İŞ HAYATINA DEĞER KATAN ADIMLAR
Son 5-6 yıldır gündemde olan büyük veri ve analitik çözümlerle ilgili farkındalığın daha da arttığı görülüyor. ACRON Bilişim İş Analitikleri Direktörü Özgür Yavuzkara, bu yorumunu, “Şirketlerde büyük veri ile ilgilenecek ayrı departmanlar kurulmaya başlandı” örneği ile destekliyor. BT departmanları büyük verinin saklanmasına odaklanırken, iş birimlerinin de talepleri ve katkısı ile saklanan bu veriden anlam çıkartılarak, iş hayatına daha fazla değer katmasını sağlamak ise bir sonraki aşama olacak.
Büyük şirketler KOBİ’lere rehber olacak
Özgür Yavuzkara’nın da dikkat çektiği gibi, büyük ölçekli şirketlerde farkındalık çok daha ileri seviyede. Çünkü bu firmalar, yapılandırılmış verilerini çok uzun zamandır saklayıp raporluyorlar ve son 4-5 senedir de yapılandırılmamış verilerin saklanması ve değerlendirilmesi için bu alandaki yeni teknolojilere yatırım yapıyorlar. “KOBİ ölçeğindeki şirketlerin ise bu dönemdeki yatırımlarının, yapılandırılmış verilerini saklamak ve bu veriden anlam çıkartmak özelinde olduğunu görüyoruz” saptamasını yapan Özgür Yavuzkara’ya göre, büyük ölçekli şirketlerin yapacakları uygulamalardaki iyi referanslar KOBİ ölçeğindeki şirketlerin de bu konularda yatırım yapmasına yol açacak. ACRON Bilişim olarak bu alandaki çalışmalarını ise Yavuzkara, şöyle özetliyor:
“İş ortaklarımızla birlikte müşterilerimizin büyük veri yolculuklarının her aşamasında üst seviyede danışmanlık hizmetleri sağlıyoruz. Verilerin saklanacağı ortam, saklanan veriden anlam ve değer çıkartmak için gerekli veri madenciliği çalışmaları, analitik araçlarla keşiflerin yapılması ve görselleştirilmesi aşamalarında her türlü yönlendirme ve desteği sağlıyoruz.”
Kullanıcılar ‘kontrol eden’ konumuna gelecek
Büyük verinin kullanım alanları çok çeşitli. Özgür Yavuzkara, bu alanda gelecek odaklı beklentilerini şöyle anlatıyor:
“İleride büyük veri kullanımının iş süreçleri ile çok daha fazla entegre olacağını ve kullanıcıların karar alma noktalarında çok yardımcı olacağını düşünüyoruz. İleride bu algoritmalar o kadar gelişecek ki birçok noktada kullanılan araçların önerdiği kararlar, kullanıcıların kararlarının da önüne geçebilecek. Bu noktalarda kullanıcıların “kontrol eden” pozisyonunda olacaklarını ve artan zamanlarını yeni modeller geliştirmek için harcayacaklarını düşünüyoruz.”