürekli kılmak için destekler vermeli, yasal süreçleri ve gereklilikleri hızla ve sürekli geliştirmek gerektiğini bilmeli.